Defne Sarıoğlu: "Türkler Çok Yetenekli, Alman Düşünerek Oynuyor"
Türkiye Futbol Federasyonu'nun resmi yayın organı "Tam Saha Dergisi"ne röportaj veren U19 Millî Takımı kalecisi Defne Sarıoğlu, “Bir gün Türkiye'de oynamak isterim. Ama daha ileriki yıllarda. İlk hedefim Kadın A Millî Takımı'nda oynamak” dedi.
Stuttgart'ta 22 Nisan 2006 tarihinde doğduğunu biliyoruz. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz? Futbol öncesinde nasıl bir çocukluk geçirdin?
Birisi 23 yaşında, diğeri 26 yaşında iki abim var. Ben ailemden ayrı olsam da abilerim anne-babamla yaşıyor. Annemle babam 1996'da Adapazarı'nda tanışmış ve 1997'de Türkiye'de evlenmişler. Babam Rizeli, annem Hataylı... Annemin ailesi de Almanya'da… Babam 1998'de Almanya'ya gitmiş. Hafta sonları tamirhanede, araç galerisinde, hafta içinde ise bir lojistik firmasında çalışıyor. Annem yaklaşık 15 sene sigorta sektöründe çalıştı; şimdi fotoğrafçılık yapıyor. İki abim de futbol oynadığı için ben de 3 yaşındayken SSV Aalen'de futbola başladım. Sonra U12'de VFR Aalen'e geçtim. Beni antrenmanlara annem götürüp getirirdi. Abimler hâlen amatör olarak futbol hayatlarını sürdürüyor.
Kulüpteki ilk yıllarını anlatır mısın?
Oynamaya hemen başladım. Güzel bir çocukluk geçirdiğimi söyleyebilirim. Bir yandan da abilerimle sokakta futbol oynamaya devam ettim. Okulla futbolu birleştirdim. Ortaokulu bitirirken sürekli futbol oynuyordum. 9 yaşında bölge seçmelerine katıldım. U17'ye kadar erkeklerle oynadım, sonrasında kızlarla oynamaya başladım. U17'deki ilk senemde TSV Crailsheim'da forma giydim. 2023-2024 sezonunun başında ise Union Berlin'e imza attım.
Alman sisteminde belli bir yaşa kadar çocuklar karma şekilde futbol oynayabiliyor değil mi?
Aslında U14'e kadar erkeklerde oynayabiliyorsun. Ama ben bölge seçmelerine katıldığım için ayrıcalık yaptılar ve U17'ye kadar oynamayı sürdürdüm.
En baştan beri kaleciliği mi seçmiştin?
Hayır, aslında forvettim. 7 numara oynuyordum ve baya gol de atıyordum. Sonra stopere geçtim. 9 yaşındayken bir maçta kalecimiz eksik olunca kaleye geçtim. Kalecilik yaparken sıçramaları, zıplamaları, yere atlamayı sevdim ve kalede kaldım. Futbola başladıktan sonra okulla kulüp birlikte devam etti. Almanya'da okul takımı yok, kulüpler var. Okul bitince antrenmana gidiyordum.
Millî Takım tercihini nasıl yaptın?
2020'de Almanya Millî Takımı ile bir kaleci kampına katıldım. Ancak 2021 yılını sakat geçirince Almanya Millî Takımı ile bağlantım koptu. 2022'de Nazlı Ceylan Demirbağ Hocam beni bir kampa davet etti. Şubat ayıydı ve Antalya'daki kampa katılmıştım. O günden beridir de ay-yıldızlı formayla devam ediyorum. U17 Kız Millî Takımı ile başladım. Sonra bir dönem U16 forması giydim, tekrar U17'ye döndüm.
Millî Takımımıza ilk çağırıldığında neler hissetmiştin?
Ceylan Hocam Millî Takım daveti için bana yazarken titremeye başladım. Çünkü ailemin çoğu hâlen Türkiye'de yaşıyor. Yaz tatillerinde hep geliyoruz. Bağımız hep var Türkiye ile… Bu yüzden çok duygulanmıştım. Aileme koşarak haberi vermiştim. İletişim bu şekilde başladı. Kampa gelince çok gurur duydum. Babam abilerime, "Sizden bir şey olmadı, kız kardeşiniz millî oyuncu oldu" diye dalga geçti. Çok güzel duygular yaşadık. Ailem çok mutlu oldu. Biz ülkemize çok bağlı bir aileyiz. Benimle gurur duyuyorlar. Ailenin tek kızı ve en ufağıyım. Babam hayatının çoğunu Türkiye'de yaşadı. Bu yüzden benimle çok gurur duyuyor.
Şu an bulunduğun seviyeyi nasıl değerlendiriyorsun? Olmak istediğin yerde misin?
Hep daha iyisi olabilir. Bunu biliyorum. 15 yaşımda Millî Takım'a başladım. Üç senedir bu formayı taşıyorum. Erkeklerde başlarken orada ayrı antrenmanlara giriyordum. Daha ağır antrenmanlar gördüm. Kadın takımlarına gidince bana daha basit geldi. Union Berlin'deki sistemler bambaşka. Oradaki sistemi görünce kendimi geliştirdim. Kendimden ve performansımdan çok memnunum. Daha iyisi olur mu? Evet olur. Öğreniyorum. Henüz 18 yaşındayım…
Ailenden ayrı olmak nasıl bir his?
Bir yıldır Berlin'deyim. İlk başlarda zordu. Ailemden 800 kilometre uzaktayım. Ama takımın en ufağı olduğum için diğer oyuncular bana ablalık yapıyor. Çabuk adapte oldum. Özlemeye zaman yok. Belli bir rutindeyim.
Genç bir oyuncu olarak kendine nasıl bir kariyer planı yaptın?
Almanya'da oynayabildiğim kadar oynamak istiyorum. Union Berlin şu an ikinci ligde. Benim için iyi. U23 takımımız da var; şu an 3. Lig'de… Ben bu takıma bağlı olduğum için şimdilik fazla bir hayal kurmuyorum ve anı iyi değerlendirmek istiyorum. Bir gün Türkiye'de oynamak isterim tabiî ki… Ama daha ileriki yıllarda… İlk hedefim Kadın A Millî Takımı'nda oynamak… Bu çok büyük bir hedef…
Alt yaş grubu oyuncusu olarak A Millî Takım'ın son senelerdeki sıçramasını nasıl görüyorsun?
Türkiye'yi çok yakından takip ediyorum. Kadın ligleri geliştiği için millî oyuncular da birlikte gelişiyor. Bir takım gelişince, herkes gelişiyor. Hedefler büyüyor. B Ligi'ndeyiz ve play-off oynayacağız. Bu muhteşem bir gelişim. Çok büyük bir adım attık. Genç oyuncular çok formda. Necla Hocamız genç oyunculara şans veriyor. Gençler de adapte oluyor hemen… Göknur Güleryüz mesela hemen adapte oldu ve şans buldu.
Almanya'da çok sayıda spor tesisi var. Almanya ile Türkiye arasındaki tesisleri sen nasıl değerlendiriyorsun? Türkiye'de tesisleşme nasıl?
Almanya'da çok fazla tesis görme şansım olmadı. Berlin'de kaldığım tesise bakarsam, Riva ile aynı diyebilirim. Riva'da suni çim yok mesela, Almanya'da var. Almanya için suni çim bir ihtiyaç. Soğuk iklim sebebiyle maçların çoğu suni çimde oynanmak zorunda... Almanya'da çok fazla kar yağıyor. Suni çimler granürlü. Türkiye'de bu seçenek fazla yok sanırım.
Ailenle oturup konuştuğun zaman annenin, babanın, abilerinin sana yaklaşımı nasıl?
Onların destekleri sonsuz... Hep arkamda duruyorlar ama bana çok karışmıyorlar. Artık 18 yaşıma girdim. İlk başlarda, "Şöyle yap, böyle yap. Okulu sakın bırakma" diyorlardı. Ama ben geliştim. Tek başıma yaşadığım için gelişim gösterdim. Onlar da bu gelişimi gördüler. "Yanlışı bile seçtiysen doğrusunu zaten görürsün" diyorlar.
Kendine örnek aldığın sporcular kimler?
Manuel Neuer'i çok beğeniyorum. Kadınlarda ise Ann-Katrin Berger ve Merle Frohms… Ann-Katrin şu an Amerika'da oynuyor. İkisi de Almanya Millî Takımı'nın kalecisi… Onlarla Alman Millî Takım kampında tanışmıştım. Onları beğeniyorum ama rol model olarak görmüyorum. Çünkü ben kendimim… Onların mantalitesine bakıyorum ve onlar gibi olmak istiyorum. Ama ben kendimim.
Alman futbolcular ile Türk oyuncular arasındaki temel farklar neler?
Türk oyuncular çok yetenekli. Ama Alman oyuncular çok fazla düşünerek oynuyorlar. Sürekli bir plan içindeler. Top onlarda değilken ne olabileceğini düşünüyorlar. Yoksa hız, hırs fark etmiyor. Biz de o konuda iyiyiz. Aslında hedefler aynı. İki takım da hızlı oynuyor. Düşünme konusunda onlar önde diyebilirim.
Almanya erkek futbolunda olduğu gibi kadın futbolunda da lokomotif ülkelerden birisi... Bize biraz oradaki sistemin farklarından bahseder misin?
Almanya'da çocuklara destek çok başka... Çocukları çok küçük yaşta spor için çok destekliyorlar. Almanya'da biz haftada sekiz antrenman yapıyoruz. Ama her gün aynı antrenmanları yapmıyoruz. Bazen 2 saat, bazen 45 dakikalık antrenman yapıyoruz. Hocalar sürekli vücutlarımızı kontrol ediyor. Antrenmanlardan önce ve sonra anket dolduruyoruz. Hocalar bunu sürekli takip ediyor. Yorgunsak antrenmanlar yavaşlıyor. Bence bu çok büyük bir fark. Vücut gitmiyorsa, antrenman da gitmez. Bir oyuncu, "Benim bacaklarım bugün gitmiyor" diyorsa antrenmanı ona göre belirliyorlar. Bu anketlerle takımın röntgenini çekiyorlar. Takım yüzde 80'se, antrenman hafifliyor.
Hobilerin ve fobilerin neler?
Babamın hep dediği gibi Allah'tan başka korkum yok ama örümcekten de korkmuyor değilim (gülüyor). Hobilerim arasında basketbol ve çizim var. Kara kalem çalışması yapıyorum. Ufak çocuklar için Mickey Mouse çiziyorum ama büyük çizimlerim de var.
Babanın Rizeli, annenin Hataylı olduğunu söylemiştin; yemeklerinizi düşünemiyorum.
Evet, gerçekten de çok güzel yemekler yiyoruz. Babam aslen Rize Güneysu Muradiye Köyü'nden… Babamın ailesi Sakarya, Karasu'da yaşıyor. Karasu'ya çok gidiyoruz bu sebeple…
Kaynak:HABER MERKEZİ