Cinayet
Hrant Dink öldürüleli dört yıl oldu.
Bu dört yıl boyunca yapılan araştırmalardan, itiraflardan, ortaya çıkan belgelerden, yazılan kitaplardan, bu cinayetin, “devletin nedeyse bütün katmanlarının” işin içinde olduğu büyük bir planının sonucunda gerçekleştiği ortaya çıkıyor.
Bugün, bütün bu sürecin detaylarını Markar Esayan’ın analizinde okuyacaksınız.
Suikast, Milli Güvenlik Kurulu’nun “misyonerlik faaliyetlerinin” Türkiye’yi böleceği yolundaki raporlarıyla başlıyor.
Bu raporlar aslında çok saçma gözüküyor çünkü MGK’nın Türkiye’yi bölecekler diye raporlar hazırladığı misyonerlerin sayısı elli dört.
Elli dört misyonerin yetmiş milyonluk Müslüman Türkiye’yi bölebileceğine inanmak için budala olmak gerekir.
Elbette, daha sonra biri Ergenekon’dan, diğeri Balyoz darbesinden sanık olan MGK Genel Sekreteri generaller o kadar budala değil.
Bizim “Kafes eylem planında” gördüğümüz “gayrımüslimleri öldürme” ve suçu AKP’nin üzerine atma planının “resmî altyapısı” hazırlanıyor bu raporlarla.
Zaten Hrant Dink cinayetinde ortaya çıkan gerçekler, devletin ta en tepesinden en aşağısına kadar her katmandan birilerinin bu suikastın içinde bir şekilde yer aldığını gösteriyor.
Bu, tam anlamıyla devletin içinde hazırlanmış ve uygulanmış bir suikast.
Dink cinayetine baktığınızda, devletin içindeki “darbeci iskeletin” neredeyse bütün parçaları ortaya çıkıyor.
İşin içinde Milli Güvenlik Kurulu raporları var, MİT var, Jandarma var, Polis var, Hrant Dink’i hukuka tümüyle aykırı bir şekilde mahkûm ettikten sonra “o kararın öyle çıkması gerekiyordu” diyen Yargı var, olayın altyapısını hazırlayan devlet medyası var.