Biden’den kimler sinyal bekliyor? Bu silik, aciz adam size yardım edemez.
Trump’ın gidişi, ABD iç siyasetindeki bölünme, toplumsal kamplaşma, devlet içinde iktidar parçalanması, “iç terör” ve “dış tehdit” kavramlarının ABD iç siyaset diline yerleşmesi bize ne anlatıyor?
Biden’ın sönük ve mecalsiz bir şekilde yönetimi devralması, “dünya ile yeniden dostluk, ittifak” mesajlarının ilgisizlikle karşılanması, içe kapanmak zorunda kalacağının işaretlerinin daha da belirginleşmesi, küresel ölçekte güç kaymalarının iç çatışmayı daha da provoke edecek olması bize ne anlatıyor?
Devlet aklının millileşmesi. Erdoğan’ın tarih yürüyüşü. Ve geleceği ıskalayanlar.
Türkiye-ABD ilişkilerini eski cümlelerle, ezberlerle okuyanlara elbette söyleyeceğimiz bir şey yok. Onlar yıllardır aynı ezberleri tekrarlıyor. ABD’de, dünyada, Türkiye’de neler değişti, neler değişiyor zerre fikirleri ya da ilgileri yok. Onlar iman ettikleri Amerikan gücüne tapınmaya devam etsinler, tarihi ve geleceği ıskalasınlar.
Biz; “yeni cümleler” kuranlarla, ABD’deki dramatik güç kaybını doğru algılayanlarla, küresel güç alanının nasıl şekil alacağını dünyanın yeni halini okuyarak tartışabilenlerle konuşmayı deneyeceğiz.
Türkiye’de devlet aklının millileşmesinin bu ilişkileri nasıl yöneteceğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Selçuklu’dan, Osmanlı’dan, Türkiye’ye ve sonrasına akan düşünsel ve söylemsel öncülüğünün bu ilişkileri nasıl yürüteceğini göreceğiz.
Doğu-Batı arasındaki derin ayrışma ve cepheleşmenin Türkiye’ye başka hangi hareket alanları oluşturacağını sorgulayacağız, tartışacağız, anlamaya ve bu büyük yürüyüşün altını doldurmaya çalışacağız.
”Müdahale” çağrıları ve “ABD’nin silahıyla Türkiye’yi vurmak…” Utanç verici bir sayfa açtınız.
Anadolu’ya sıkıştırılmış, etrafı çevrelenmiş, dar ittifak alanlarına hapsedilmiş, güvenlikten siyasi iktidarına her alanda kontrol altında tutulan Türkiye’nin, bütün bunları kırıp yeniden yükseliş dönemi başlatmışken bir daha geri döneceğini, aynı dar alana mahkum olacağını sananlar büyük hata yapıyor.
Dışarıdan ve içeriden bu hesabı yapanlar, Türkiye’nin büyük dönüşünü, ABD’nin geçirdiği travmayı, küresel ölçekte güç kaymalarının şiddetini ve bunun nasıl bir dünya şekillendirdiğini zerre anlamamış.
Özellikle içeridekilerin, “ABD silahıyla Türkiye’yi vurma”ya dönük pozisyon alışları, bunu açıkça ve pervasızca yapmaları, “Türkiye’ye müdahale et” çağrıları, yüzlerce yıllık tarihimizin en utanç verici sayfalarından biri olarak yazılacaktır. Hangi siyasi kimlikten olursa olsun, hiçbir siyasi parti öyle bir utançla yol alamaz, alamayacaktır.
“Gayri milli” iç cephe: Sistematik, provokatif, ilkel, yıkıcı, kötülükle örülmüş bir siyasi dil.
CHP öncülüğünde, İyi Parti desteğinde, HDP (PKK) ortaklığında ve muhafazakar takviye ile oluşturulan “gayri milli” yapının, Biden döneminde Türkiye’de darbe, dış müdahale beklediği artık açık. Sosyal medyayı elinde bulunduran çokuluslu şirketlerle bu oluşum arasındaki ortaklık aşikar.
Bütün bu siyasi partilerin Türkiye’yi yüceltecek hiçbir girişime destek vermemeleri, ülkeyi güvene alacak hiçbir çabaya katkıda bulunmamaları, milletimizin sıkıntılarını sadece provoke etmeleri ve en önemlisi de ortak bir siyasi dil kullanmaları ibretlik.
Türkiye’nin iyiliğine ve dünyanın dönüşümüne dair tek cümleleri yok. Sistematik, ilkel, provokatif, yıkıcı ve kötülükle şekillenmiş bir siyasi dil dışında kurdukları tek cümle yok.
CHP’nin vatanseverleri, İyi Parti’nin milliyetçileri, Saadet’in duyarlı insanları, Türkiye Ekseni’ne dönmeli.
Bu haliyle CHP ile İyi Parti, HDP ile muhafazakar muhalefet arasında siyasi kimlik ya da Türkiye’ye vadettikleri anlamında hiç bir fark kalmadı. Tamamen çokuluslu şirketlerin ve ABD yerleşik sisteminin önceliklerine göre hareket ediyorlar. Bu da onları siyasi parti olmaktan çıkarıp bir “içeriden müdahale cephesi” olduklarını ortaya seriyor.
Eminim aynı yapılar, aynı kişiler, aynı siyasi anlayış, Osmanlı döneminde olsaydı da bir iç işgal cephesi olarak konum alırlardı. Çünkü bu bir siyasi genetik.
CHP’deki vatanseverlerin, İyi Parti’deki milliyetçilerin, Saadet Partisi’nin duyarlı insanlarının büyük Türkiye mücadelesinde Türkiye’nin safında yer almaları gerekiyor. Özellikle Saadet Partisi, on yıllardır, Türkiye’nin bugünkü mücadelesini dillendirdi. Ama tam o ana geldik, kendisini vesayetçi alanayamadı. Bu anlaşılır bir şey değil.
O şirketlerin ilk hedefi Türkiye. Nasıl bir format deneyecekler?
Biden dönemi sönük başladı. Asıl bundan sonra ABD’yi devlet değil, şirketler yönetecek. Bunların ilk hedefi de Türkiye. Çok geçmeden içeride kurdukları yapıyı harekete geçirmeye çalışacaklar. 15 Temmuz’da yapamadıklarını başka bir formatta deneyecekler. Hem dışarıdan hem içeriden Türkiye’yi vuracaklar. Bunu deneyecekler.
Türkiye’yi Doğu Akdeniz’de, Suriye’nin kuzeyinde, Libya’da, Afrika’da zorlayacaklar. Suriye’nin kuzeyinde PKK/YPG’yi tekrar hareketlendirecekler. Türkiye’nin bölgesel ve küresel gücünü sınırlandırmaya, daraltmaya dönük ne varsa hepsini masaya koyacaklar.
Peki başarabilecekler mi?
Fırtına: Türkiye için “dışarıya”, ABD için “içeriye” esiyor.
Dışarıdan ve içeriden bu hesabı yapanlar;
1. Türkiye’nin direncini, gücünü ve aklını, hesap ve hedeflerini tam kavrayamamış. Güç fırtınasının artık Türkiye’den “dışarıya dönük” estiğini, yüz yıl sonra gelen bu yükselişin çok uzun süre durdurulamayacağını anlayamamış.
2. ABD’nin içinde bulunduğu bölünmeyi, iktidar parçalanmasını, güç fırtınalarının “dışarıdan ABD’ye, içeriye” doğru estiğini, Biden döneminin son derece silik, istikrarsız bir dönem olacağını okuyamamış.
3. ABD, Çin, AB, Rusya, Almanya gibi ülkeler arasındaki küresel iktidar hesaplaşmasının Türkiye’yi çok daha büyüteceğini, inanılmaz hareket alanları sağlayacağını, içeriden cephenin bu alanda bir “tehdit gibi”, “yabancı güç gibi” algılanacağını görememiş.
İç tehdit, iç çatışma, terör AB’nin kendi içine taşındı. Müdahale dönemi kapandı.
4.“Türkiye’yi durdurma”, “Türkiye’ye müdahale” dönemi çoktan kapandı. Artık oyun bambaşka hesaplar üzerine kuruluyor. Bu hesapları en iyi okuyan, buna göre hazırlık yapan ülkelerden biriyiz. Bu yönde her saldırı, gücümüzü daha da artıracak, ona meşruiyet alanı açacaktır.
5. Daha dün Akdeniz’de, Ortadoğu’da Türkiye karşıtı cepheler kurmuşlardı. Bir kaç yılda hepsi dağıldı. Yine kuracaklar, yine dağılacak. Bu hesabın tutmayacağını sadece ABD ve Türkiye’ye bakarak değil, küresel ölçekte yeni güç yapılanmasına bakarak değerlendiriyoruz.
6. ABD için “rejim değişikliği” dönemi kapandı. Çokuluslu şirketler şimdi orada rejim değiştiriyor. O kendini korumaya almanın telaşında. ABD için terör, iç tehdit, iç çatışma, toplumsal bölünme ihraç etme dönemi kapandı. Şimdi bütün bunlarla kendi içinde yüzleşiyor.
Bu gayri milli cepheden kaçın!
7. Biden’dan sinyal bekleyenleri, ABD gücüyle içeride iktidar arayışına girenleri büyük bir hesap hatası, derin bir hayal kırıklığı bekliyor. Bu silik adam önce ABD’yi toparlasın, görelim.
8. Türkiye, bütün tehditlerle yüzleşecek akıl ve donanıma sahip. Anladık ki, içerideki muhalefet, iç cephe oluşumu bu mücadelede Türkiye’nin yanında değil. Görünüşe göre hiç de olmayacak.
9. Öyleyse, bu cephe içinde olanların kendilerini bu “gayri milli” oluşumdan uzak tutmaları gerekir. Bugün görünen ABD’den kimseye ekmek çıkmayacak.