Başbakanlık teşkilatının, koordinasyon vb. güncel görevlerinin yanı sıra devlet ve millet hayatına ait önemli güncel ve tarihî belgelerin, bilhassa Osmanlı dönemi vesikalarının; muhafazası, tasnifi, değerlendirilmesi, gerekirse tercüme edilip yayınlanması, koleksiyonlarının yapılması, geleceğe intikalini sağlamak maksadıyla kopyalarının çıkarılması ve uluslararası platformlarda millî tanıtım faaliyetlerinde kullanılması gibi daha birçok görevleri bulunmaktadır. Başbakanlık bu görevlerini Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü bünyesinde Cumhuriyet Arşivi ve Osmanlı Arşivi eliyle yürütmektedir.
Arşivcilik; egemenlik ve bağımsızlığın nişanı… Devlet ciddiyetinin, hukuk devleti kimliğinin tescilli belgesidir. Aynı zamanda devletin gücünü ve özgüvenini sembolize eden ve değerini her daim koruyan eşsiz bir hazinedir. Bu anlayışın tezahürü olarak ecdadımız arşivimize “Hazine-i Evrak" adını vermiştir.
Ecdat, arşivimize “hazine” nazarıyla baksa da, aynı hassasiyet ve ihtimam maalesef cumhuriyet tarihimizde devam ettirilememiştir. Öyle hazindir ki Türk Tarih Kurumu henüz bir aylıkken arşiv belgelerimizin atık kâğıt/müsvedde niteliğiyle Bulgaristan’a satıldığına tanıklık etmişiz. Durum basına intikal etmeseydi kim bilir, koca hazinenin imhası söz konusuydu. Daha sonraki dönemlerde birçok kamu kurumunda evrakın yanarak veya imha edilerek devletin hafızasının yok edildiğine tüm ülke şahitlik etmiştir.
Neticede kimi siyasi emel ve kaygılara kurban edilmek istenen Hazine-i Evrak yok edilememiştir ancak, genel manada arşivlerimize dair algımız geri dönüşüm kutusu perspektifiyle kirletilmiş, formalite unsuru olarak kabul görmüştür.
Her aksi teşebbüse rağmen şerden hayır doğmuş ve neticede Tehcir Kanunu meselesinin rahmetli Özal döneminde gündeme gelmesi vesilesiyle depolarda mahpus bırakılan hazinemiz küften ve balçıktan kurtulma imkânı bulmuştur. 100 milyonu aşkın belge ve yaklaşık 500 bin defter 1987’den bu yana başlayan yoğun ve özverili çalışmalarla tasnif sürecine sokulmuş, aynı zamanda dijitalleştirme çalışmalarına ve belge restorasyona da hız kazandırılmıştır.
Yiğidi öldür, hakkını yeme… Doğrusu, cumhuriyet tarihimiz açısından 230 milyon liralık dev yatırım ile 2013’te Hazine-i Evrak’ın yeni binasına kavuşması çok manidar ve takdire şayandır. Belki eksiklikler ve bazı kusurlar olabilir, fakat devletimizi temsilen 61. Hükümetimizin bu jesti arşivciliğimizin geleceği adına umut vesilesidir. Bu dev yatırım ile ecdada saygı konusunda önemli bir duruş sergileyen AK Parti hükümeti, arşivciliğin makûs talihini yenme noktasında yeni bir çığır açmıştır. Zaten hükümetin politika ve öncelikleri arasında; “Devlet arşivlerinin daha erişilebilir ve kullanılabilir hâle getirilmesi, Kamu idarelerinde belge yönetiminin sistematikleştirilmesi, Devletin tüm arşivlerinin kurulacak bilgi ağı sistemi ile tek merkezden erişime açılması Ülkemizi ilgilendiren stratejik konularda yayınlar yapılması, belgeye dayalı tarih yazılması” yer almaktadır ki bu hedeflerin gerçekleşmesi ancak Milli Arşiv Kanunu ile mümkündür.
Şunu özellikle vurgulamak gerekir ki, arşivciliğin tekrar “Hazine-i Evrak” değerine erişebilmesi için Milli Arşiv Kanununun yasallaşması şart. Çünkü devasa sorunlar ve on yıllarca kirletilmiş algı hâlihazırda dururken bütün bunları mevcut yasal dayanaklarla aşmak mümkün değil. O mevcut yasal dayanaklar ki; Başbakanlığın 3056 sayılı Teşkilat Kanununun 11. maddesi ile Evrak İmhası konusundaki 3473 sayılı KHK'nın 6 maddesinden müteşekkil yönetmelik ve genelgelerden ibarettir.
Milli Arşiv Kanunu, kaçınılmaz bir zorunluluktur. Bu konu, cumhuriyet kuruldu kurulalı çeşitli teşebbüslerin, kurumların, araştırmaların, tezlerin, konferansların, sempozyumların, makalelerin gündeminde yer aldı, yer almaya devam ediyor. Garip olan şu ki, her kesimden haklılık payeleri verilmesine rağmen bir türlü bu mesele, asıl mercii olan hükümetler nezdinde beklenen mazhariyeti kazanamamıştır.
Kamuoyunun beklentisi; kurulduğu günden bugüne birçok ilke imza atan AK Parti hükümetinin, cumhuriyet tarihimiz boyunca özlemle beklenen Milli Arşiv Kanunu konusunda da bir ilke daha imza atacağı yönündedir.
Önemli birçok olayın 100. yıllarına girerken…
Yeni Türkiye, Milli Arşiv Kanununu bekliyor…