Yerel seçim sonuçlarını ne belirleyecek?

Yerel demokrasi ve yerel seçimler çağdaş demokrasi ve hukuk devletlerinin en önemli unsurlarından biridir.

Genel seçimlerde seçmenler genel ihtiyaçların temini, üretimi için farklı siyasi partilerin önerilerinden birini seçerler; yerel seçimlerde ise bu kez yerel ihtiyaçların temini, üretimi için farklı siyasi partilerin önerilerinden birini tercih ederler, mesele teorik olarak bu kadar basittir ama Türkiye’de işler farklı işlemektedir.

İddia yerel seçimlerde kişilerin de çok önemli olduğudur ama bu iddia bana pek inandırıcı gelmez.

Belki çok küçük yerleşim birimlerinde öyledir ama orta büyüklükte belediyelerde bile kanımca kişiler önemlerini yitiriyorlar.

Tam tersine genel seçimlerde kişiler, liderler Türkiye kültüründe ön plana çıkarlar.

1950’lerde halk İnönü’ye karşı Menderes’i, altmışlarda yine İnönü’ye karşı Demirel’i destekledi.

Seksenlerde dağılmış rakiplere karşı Özal’ı destekleyen halk, şimdi de Baykal’a karşı Erdoğan’ın arkasında duruyor.

Arka planda belki çok düşük ölçüde belirleyici olan parti programları ve ideolojiları vardır ama hem genel hem de yerel seçimlerde en yukarıdaki liderler rekabeti hem genel hem de yerel seçimleri belirler.

Zaten hem 82 Anayasası yani 12 Eylül darbe hukuku hem de 80 öncesi anayasa ve siyasi partiler kanunları partilerin öyle pek ideolojik ayrışmasına da izin vermemektedir.

Tüm partiler, ne demekse, Atatürk milliyetçiliğine bağlı olmak, tüm milletvekilleri yasama görevine başlamadan Atatürk ilke ve inkılapları üzerine yemin etmek zorundadırlar.

Böyle bir hukuk (!!!) cenderesinde partilerin ideolojik farklılıkları yerine liderlerin karizmalarının öne çıkması da normaldir.

Söz konusu lider karizması ve rekabeti sadece genel seçimlerde değil yerel seçimlerde de belirleyicidir.

Çok küçük bir-iki istisna dışında insanlar hep belediye başkan adaylarına değil, parti başkanlarına bakarak yerel oylarını kullanmışlardır.

İstanbul’da oylar Bedrettin Dalan’a değil Özal’a verilmiş idi; geçen seçimlerde de Kadir Topbaş’a değil Tayyip Erdoğan’a verilen oylar İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığını belirlemiştir.

Emin olabilirsiniz, 29 Mart’ta aynı şey olacaktır.

26 Mart 1989 yerel seçimlerine giden süreçte Özal’ın parkur değiştirmesi sonucu oyları ülke genelinde düşmeye başlayınca İstanbul’da da Dalan seçim kaybetmiştir; oysa 1984-1989 arası büyük karizma üreten Dalan’ın İstanbul’da seçim kaybedeceğine kimse inanmıyordu ama Özal ve ANAP düşüşe geçince Dalan de paldur küldür gitti.

Bu durum muhtemelen çok merkezi bir gelenekten gelen, kökleri Osmanlı’ya, Selçuklu’ya, hatta Bizans’a dayanan türk siyasi kültürünün bir sonucu; ama konumuz bu değil.

29 Mart 2009 seçimlerine de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan lider olarak açık bir farkla girmektedir.

Ergenekon pisliğinin temizlenmesi konusunda gösterilen siyasi irade, TRT Şeş, Nazım Hikmet açılımı ve son olarak Gazze ve Davos olayları, olağanüstü bir gelişme olmaz ise seçimleri AK Parti’nin ve Erdoğan’ın alacağını göstermektedir.

AK Parti’nin en çok aleyhine işlemesi gereken ekonomik krizin de küresel boyutu, kökeninde bizim hatalarımızın yatmaması ve vehametinin bize yansımasının gecikmesi bu olumsuz faktörü AK Parti için bir ölçüde en azından nötralize edeceğe benzemektedir.

Kökleri çok eskilere dayanan mevcut siyasi kültürümüz, Baykal’ın vahim hata yaparak körüklediği gerginlik 29 Mart seçimlerini mesela İstanbul’da Topbaş-Kılıçdaroğlu, Ankara’da da Gökçek-Karayalçın kapışması, rekabeti olmaktan çıkarmakta bir Erdoğan-Baykal seçimine dönüştürmektedir.

Böylece de yerel seçimlerin dahi sonuçları önceden belirlenmiş olmaktadır.

Baykal Türkiye’yi biraz daha iyi analiz edebilse, siyasi gerginliği dondurup kamuoyunun dikkatlerini yerel adaylara çevirebilse bir ölçüde belki olabilecek şansını kendi üzerinden sıfırlamaktadır.

Erdoğan ise çok daha usta bir manevrayla siyasi tartışmayı ve gerginliği yerelden merkeze çekerek, 29 Mart’ı bir AK Parti-CHP ve daha da önemlisi Erdoğan-Baykal rekabetine dönüştürerek belediye meclis oylarında en azından yüzde elliyi hedeflediğini ortaya koymaktadır.

Gerçek şudur: her belediye başkanlığı için tek tek Erdoğan-Baykal ve birazcık da Bahçeli yarışmaktadır ve bu yarışın da galibi zaten bellidir.