Maç öncesi puanları birer birer paylaştırsalardı kimse kabul etmezdi.
Nedeni rakip Erzurumsporla aramızda 4 puan var. İlk maçta deplasmanda alınmış 1 puan var. Bugün kazanıp, rakibimizle aramız açılacak, nispeten rahatlayıp önümüzdeki maçlara bakacaktık.
Tabi bunlar düşünce ve temenniler.
Seremoniyi izlerken sahada takım formamızı terletecek tek yerli pasaportlu isim kalecimiz ve kaptanımız Gökhan Akkan. Diğer futbolcuların tamamı yabancı pasaportlu. Bu sadece bizim takım (Çaykur Rizespor)için değil, Süper Lig’deki bütün takımlar için geçerli.
Çok zor bir iş galiba. Sanki kendi çocuklarımız ve gençlerimizin yapamayacağı bir iş, spor. Yoksa yetenek gerektiren bir işte bu yetenek bizimkilerde yok mu? İnsan düşünmeden edemiyor.
Kafamda deli ve saçma sorular. Ne diyelim hadi hayırlısı.
Maç başladı. İki takım birbirlerini tartmaya başladı. Ancak içimde garip bir sıkıntı oluşuyor. Boş pozisyonlarda geride sürekli top çeviriyoruz ama her an topu kaptırıp rakibe pozisyon verecekmişiz gibi.( Acaba ileri gidemediğimizden olabilir mi?)
Önce Talbi, sonrada Meriah’la 2 kez yapıyoruz. Rakip neyse atamıyor. Bu arada ileri çıkarken bir türlü organize olamıyoruz. Oyun içinde liderimiz yok. Resmen ileri çıkarken duvara çarpıp geri dönüyoruz. Pas alışverişlerinde ritim ve denge bozuklukları var. İçimdeki rahatsızlık artmaya başladı. 37.dakikada Donsah’ın uzaklardan çektiği tek şut. Kaleci güzel kurtardı. Devreye 0-0 giriyoruz.
Takım 2.yarıya aynı şekilde başlıyor. Sahada olanlardan ziyade kulübeden gelecek taze kuvveti gözlerimiz arıyor. 65.dk.da Skoda ve Samudıo çıkıyor. Fernando ve Soderlund giriyor. Çıkanların hiçbir katkısı olamadı, inşallah girenler katkı sağlar.
Daha girenlerin ayak seslerini hissedememişken, Erzurumspor bize göre sağ tarafta nefis bir verkaçla topu Aatıf`la buluşturdu. Stoperimiz (Meriah) resmen kendi alanını boşaltıp Aatıfà yol verdi. Soldan indi ve çaprazdan vurdu. Talbi topu önlemek için kendini attı. Ancak oda ne? Top Talbi’ye çarpıp havalandı. Gökhan’dan dönebilecek top ağlarla buluştu 0-1 geriye düştük.
İşimiz zor. Pozisyon üretemiyoruz. Gol atabilecek Skoda ve Samudio’yu dışarı aldı hoca. Bu Soderlund’u gol atması için almamış mıydık? Hani koşuyor mücadele ediyor da bizde zaten bunlardan var.
Dk.70 Donsah çıkıyor ve Doğan Erdoğan giriyor. Baskı kurup pozisyon üretmemiz gerekiyor. Ancak bir türlü atakları olgunlaştıramıyoruz. Bunlar olmayınca sinirler geriliyor. Önce Fernando, sonrada Djokoviç sarı kart görüyor. Üretkenlik olmayınca sertleşmeye başladı. Bu Fernando`nun gördüğü sarı kart oyun gereği gibi değil. Resmen arandı. Rakip önde zaman kazanmaya çalışıyor. Sen topu rakibin sırtına fırlatıyorsun. Küçük bir şey gibi görünse de sorumsuzca bir davranış.
Artık risk almak topu rakip alana yıkmak lazım. Yedek kulübesinde bu iş için atacak barut kalmadı. Sarı kartlı Fabrıcio çıkıp Abdullah Durak giriyor. Ben bu değişiklikten bir şey anlamadım. Morozıuk çıkıp Onur’ù da aldık mı maç başları tam oluyor.
Uzatmalar başladı. Fernando 2.sarı kartı da görerek takımı eksik bırakıyor. Futbolcuyu transfer ederken nesine bakılıyor. Yeteneğine mi, ahlakına mı? Sorumluluk ve aidiyet duygusuna mı? Bu adamda bunların hiçbirisini göremedim.
Her halde menajer ve aracıların oyuncuyu iyi pazarlaması en büyük etken. Akla başka bir şey gelmiyor.
Risk alıp defansı boşalttığımız bir anda defansın arkasına atılan uzun topla Emrah’ın şutunu kaleci Gökhan önlüyor top Oltan’ın önünde kalıyor, Oltan`da geceye imzasını atıyor. 0-2
Futbol hayatın bir parçası, seyircisiyle güzel. Pandemi dolayısıyla seyirci yok.
Ekran başına geçip memleketinin takımını seyredip o coşkuyu yaşamak istiyor. Futbolun gereği mücadeleyi gösterirsiniz. Kazanıp kaybetmek sonrasında gelir. Kazanınca sevinir, kaybedince üzülürsünüz. Ancak sahaya çıkınca takım için oynamak şart. Dışardan seyreden bizlerde o hissi alamıyorsak problem büyük. Bugün maalesef o hissi acı bir şekilde yaşadık.
Dünya haritasında yaşadıkları ülkeleri bile zor göstereceğimiz futbolcular transfer ediliyor ve milyonlarca para harcanıyor. Sonuç bu olmamalı. Sadece kazanıp kaybetmek değil.
Belli ki transfer piyasası ne kadar hareketli ve çok olursa birileri sürekli ve daha çok kazanıyor.
Altyapılar ve amatör futbol bu işin tarlası ve mutfağıdır. Siz bunları aktif ve verimli hale getiremezseniz spor kulüpleri batma noktasına gelir.
Bugün gelinen nokta budur. En kısa zamanda başlanmazsa bu işler zor.
Artık kurtaracak mercide kalmaz.
Umarım bu gece ve sonucun etkileri en kısa zamanda geçer. Yoksa zor dostum zor. Hem de çok zor.