Biden seçimi almadı, Trump tasfiye edildi. Dijital diktatörlük çağı: Twitter başkan devirdi
Dünya, ibretle ABD’yi izliyor. Birçok ülke kıs kıs gülüyor, bazı güçler içten içe seviniyor. Çünkü herkes, bir süper gücün içten içe çöküşünü izliyor. Son seçim, ABD için tükenişin miladı olacak.
Küresel ölçekte kredisini çoktan tüketen, imajını çökerten, birçok konuda alay konusu haline gelen, kaba güç dışında hiçbir varlığı kalmayan, yeni yükselen güçler karşısında sürekli mevzi kaybedip kendi içine doğru çekilen bir ülkenin bir adım sonrasını öngörmeye çalışıyoruz.
Bir zamanlar tek başına dünya düzeni kurmaya girişen gücün, içine düştüğü çaresizliği, gülünç durumu, toplumsal bölünmelerini, gerilimlerini, iç çatışmalarını, bir seçimi bile düzgün yapamamasını, seçim yolsuzluklarını izliyoruz.
Kim başkan olursa olsun bu çöküşü durduramaz.
Trump’la Biden arasındaki seçim yarışını kim kazanırsa kazansın ABD’yi düştüğü bu durumdan çıkaramayacak. ABD bir daha eski haline gelemeyecek. Gücünü artıramayacak. Eski günlerine dönemeyecek. Kim başkan olursa olsun çöküş devam edecek.
Artık ABD’nin dünya ile hesaplaşması değil, kendi içinde hesaplaşması öne çıkacak. Şu an, 3 Kasım seçimiyle birlikte bu iç hesaplaşma ölümcül bir dövüşe döndü. Bu kavga; seçim sonuçlarından çok daha fazla gerçeği öne çıkardı. Biz ve dünya, sonuçlardan çok buna yoğunlaşacağız.
“Trump’ı nasıl tasfiye ederiz” seçimi yapıldı.
Avrupa uzun süredir demokrasi ve insan haklarını ağzına alamıyor. Bundan sonra ABD de alamayacak. Çünkü en iddialı söylemi ile bu sefer kendisini vurdu. Demokrasi ve özgürlüğün bir hiç olduğunu gösterdi. ABD’nin iki yüzlüğü işte burada bitti. Artık kimseye tek cümle edemezler!
Seçimlerde yolsuzluk diz boyu. “Kim başkan olacak” seçimi yapılmadı. “Trump’ı nasıl tasfiye ederiz” projesi uygulandı. ABD yerleşik sistemi, küresel üst yapı, neoliberal iktidar aygıtları, onların kontrolündeki medya, özellikle sahip oldukları sosyal medya seçime müdahale etti.
Türkiye’yi hedef alan bütün tehditlerin kaynağı ABD’dir!
Öncelikle; kim seçilirse seçilsin bizim için bir şey fark etmeyecek. Türkiye ile ABD’nin çıkarları, hesapları, hedefleri örtüşmüyor, ve hiçbir zaman örtüşmeyecek.
Türkiye ile ABD’nin Ortadoğu’da ortak hareket etme alanları daha da daralacak. ABD’den güç iktidar alma yolunda hareket edenler Türkiye içinde her geçen gün daha da zemin kaybedecek.
Türkiye için bugün ne kadar tehdit varsa hepsinin kaynağı ABD’dir. PKK üzerinden gelen tehdidin kaynağı odur. YPG üzerinden gelen tehdidin kaynağı odur. İran sınırından Akdeniz’e uzanan terör koridorunun patronu odur.
Doğu Akdeniz’de bizi köşeye sıkıştırmaya çalışan ABD’dir. Ege’de askeri yığınak yapan ABD’dir. Bulgaristan ve Romanya üzerinden askeri hazırlıklar yapan ABD’dir. 15 Temmuz’da Türkiye’yi vuran bizzat ABD’dir, ABD istihbaratı ve ordusudur.
ABD Türkiye için açık düşmandır.
Ve onlarla asla dost olmayacağız!
Hangi alanda bakarsanız bakın, ABD Türkiye için açık düşmandır. Bu ideolojik bir bakış değil, Türkiye’nin varoluş yolunda attığı adımların, ABD’nin buna açıktan karşı duruşunun sonucudur.
Bu Obama döneminde de böyleydi. Trump döneminde de böyle oldu. Biden döneminde de böyle olacaktır. Her ne kadar kurumsal mekanizmalar öyle dese de, Türkiye ile ABD hiç bir zaman müttefik olamayacaktır.
Bundan sonra da bütün tehditler ABD’den, Avrupa’dan gelecektir. Biz bunu biliyoruz. Dünyada yepyeni bir güç haritası oluştu. Ve bu harita ABD’yi eritiyor.
Biden’ın küstahça sözleri: Acı bir şekilde öğrenecek.
Biden; “Muhalefeti destekleyip Erdoğan’ı devirmeliyiz” şeklindeki küstah açıklamasıyla daha seçilmeden Türkiye’ye savaş açtı. Adam, Türkiye’de bir tür darbe ile Cumhurbaşkanı devireceğini söylüyor.
Bu da 15 Temmuz hayallerinin hala devam ettiğini gösteriyor. Öyleyse Biden’e karşı açık düşmanlık boynumuzun borcudur. Ancak o dönemin gerilerde kaldığını acı bir şekilde öğrenecek.
Artık ABD’ye ihtiyacımız yok. Bize savaş açmışlara asla ihtiyacımız olmayacak. Kim gelirse gelsin, kim tehdit ederse etsin, bundan sonra onlar yalvaracak. Ancak ABD seçimleri üzerinden tespitler yapmamız lazım. Çünkü bu bize çok şey söyleyecek. Bölgenin ve dünyanın geleceğini anlatacak.
Trump’ı Twitter devirdi! Dijital darbe çağına girdik.
Biden’ın seçildiği kesinleştiğinde; “ABD Başkanı’nı Twitter devirdi” diyeceğiz. Sosyal medya şirketleri, geleneksel medyayı da yanına alarak ABD iç politikasını dizayn ediyor. Trump’ın mesajlarına ambargo koydu. Kitle iletişimine ambargo uyguladı. Bu sansür, dünyanın geleceği için kötü şeylerin habercisidir.
Bu şirketler, sosyal medya oluşumları ilk kez bu kadar açık cephe aldı. İlk kez “silahlı güç gibi” hareket etti. Bir tür dijital darbe yaptı. Artık darbelerin, müdahalelerin ordulardan çok bu yapıların kitle manipülasyonuyla, sansürüyle, ifade özgürlüklerini engellemesiyle yapılacağını görmeliyiz.
2023’te bu müdahaleyi Türkiye’ye yapacaklar.
Bu şirketler yarın bu güçlerini başka ülkelerde de deneyecek. Dijital darbeler dönemini başlatacak. Kendi dünya düzenini kurmaya çalışacak. Buna uymayan ülkeleri, milletleri, devletleri, dinleri, siyasi görüşleri, cemaatleri tasfiye etme yoluna gidecek.
Bu şirketlerin yarın Türkiye’de neleri deneyeceklerini öngörebiliyor muyuz? 2023 seçimlerinde ne tür operasyonlar yapacaklarını görebiliyor muyuz? Bunu yapacaklar. Türkiye’de müdahaleye girişecekler. Bu tehlikeyi önlemek için hazırlık yapılmalı.
Ve biz bundan çok ders çıkaracağız!
Seçimi Biden almadı, sosyal medya aldı. Sosyal medya kontrolden çıktı. Hiç bir değer yargısı tanımıyor. Devlet aklı, ne kadar kötü olursa olsun, kendine göre sınırları olan bir iktidar biçimidir.
Ama şirketlerin, çokuluslu yapıların beslediği, devletler ve milletler üstünde bir yere konumlanan bu ağları denetlemek, sınırlamak, kötülük saçmalarına engel insanlık için çok acil hale gelmiştir.
ABD yerleşik sistemi ve küresel irade Trump’ı tasfiye ediyor. Bu seçim değil, tasfiye. Ve biz bundan çok ders çıkaracağız!
Çöküşü kimse durduramaz!
Çünkü Trump’ın ikinci dönemi, sistemin temel kurumlarını büyük oranda sarsacak bir “Perestroyka” mantığında devam edecekti. Bunu gördüler ve durdurdular.
ABD çöküyor, çökecek. Bunu kimse durduramaz. Kim seçilirse seçilsin, Hangi müdahale yapılırsa yapılsın çöküş belki yavaşlatılır ama asla durdurulamaz.