Bizim bu generaller, terfiler için harcadıkları enerjilerinin onda birini askerlik için harcasalardı doğru dürüst, ciddi, saygıdeğer bir ordumuz olurdu.
Kendi mayınıyla kendi askerini havaya uçurmaya, askerlerinin ölümünü naklen seyretmeye, “baskın olacak” raporlarına aldırmamaya, dünyanın en kolay baskınına uğrayan karakollarını yapmaya, baskına gelen PKK’lıları “kaçakçı” sanmaya, kekik toplamaya çıkan köylüleri “düşman” diye öldürmeye hiç aldırmıyorlar, bu hataları düzeltmek için kıllarını bile kıpırdatmıyorlar ama “terfi, tayin” dedin mi çıldırıp ortalığı kırıp döküyorlar.
Bu kadar vurdumduymaz, bu kadar bencil, bu kadar şımarık bir komuta heyetini herhalde yeryüzünün hiçbir ordusunda bulamazsınız.
Yıllarca beceriksizliklerinin, yeteneksizliklerinin, yetersizliklerinin sorgulanmamasına alışmışlar.
Zavallı köylü çocuklarının baskınlarda ölmesinin hesabını kimse sormamış.
Bunlar da askerlikle uğraşacaklarına politikayla uğraşmışlar.
Canlarının istediğini, canlarının istediği mevkilere getirmişler.
Şimdi nasıl bir ordu oldukları ortaya çıktı.
“Kendi Heron’unu düşürmek isteyen” subay mı istersin, Şemdinli’de dükkân bombalayan “iyi çocuk mu” istersin, Dörtyol’da kaos planı yapan JİTEM’ci mi istersin, kendi askerinin eline bombayı tutuşturan subay mı istersin, karakolu baskına uğrayacağı gece düğüne giden komutan mı istersin, hepsi bunlarda.
Darbe planı yapanlar, andıçlar yazanlar bunlarda.
Bir de kalkmışlar, “bize kimse karışmasın” diyorlar.
Kimse karışmayınca ordu diye disiplinsiz bir başıbozuklar kalabalığı oluşturmuşlar.
Artık insanlar ayaklanıyor.
Çukurca’da ordunun mayınıyla ölen askerlerin aileleri Genelkurmay’ı bastı, bunlar gene tınmadı.
Bir mahcubiyet bile hissetmiyorlar.
Özür bile dilemiyorlar.
Varsa yoksa terfileri, tayinleri.
Ne olmuş?
İlker Başbuğ, kendi keyfine göre Kara Kuvvetleri Komutanı tayin edecekmiş.
Neden?
Hangi yetkiyle yapacak bunu?
Yasa açık, komutan tayinlerini başbakan ve cumhurbaşkanı yapıyor.
Başbakan, kendi hükümeti hakkında andıç hazırlatan, internet sitelerinde hükümete söven, “müttefik” ülkeler hakkında “savaş çıkartacak” yayınlar yapan birini neden Kara Kuvvetleri Komutanı tayin etsin?
O tayin etse, halk “niye tayin ettin” diye sormayacak mı?
Bu halk, o eski, sessiz, ezilmiş, bastırılmış halk değil.
Gerçekleri biliyor.
Doğru düzgün bir orduya sahip olmayı arzuluyor.
İlker Başbuğ neden belli birinin “komutan” olması istiyor?
O komutandan başka o makama layık kimse yok mu gerçekten?
Yoksa, Başbuğ’un kişisel hesapları mı var?
“Orduda Kara Kuvvetleri Komutanı olabilecek tek bir kişi vardır” demek çok mümkün olmadığına göre, geriye Başbuğ’un kendi kişisel hesapları kalıyor.
Türkiye, ordusunu Başbuğ’un kişisel sorunlarına göre şekillendirmek zorunda mı?
Bu şımarıklığı taşımaya mecbur muyuz?
Böyle diretirlerse, kendi “üstleri” olan sivil hükümetle çekişirlerse, iktidar kavgasına girerlerse, hepsini emekliye ayırmak en iyisidir.
Başbuğ’un yanında durup bir “hizip” oluşturmak isteyen bütün generalleri gönderir, yerlerine yenilerini tayin edersiniz.
Herhalde bu ordunun disiplinli, düzgün generalleri de vardır.
Böylesine rezalet bir durumun sürdürülmesine izin vermenin hiçbir nedeni yok.
Bakın, askerlerle siviller arasında “kriz” olmaz.
Kriz varsa, bir itaatsizlik ve disiplinsizlik söz konusudur.
İtaatsizliğe de göz yumulmaz ve cezalandırılır.
Generaller artık şu gerçeği anlamak zorundalar.
Onlar, bu halkın seçtiği sivil yöneticilere bağlıdırlar, onların terfiine, tayinine karar verecek son “merci” sivillerdir, bundan hoşlanmayan general varsa istifasını verip ayrılır.
İstifasını vermeyen ve direnişi sürdüreni de hükümet gönderir.
Bugün, hükümetin böyle bir tutum almasını destekleyecek büyük bir halk kitlesi var, çünkü halk generallerin hem bu kadar beceriksiz, hem de bu kadar şımarık olmasından sıkıldı.
Gönderin bu generalleri.
Yerlerine disiplinli, yetenekli komutanlar getirin.
Ve, artık ordunun bu saçmalıklarıyla uğraşmayalım.