Haftanın tartışması: Yandaş medya mı... Yalancı medya mı?

Haftanın tartışması: Yandaş medya mı... Yalancı medya mı?

Televizyon”ların, “radyo”ların ve “gazete”lerin asıl görevi “haber vermek”tir... Evet, “haber vermek”tir, kesinlikle “haber olmak” değil... Ancak, hepinizin bildiği gibi; geçen hafta “bazı gazeteler”in kendisi haber oldular... Kâh, “Ergenekon Terör Örgütü tutuklusu generaller”in bir “gazete patronu”yla görüşmeleri, kâh, yine bir “Ergenekon tutuklusu”nun iddialarından dolayı bir başka gazetenin “akreditasyon”unun Genelkurmay tarafından “askıya” alınması... İşte bu iki gelişmeden dolayı, geçen haftanın “gazete manşetleri”nde, yine “gazeteler” vardı... Tabiî, sadece “gazete manşetleri”nde değil, “Başbakan’ın gündemi”nde de gazeteler vardı...

ERDOĞAN’DAN BOYKOT ÇAĞRISI
Başbakan Tayyip Erdoğan, bir süredir ısrarla vurguladığı gibi, son “seçim mitingleri”nde de yine “yalancı medyaya boykot” çağrısı yapıyor ve diyordu ki;
“Halkım gerçekleri bilir. Siz hiç bunların halkın diliyle konuştuklarını gördünüz mü? Biraz bamteline dokunun, feryat figan özgürlükten bahsederler. Yalan yanlış haber yapan medyayı evinize sokmayın diyorum.
Gene söylüyorum. Biri yine haber yapmış:
‘Başbakan Sevgililer Günü’nü Ferhat ile Şirin’in kenti Amasya’da kutlayacak’ diyor. Eşim Katar’da. Biz buradayız. Nereden aldın bu haberi?
En çok satan gazetelerden biri başlık atmış: ‘Şu arazi AK Partili belediye başkanıyla ranta dönüştürüldü. Burayı da AK Parti il teşkilatı yapacaklardı’ diyor.
Eline diline dursun. İl teşkilatı başka bir yere taşınıyor. Ne alakası var. Böyle bir iftira olur mu?
Ondan sonra diyoruz ki: Yalan yanlış yazanı almayın. Sonra: ‘Başbakan medyaya karşı’ diyorlar. Lehimizde haber yapanlara ise yandaş medya diyorlar. Bunlar CHP’nin yandaşı. 29 Mart’ta bunların mumu sönecek.
Biz medyanın değil, bu milletin kurduğu partiyiz. AK Parti’yi millet kurdu, medya patronları değil.”
Gördüğünüz gibi, gazeteler, geçen hafta; bir yandan “haber” olurlarken, bir yandan da “boykot çağrıları”na maruz kaldılar!..

HÜKÜMET’E ASLAN, ASKERE KEDİ!
Ama, ne ilginçtir ki;
Dünkü “Arşiv” sayfamızda da dikkat çektiğimiz gibi, Başbakanlık’ın; “yalan haber” yazdıkları için “7 gazeteciye yasak” getirmesi üzerine daha 3 ay önce, yani 12 Kasım’da “Başbakanlık’tan basına ayrımcılık” veya “Biz, Başbakan’ın emriyle muhabir değiştirmeyiz” diye efelenen, dahası, Başbakanlık’ın girişimini “basın özgürlüğüne darbe” olarak niteleyip, “aslan” kesilen kartel gazeteleri; ne hikmettir bilinmez; “Genelkurmay’ın akreditasyonu askıya alma kararı” karşısında, adeta “süt dökmüş kedi”ye döndüler!..
Dün, “Arşiv Editörümüz”ün de vurguladığı gibi;
O dönemde arslan kesilen holding medyası, kendi gruplarına ait Radikal’in, Susurluk mahkûmu-Ergenekon şüphelisi İbrahim Şahin’in ifadelerini yayınladığı için Genelkurmay tarafından akreditasyonunun askıya alınmasını adeta gizlemeye çalıştı. Olayın ilk birinci dereceden tarafı RADİKAL 1. sayfadan çift sütuna verdiği haberde, akreditasyon iptalinden bile söz etmeden gazetelerinin TGC ve Basın Konseyi’ne şikâyet edildiğini duyurdu.
Başbakanlık’ın uyguladığı akreditasyon konusunu ‘basına ayrımcılık’ vurgusu ile manşete taşıyan MİLLİYET askerin akreditasyonunu 20 punto başlıkla 18. sayfaya atarken, hükümete karşı efelenen VATAN aynı haberi 16. sayfanın dibinde, Hürriyet de haberi 24. sayfasından duyurdu.
Bu tavrı “çifte standart” olarak mı değerlendirmeli, yoksa “postal korkusu” olarak mı?..
Değerlendirmeyi sizlere bırakıyoruz!..

İSRAİLLİ KÜSTAH VE GENELKURMAY
“Asker”den lâf açılmışken, şu hususun da altını çizmek istiyoruz.
Malûm;
İsrail’in Gazze saldırılarını eleştirdiği için Davos Forumu’nda İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres tarafından azarlanınca sert cevap veren Başbakan Tayyip Erdoğan’la kriz yaşamak istemeyen İsrailli siyasiler itidalli tepki vermişken, çıkış yapmak, bir “İsrail komutanı”na düşmüştü!..
Haaretz gazetesi; “İsrail Güvenlik Güçleri”nin (IDF) kara kuvvetlerinin başındaki general Avi Mizrahi’nin, bir hafta önce ülkesindeki 10 Şubat seçimleri sırasında bir askerî üste ABD, Almanya, İsveç ve Brezilya’dan temsilcilerin katıldığı uluslararası konferansta yaptığı bir konuşmayı, 12 Şubat’ta internet sitesine koyduğunu haberinde aktarmıştı...
Haaretz’in haberine göre, İsrailli küstah komutan; Başbakan Erdoğan’ın, Peres’e hitaben söylediği “Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz” sözüne cevap verip; “Asıl aynaya bakması gereken Erdoğan’dır” demiş ve eklemişti:
“Türkiye, uzun yıllar önce Ermenilere dünyanın en büyük katliamlarından birini yaptı!.. Aynı politikayı bugün de Kürtler üzerinde sürdürüyor!.. İsrail’i, Filistin topraklarını işgal etmekle suçlayan Başbakan Erdoğan’ın ülkesi, Kıbrıs’ın kuzeyini onyıllardır işgal altında tutmaktadır!..”
İşte bu “küstahça ifadeler” üzerine, İsrail Büyükelçisi Gabriel Levy, Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldı ve kendisine “nota” verildi.
Biliyorsunuz;
Aynı saatlerde; Genelkurmay Başkanlığı da, küstahlığa sert tepki gösterdi. Genelkurmay’dan yapılan açıklamada, “İsrail Kara Kuvvetleri Komutanı’nın sözlerinin; gerçekleri saptıran, maksadını aşan, talihsiz, hiçbir şekilde kabul edilemez, bulunduğu görevin yetki ve sorumluluklarıyla bağdaşmayan ve en önemlisi de iki ülke arasındaki millî menfaatlere zarar verebilecek boyutta ifadeler olduğu değerlendirilmiştir” denildi.
Gerek Dışişleri’nin, gerek Genelkurmay’ın bu çıkışı üzerine; İsrail, “geri adım” atmak zorunda kaldı ve yapılan resmî açıklamada denildi ki;
“Tuğgeneral Avi Mizrahi’nin sözleri sadece kendisini bağlar... Bu ifadeler, İsrail ordusunun resmî görüşü değildir!”
Kısaca ifade etmemiz gerekirse;
İsrail’e “geri adım” attırıcı eylem ve söylemlerinden dolayı, hem Dışişleri bürokratlarını, hem de Genelkurmay’ı tebrik ediyoruz...
İsrail de, bütün dünya da anlamalıdır artık; karşılarında “el pençe divan duran bir Türkiye” yok!..
Bu “dik duruş”a duyduğumuz takdir hislerini, dün “sürmanşet”ten gösterdik... “İsrail’e nota” şeklindeki başlığımız “Vakit’in sürmanşeti”nden verildi ki; bu da, hem konuya verdiğimiz önemin, hem de takdir ve tebriklerimizin göstergesidir!..

KİMSEYE KARŞI ÖNYARGILI DEĞİLİZ!
Bu tavrımız da göstermiştir ki;
Vakit’in, hiçbir kişi ve kuruluşa karşı “önyargı”sı yoktur!.. Vakit, hiçbir kişi ve kuruluşu da “düşman” olarak görmez!..
Alın işte; daha bir gün önce yani 14 Şubat’ta Ergenekon sanığı emekli Org. Şener Eruygur’un eşi Mukaddes Hanım ile GATA’da görevli Albay Nusret Demircan arasında geçen “skandal görüşme”nin deşifre olması üzerine “asıl hasta GATA” başlığını kullanan Vakit, bir gün sonra “Genelkurmay’ın İsrail’e tepkisi”ni takdir eder bir tarzda veriyorsa, burada durup, düşünmek gerekir!..
Demek oluyor ki;
Vakit, özellikle “ülke ve millet lehine” olan her tavrı destekliyor ama “milletin aleyhine” olan eylem ve söylemleri onaylamıyor!..
Vakit’in yayınlarıyla ilgili olarak, “amacı malûm gazete” deyip sorumluluktan kaçmaya çalışanlar, Vakit’in; “ülke ve millet lehine” olan tavırları nasıl desteklediğini görüp; bir an önce “önyargı çemberi”nden kurtulmalıdır!..
Çünkü Vakit’in önceliği “kişi veya kurumlar” değil, “Türkiye” ve “millet”tir!.. Bu ülke için, bu millet için, kim taş üstüne bir taş koyar, kim elini taşın altına sokarsa, işte onlar “Vakit’in baştacı”dır!..

HİÇ OLMAZSA “YALANCI” DEĞİLİZ!
Bundan dolayı, “yandaş medya” suçlamalarına maruz kalıyor olabiliriz... Hiç umurumuzda değil... Çünkü biz, “Türkiye’nin yandaşı”yız, “milletin yandaşı”yız!..
Hem sonra; “yandaş medya” olmak, “yalancı medya” olmaktan daha iyidir!.. Malûm, “yalancı”ların mumu, yatsıya katar yanarmış!..
Selâm, saygı ve gönül dolusu muhabbetlerimizle...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi