Mehmet PAKSU

Mehmet PAKSU

İhmal edilen bir Ramazan ibadeti: Îtikâf

İhmal edilen bir Ramazan ibadeti: Îtikâf

Ramazan ayının son 10 gününe girdik. Bu günlerin özel bir ibadeti vardır. Buna îtikâf deniyor.

Fakat diğer bazı ibadetler gibi bu ibadet de büyük ölçüde ihmal edilmiş ve unutulmuş gibi...

Bu ibadet niye ihmal edilmiş olabilir? Hakkıyla bilinmediğinden midir, yoksa bilenlerin vakit-zaman ayırıp yerine getirmediklerinden midir?

Her ikisinde de doğruluk payı vardır, fakat bu ibadetin bir sünnet-i kifâye olduğunu belirtmek lazım. Bir beldede mü'minlerin bazılarının yerine getirmeleriyle diğerlerinin üzerinden sorumluluğun kalkması anlamına gelir.

Gerçekten îtikaf ibadetini yapanlar az da olsa vardır. Ramazan ayı içinde İstanbul'da ve diğer illerimizde îtikâfa girenleri gördüm. Bu açıdan rahat olabiliriz.

Ama ideal anlamda îtikâfın yapıldığı yer Mekke ve Medine'dir. Mekke'de Harem-i Şerif'in özellikle ikinci katında binlerce mü'minin îtikâfa girdiklerini her sene görüyorum. Mescid-i Nebevî'de îtikâf daha fazla ve daha muhteşem yaşanıyor.

***

Hadiste anlatılan bir mana da Peygamberimizin "Kadir Gecesi'ni Ramazan'ın son on gününde arayın" şeklindeki tavsiyeleridir. Bu tavsiyeye öncelikle ve bizzat kendisi uyar ve uygulardı. Ailesini de yanına alarak Rabbine kulluğa açılırdı.

Özellikle Peygamberimizin gece ibadetlerini ve özel ibadet hayatını anlatan Hz. Aişe îtikâf hakkındaki hadisleri rivayet ederken, kendisi de Peygamberimizin yanında yer alırdı.

Onun ifade ettiğine göre, "Resul-i Ekrem Efendimiz Ramazan'ın son on günü girince elini eteğini toplar, geceyi ihya eder, ev halkını da uyandırır îtikâf ederdi. Bunu vefat edinceye kadar yaptı. Vefatından sonra da hanımları îtikâfa devam ettiler."

***

Îtikâf, kelime anlamıyla bir yerde beklemek ve durmak demektir. Kalbi ve ruhu geçici dünya meşguliyetlerinden uzaklaştırmak, gün boyu bir mescitte ibadet içinde bulunarak Allah'a olan kulluğunu arttırmaktır.

İslam büyüklerinden Atâ Hazretleri der ki:

"Îtikâfa giren bir mü'min, ihtiyacından dolayı bir zatın kapısına oturup 'İstediğimi vermedikçe buradan ayrılmam' diye yalvaran insana benzer. Bu adam Yüce Allah'ın mâbedine girmiş, 'Beni affetmedikçe buradan ayrılmam' demektedir."

***

Sünnette sözü edilen itikâf Ramazan ayındaki îtikâf olsa da bunun dışında her zaman herkesin yapabileceği bir îtikâf şekli daha vardır. Müstehap îtikâf olarak bilinen bu îtikâf için belli bir zaman söz konusu değildir. Bunun en azı bir gündür, en çoğunun da sınırı yoktur. Hatta camiye namaz kılmak için girerken itikâfa niyet etmek suretiyle de îtikâf sevabı alınır.

Bunun başta Mescid-i Nebevi olmak üzere İstanbul'daki ve Anadolu'daki bazı camilerimizin girişinde güzel bir hatla "Neveytü sünnete'l-îtikâfe" (Îtikâf sünnetine niyet ettim) tablosu yazılarak bu kısa süreli de olsa bu ibadet hatırlatılmıştır.

Bu arada itikâfın nasıl yapılacağı, şartları, âdabı, îtikâfı bozan şeyler ve benzeri hususlar fıkıh kitaplarında genişçe anlatıldığından bilgi almak için müracaat edilebilir.

Son olarak söylemeden geçmeyelim. Erkekler camide îtikâfa çekilir ama hanımlar ne yapacaklar? Hanımlar da evlerini bir odasını küçük bir mescid haline getirerek orada îtikâfa girebilirler. Burası onlar için bir mescid sayılır.

Ramazan ayının son 10 gününe girdik. Bu günlerin özel bir ibadeti vardır. Buna îtikâf deniyor.

Fakat diğer bazı ibadetler gibi bu ibadet de büyük ölçüde ihmal edilmiş ve unutulmuş gibi...

Bu ibadet niye ihmal edilmiş olabilir? Hakkıyla bilinmediğinden midir, yoksa bilenlerin vakit-zaman ayırıp yerine getirmediklerinden midir?

Her ikisinde de doğruluk payı vardır, fakat bu ibadetin bir sünnet-i kifâye olduğunu belirtmek lazım. Bir beldede mü'minlerin bazılarının yerine getirmeleriyle diğerlerinin üzerinden sorumluluğun kalkması anlamına gelir.

Gerçekten îtikaf ibadetini yapanlar az da olsa vardır. Ramazan ayı içinde İstanbul'da ve diğer illerimizde îtikâfa girenleri gördüm. Bu açıdan rahat olabiliriz.

Ama ideal anlamda îtikâfın yapıldığı yer Mekke ve Medine'dir. Mekke'de Harem-i Şerif'in özellikle ikinci katında binlerce mü'minin îtikâfa girdiklerini her sene görüyorum. Mescid-i Nebevî'de îtikâf daha fazla ve daha muhteşem yaşanıyor.

***

Hadiste anlatılan bir mana da Peygamberimizin "Kadir Gecesi'ni Ramazan'ın son on gününde arayın" şeklindeki tavsiyeleridir. Bu tavsiyeye öncelikle ve bizzat kendisi uyar ve uygulardı. Ailesini de yanına alarak Rabbine kulluğa açılırdı.

Özellikle Peygamberimizin gece ibadetlerini ve özel ibadet hayatını anlatan Hz. Aişe îtikâf hakkındaki hadisleri rivayet ederken, kendisi de Peygamberimizin yanında yer alırdı.

Onun ifade ettiğine göre, "Resul-i Ekrem Efendimiz Ramazan'ın son on günü girince elini eteğini toplar, geceyi ihya eder, ev halkını da uyandırır îtikâf ederdi. Bunu vefat edinceye kadar yaptı. Vefatından sonra da hanımları îtikâfa devam ettiler."

***

Îtikâf, kelime anlamıyla bir yerde beklemek ve durmak demektir. Kalbi ve ruhu geçici dünya meşguliyetlerinden uzaklaştırmak, gün boyu bir mescitte ibadet içinde bulunarak Allah'a olan kulluğunu arttırmaktır.

İslam büyüklerinden Atâ Hazretleri der ki:

"Îtikâfa giren bir mü'min, ihtiyacından dolayı bir zatın kapısına oturup 'İstediğimi vermedikçe buradan ayrılmam' diye yalvaran insana benzer. Bu adam Yüce Allah'ın mâbedine girmiş, 'Beni affetmedikçe buradan ayrılmam' demektedir."

***

Sünnette sözü edilen itikâf Ramazan ayındaki îtikâf olsa da bunun dışında her zaman herkesin yapabileceği bir îtikâf şekli daha vardır. Müstehap îtikâf olarak bilinen bu îtikâf için belli bir zaman söz konusu değildir. Bunun en azı bir gündür, en çoğunun da sınırı yoktur. Hatta camiye namaz kılmak için girerken itikâfa niyet etmek suretiyle de îtikâf sevabı alınır.

Bunun başta Mescid-i Nebevi olmak üzere İstanbul'daki ve Anadolu'daki bazı camilerimizin girişinde güzel bir hatla "Neveytü sünnete'l-îtikâfe" (Îtikâf sünnetine niyet ettim) tablosu yazılarak bu kısa süreli de olsa bu ibadet hatırlatılmıştır.

Bu arada itikâfın nasıl yapılacağı, şartları, âdabı, îtikâfı bozan şeyler ve benzeri hususlar fıkıh kitaplarında genişçe anlatıldığından bilgi almak için müracaat edilebilir.

Son olarak söylemeden geçmeyelim. Erkekler camide îtikâfa çekilir ama hanımlar ne yapacaklar? Hanımlar da evlerini bir odasını küçük bir mescid haline getirerek orada îtikâfa girebilirler. Burası onlar için bir mescid sayılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Mehmet PAKSU Arşivi