Afet Sonrası - 2
İletişimin alt yapısı çöktü. Yer üstüne bağlı baz istasyonların yıkılabilme riski göz önünde bulundurularak alternatif çalışmaların geliştirebilmesi gerekirdi. Ama şirketler tarafından ön görülemedi.
Devlet kurumlarının itibarsızlaştırılması hele ki böyle felaket günler üzerinden insan ahlakına yakışmayan önceliklerin karıştırılması halkımızı yordu. En insani haller merhalesinde bazıları yardım yapabilmenin adresini tarafgillikte aradı, güven ve güvensizlik durumları üzerinden akli selimi çağrıştırabilecek yorumlardan uzak siyasileşildi, kutuplaştırıcı ifadeler kullanıldı. Doğal afetin vurduğu yerlerdeki insanlar ziyaret edilip acılarından güç alıp maalesef ki bir yarış uğruna demeçler verildi.
Bizim birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var. Kaynaşmaya, dayanışmaya, anlayışa olan inancımız sözümüzde, davranışlarımızda görülebilmeli. Ünlü Alman Nazi propoganda bakanı Dr. Paul Joseph Goebbels 'in toplum mühendisliği üzerinden oluşturduğu düşüncelerini prensip olarak benimseyen başka ülkelerin bizim gibi ülkelere ve av konumuna düşmüş halkına tv kanalları ve başka yollar ile vatandaşımızın öfkelerinden beslenip çokça ürettikleri yalanların ve kuvvetini" yalanların tekrarlama" sından alan etkinin, bunları izleyen insanları zombiye dönüştürüp diğer insanlara huzur vermediklerinin kimler farkındadır, açıkçası bilinmiyor. Çok sevdiğimiz insanların açık alan kontrollü deney aparatifi haline kendi irade zayıflıklarıyla kobay haline gelmeleri hazindir. Bizim mutluluğa, huzura ihtiyacımız var.
Erkin güçten kaynaklanan "ötekileştirici dil" bırakılması gerekiyor. Örnek bir irade ile doğru yolun nasıl olması gerektiği iletişim kesilmeden gerçekleştirilmeli. İp koptu kopacak gibi durmamalı. Sakınalım, aklımızı başımıza toplayalım. Oy için komşuyu, dostu; menfaat için şahsiyeti, onuru yok etmeyelim. Her daim doğruyu haykıralım, açık sözlü ve problem çözücü yaklaşımlar sunalım.
Görüldü ki bu deprem ile Türk toplumu karpuz gibi ikiye yarılmış. Ortak değerler aşınmış. Kişilerin özgün tarz ile kendilerine ve başkalarına has yaşantılara saygısı kalmamış. Kimse kimsenin mahremine dikkat etmiyor ve geri adım atmıyor. İşte bu deprem kadar yaralayıcı ve esefle söylemem gerekirse üzücü bir durumdur.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen güzel şeyleri de görebilmek gerekir. Afetin büyüklüğü devletin gücünü sınadı. Milletiyle beraber yek yürekti. Ama ülkemin o merhamet kalpli insanları tekrar gösterdi ki bizi yıkan biziz, onaran da yine biziz. Kederde, kıvançta, sevinçte yeter ki birilerin planlarına maşa olmayalım. Kavgamız da barışımız da bizim olsun.
Birbirimizi üzmeyelim, bizim birliğe beraberliğe ihtiyacımız var.