Kıvanç Tığlı BULUT

Kıvanç Tığlı BULUT

Çocukluk çağı travmaları bugünü nasıl etkiler?

Çocukluk çağı travmaları bugünü nasıl etkiler?

Değerli okuyucular, çocukluk çağındaki bağlanma travmalarından duygusal istismar ve duygusal ihmalden bu yazımda bahsetmek istiyorum.

Duygusal istismar, çocukların gereksinim duydukları sevgi, ilgi ve bakım ihtiyaçlarını karşılamayarak psikolojik zarara uğratılma durumudur. Çocuğa bağırma, değer vermeme, aşırı baskı ve otorite kurma, lakap takma; çocuğu reddetme, aşağılama, yalnız bırakma, korkutma, tehdit etme, küçük düşürme, bağımlı kılma ve aşırı koruma; çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamama, çocuktan yaşının üzerinde sorumluluklar bekleme, kardeş ayrımı yapma görülen duygusal istismar türleridir.

Burada aslında duygularını düzenleyemeyen ebeveyn vardır. Çünkü, bu ebeveyn de kendi çocukluğunda çok olumsuz duygular hissettiğinde, ona kimse rahatlatıcı bir rol üstlenmemiştir, muhtemelen “ağlama, yeter artık, ne var bunda bu kadar üzülecek veya ağlayacak” denilmiştir. Bu ebeveyn veya bakım veren kişi üzüntüsünü ve diğer olumsuz duygularını çok yoğun yaşar. Çocuğu yanlış davranışta bulunduğunda ona aşırı tepkiler verir “seni terk ederim bırakırım” tehdidinde bulunur, “ben senin yüzünden hasta olacağım” deyip onu gereksiz yere suçlar, çocuğa olumsuz duygu yükler. Çocuklar o yaşlarda benmerkezci oldukları için, “ben yaramazlık yaptım annem onun için hasta oldu” diye düşünür. Bazı ebeveynler de eşiyle olan sorunlarını çözemez, çocuğuna yaslanır ve onu adeta kendine bağımlı yapar. Eşiyle ilgili dertlerini çocuğuna anlatır, çocuk böylece babayla sağlıklı bir ilişki iletişim kuramaz.

Bakımveren kişi anne ise, anne kendisi, stresli bir yaşam olayı yaşadığında, eşiyle veya tanıdığıyla yoğun bir tartışmadan sonra, çok ciddi bir öfke hissediyorsa, rahatlamak için çocuğuna sarılır. Annenin negatif enerjisi, çocuğuna geçer ve anne rahatlar, sakinleşir, çocuk kendini durduk yere kötü hisseder. Bu yüzden, anne kendini kötü hissettiğinde, duygularını düzenlemeli ve kendini sakinleştirebilmeli. Ondan sonra çocuğuna şefkat gösterme isteği varsa, çocuğuna sarılmalıdır ve sevgisini belli etmelidir.

Bazı ebeveynler de çocuğunun kapasitesi üzerinde ondan akademi başarı bekler. Bu ebeveynler mükemmelliyetçi kişilerdir. Çocuklarından başarı anlamında hep daha fazlasını beklerler. Bir ergen danışanım vardı, annesi çok başarılı ve mükemmelliyetçi bir iş kadını olduğu için, çocuğundan da sınıf birincisi olmasını istiyordu. Gençle yaptığım seanslarda şunu fark ettim, danışanım sınıfında bir başka kişiyle yarış halindeydi. Sınav sonuçları açıklandığında, ondan daha düşük aldığında, notu yüksek bile olsa kendini çok yetersiz hissediyordu. Hatta, sınavlar için çok ders çalışıp da başarısız olursa, düşük not alırsa, kendini yetersiz ve kötü hissedeceğinden, bazen hiç ders çalışmıyor, tekrar yapmıyordu.

Duygusal ihmale baktığımızda da, çocuğu duygusal yönden adeta aç bırakmaya benzer diyebiliriz. Ebeveyn çocuğuna sevgisini sarılarak yani beden diliyle belli edemez. Çocuğu onun istediği gibi davranmadığında, kendi için bir şey yaptığında küsebilir, ondan bütün yatırımını çekebilir. Çocuk da annem beni yeterki sevsin diye, girişimde bulunmaktan kendi fikirlerini söylemekten çekinir. Adeta annesine uyumlanır, çünkü annenin sevgisini kaybetmesi demek onun için ölüm gibidir. Çocuk kendini, terk edilmiş ve çok yalnız hisseder, depresif olur. Ebeveyn depresyondaysa, fiziksel hastalığı varsa veya iş hayatına kariyerine hayatında çok fazla önem veriyorsa da çocuğunu duygusal yönden yeterince doyuramayabilir.

Duygusal yönden ihmal edilmiş çocuk, yetişkin olduğunda üniversite için başka bir şehire taşınmak zorunda kaldığında ya da evden herhangi bir sebeple ayrılmak zorunda kaldığında, yoğun bir terk depresyonu yaşar, okuduğu okula ve arkadaşlarına uyum sağlayamaz. Sanki, annesi olmadan yalnız başına bir kendilik aktivasyonu gerçekleştirdiği için kendini, bilinç altında anneye karşı suçlu hisseder. Ya da ihmal edilmiş çocuk, geleceğin “Borderline yetişkini” olur. Bu kişilik örüntüsüne sahip kişi de sevdiği kişiler, onu terk etmesin diye hep karşı tarafın istediği gibi davranırlar, kendinden vaz geçerler. Hayatında illahi bir erkek veya kadın partner olsun isterler. Partneri olmadığında kendini boşlukta ve çok yalnız hisseder. Bu boşluk duygusundan kurtulmak için de, aşırı sigara alkol kullanabilir, aşırı yemek yiyebilir, rastgele cinsellik yaşayabilir, saatlerce dünyadan koparak film izleyebilir, çok hızlı araba kullanabilir, saatlerce sosyal medyada gezinebilir.

Kişiler bazen çocukluk çağındaki travmalarını hatırlayamazlar. Bu olumsuz anılar örtük olarak belleğimizde kalır. Duygularınızı düzenleyemiyorsanız olumsuz durumla karşılaştığınızda hemen çöküyorsanız, öfkenizi sağlıklı bir şekilde boşaltamıyorsanız, hayır diyemiyorsanız, ağlayamıyorsanız ve yalnız kalamıyorsanız örtük travmalarınız olabilir. Bu kişiler, diğer kişilere karşı aşırı duyarlı ve empatik davranabilir ve çoğu zaman bundan da şikâyet ederler. Ancak bunu niçin yaptıklarını bilemezler. Böyle aşırı fedakâr duyarlı davranan kişinin acısı o kadar çok derinlerdedir ki, bunu yaşamamak için acısını örter, bastırma savunma mekanizmasını kullanır.

Bir kişinin çocukluk çağı travmaları varsa yetişkin olduğunda bize travma yaşatan ebeveynimizin özelliklerine benzeyen eşler seçeriz. Bize değer verecek kişilere çekim duymayız. Çünkü kişi geçmişte çocukluğunda kalan acı verici travmaları, güvendiği partnerine transfrerans yapar. Bu yarım kalan acıları anıları çözmeye halletmeye çabalar. Bütün bunlar bilinçdışı olarak gerçekleşir.

Çocukluk çağı travmaları EMDR veya Hipnoterapi teknikleri ile terapistle kurulan güvenli ilişkide kolaylıkla çözümlenebilmektedir.

Şimdiki anınızı şükrederek yaşayabilmeniz duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Kıvanç Tığlı BULUT Arşivi