Okurumuz Mücahit Yılmaz, “20.05.2010 tarihinde işe girdim. 2015 yılı için kaç gün izin hakkımın olduğunu öğrenebilir miyim acaba” diyor. İş Kanunu kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçiler işyerine girdiği günden başlayarak, deneme süresi de içinde olmak üzere en az bir yıl çalışmış olanlara işyerindeki kıdemlerine ve yaşlarına göre yıllık ücretli izin verilmektedir.
İşçinin işyerine giriş tarihinden itibaren deneme süresi de dâhil olmak üzere, her çalışma yılını tamamlaması halinde o yıla ilişkin ücretli izne hak kazanır. Uygulamada çok sıkça rastlanıldığı üzere, bir yıldan az süre için orantılı olarak yıllık ücretli izin hakkı doğmaz.
İşçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi;
a) Bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dâhil) olanlara on dört günden,
b) Beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara yirmi günden,
c) On beş yıl (dâhil) ve daha fazla olanlara yirmi altı günden az olamayacaktır. Yukarıda sayılan yıllık izin süreleri, yer altı işlerinde çalışan işçiler için dörder gün arttırılarak uygulanacaktır.
Ancak on sekiz ve daha küçük yaştaki işçilerle elli ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi yirmi günden az olamaz. Yıllık ücretli izin günlerinin hesabında izin süresine rastlayan ulusal bayram ve genel tatiller ile hafta tatili günleri izin süresinden sayılmayacaktır.
Yıllık izin süreleri iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile artırılabilir. Yıllık izin süreleri, tarafların anlaşması ile bir bölümü on günden aşağı olmamak üzere en çok üçe bölünebilir.
20.05.2010 tarihinde işe başladığınız dikkate alındığında 20.05.2011 tarihinden itibaren birinci yıl iznini kullanabileceğiniz ve beş izni kullandıktan sonra 20.05.2016 tarihinden sonra kullanacağınız izinler 20 gün olacaktır.
Kabineye Erdem’li Bakan
Gerek bu köşeden ve gerekse de sağduyulu diğer köşe yazarları tarafından basın organlarında paralel yapının kamudaki örgütlenmesi ve kamu gücünün paralel yapının amaçlarına yönelik kullanılması sıklıkla dile getiriliyor. Maliye, SGK, Çalışma Bakanlığı, Hazine, SPK, Emniyet, Savcılık gibi çeşitli makamlardaki örgüt üyeleri üzerinden baskı, tehdit, şantaj ve komplo yoluyla himmet toplanması, himmet vermeyenler üzerinde teftiş ve yıldırma yoluyla kişilerin psikolojik baskı altına alınarak örgütün taleplerinin yerine getirilmesi sağlanıyor. Öyle ki, yasal talepler bile örgütün himmet beklentisi karşılanmadığında yerine getirilmiyor, yasal haklar bile verilmiyor.
Himmetin adı da, burs, kurs, kurban parası kılıfı altında şirin gösteriliyor.
Özellikle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK’da paralel yapının etkili olduğu bilinen bir gerçek. Kurumda halen birçok önemli kadro hala bu örgütün kontrolünde ve bu yapının mensuplarınca işgal edilmiş durumda. SGK fiilen danışmanlar eliyle paralel yapı tarafından yönetiliyor. Kurumdaki sağduyulu herkes bu gücün kim veya kimler tarafından nasıl kullanıldığını çok iyi biliyor. Paralel yapının iftira, karalama, tezvirat, komplo, insanlar hakkında olumsuz intiba uyandıracak şekilde bilgi kirliliği vs. hep kullanılan ve birçok kişinin hayatını zindana çeviren paralel kadrolaşma yöntemlerini köşemizden çok yazdık.
Seçim hükümetinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak sayın Ahmet Erdem’in atanması, bakanlık ve ilgili kurumlarda büyük bir memnuniyetle karşılandı. Yıllardır takdirle takip ettiğim ve zor günlerde hep bu kurumlara ve kurumlardaki sağduyulu insanlara ağabeylik yapan sayın Ahmet Erdem’den beklentiler de büyük.
SGK’nın can damarlarından biri olan ve geçmiş dönemlerde iş dünyası üzerinde himmet toplanması amacıyla kullanılan, adeta tehdit ve zulmün merkezi olan SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığında ‘Rehberlik ve Teftiş Başkanı’nın değişmesiyle birlikte paralel yapılanma son dönemde önemli ölçüde etkisiz hale getirildi. Ancak halen yapılması gereken çok şey var.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK’nın diğer birimlerindeki paralel yapının gücünün kırılması için Ahmet Erdem’e büyük görev düşüyor.
Bugüne kadar paralel yapıyla mücadele konusunda sınıfta kalmış ve neredeyse hiçbir işlem yapılmamış kurumların başında gelen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile SGK’da Sayın Ahmet Erdem’in paralelle mücadelede başarılı olacağından hiç şüphem yok. Sadece yapılması gereken, kurum ve bakanlıkta (sağır sultanların bile duyduğu) danışman-yönetici-paralel yapı üçgenine çomak sokularak bu yapının dağıtılmasıdır.
Çalışma Müdürlüğü’nde Önder dönemi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın en önemli birimlerinden biri de Çalışma Genel Müdürlüğü’dür. Bakanlığın vizyonunu temsil etmesi nedeniyle de birçok önemli konuda bu birimin kararları ve yönlendirmeleri özel bir önem taşıyor.
Bakanlıkta uzun bir süreden bu yana birçok projeyi başarıyla yürüten Sayın Nurcan Önder ilk kadın genel müdür olarak atandı. Müfettişlik döneminden bu yana 20 yılı aşkın bir süredir yakından tanıdığımız Sayın Önder’in başarılı çalışmalarının genel müdürlük payesi ile taçlandırılması, Bakanlık içinde çalışma ve özverinin karşılıksız kalmadığı yönünde değerlendiriliyor.