Çirkin Amerikalı
Bakmayın siz Gülenistlerin “Özal” markasını kullandıklarına. O aslında Özal’dan şikâyetçi idi. Sonra gidip Özal adına üniversite kurdular. Gülenböyle biri.. Fuller de zaten Özal’ı değil, Gülen’i tercih etti.. Özal, Gülen için “Türkiye yetmiyor, dünyayı istiyor” diyor. 1986’da Gülen’i kurtaran Özal’dı. Ama Gülen’in, Sızıntı dergisinin 1991 Ağustos sayısında yer alan yazısının Özal’a atfen vefatından 2 yıl önce yayınlanan yazısında “yakında öleceğini” ima ederek, “Şimdi istersen uyu; çünkü bundan sonra kopacak kıyamet senin kıyametin olacaktır! Evet, yakın bir gelecekte sen, sırtında bir kambur gibi târihî mesuliyetlerin, derdest edilip tarihleşeceğin gayyaya götürülürken, senin ihmaline, senin iğfaline, senin hıyanetine uğramış, bütün ihmalzedelerin, bütün iğfalzedelerin, bütün hıyanetzedelerin kahredici bakışları, çıldırtan çığlıkları ve arş-ı adaleti ihtizaza getiren tazallümleriyle, ölüp ölüp dirilecek ve ‘keşke, ben de toprak olsaydım’ deyip inleyeceksin!..” beddualarıyla bitiyor. İşte Gülen bu.. Öfkesinin sebebi ise Mesut Yılmaz, Emniyet’teki muhafazakâr ve dindar bilinen bazı kadroları tasfiye ederken Özal bunlara sahip çıkmadı.
27 Nisan 2016’da Nuh Albayrak’ın Star’da aktardığı bir olay var. Fethullah Gülen’in ağırlığını hissettirmeye başladığı o günlerdeki bir özel sohbetlerinde “Gülen’in popülaritesi hızla artıyor, ne düşünüyorsunuz” sorusuna verdiği cevap özetle şöyle: Uzun yıllardır tanırım, ilk olarak Planlama’dayken görüşmüştük. Sonrasında da çok istedi ama birkaç zaruri görüşme dışında randevu vermedim. Houston’da ‘geçmiş olsun’ ziyaretime gelmişti, görüştük. Bende bıraktığı intiba kendisinden soğumama hatta çekinmeme sebep oldu. Çünkü büyük bir ihtirasa sahip olduğu anlaşılıyor. Ona Türkiye yetmiyor, dünyayı istiyor. Sonraki dönemlerde bana gelen bilgiler de bu fikrimi destekliyor. Yalanı da rahat söylediğini fark ettim. Bunu güvendiğim müntesiplerinden birine örnek vererek anlattığımda, “Onun yalanı bile güzeldir” demesi beni daha da ürküttü. Zira bu zat etrafındakilere hulul ediyor ve neredeyse onları esir alıyor. Son görüşmemizde yüzüme iltifatlar yağdırırken gıyabımda olmadık şeyler söylediği ve yazdığı kulağıma geliyor. Benim bildiğim İslam alimleri böyle davranmıyor. Motivasyon için dini kullanıyor. “Dünyayı, düzeltmek için kontrol etme” anlayışı da Hitler’i hatırlatıyor. Hitler ilkokul mezunuydu ama dünyanın en önemli hatiplerindendi. Yüksek ikna kabiliyeti ile Almanları peşinden sürükledi. Hocaefendi’yi de tahsili olmamasına rağmen fevkalade hitabeti ve ikna kabiliyeti açısından Hitler’e benzetiyorum. Hitler ‘milliyetçi’ bir yol tutturmuş bu ise motivasyon için dini kullanıyor. İnşallah ben yanlış düşünüyor olurum.
Fuller zor durumda. Asıl patron o. Bu proje, “Ilımlı İslam” projesi onun.. “Amerikano İslam”, “Amerikano Mehdi” Projesi onun. Gülen bir piyon, aktör. Gülen “Prtotestan İslam”ın misyoneri. Türkiye’nin paryalaştığını söylüyor. Gülen’in ABD’de ikametini kendisinin sağladığını ve Cemaatin “İyi İslam”ın yüzü olduğu iddiasında. Fuller’e göre Gülen devlete zarar vermez. Hizmet terörist bir hareket değil. Gelecekte İslam’ı temsil edecek yapı Hizmettir.. Fuller böyle diyor. Timeturk haberinde “Eski CIA direktörü Fuller, Fethullah Gülen’i evladı gibi savundu” diye duyurdu. CIA şefiGraham Fuller, Türkiye’deki darbeyi ABD’nin Huffington Post gazetesinde değerlendirirken söyledi bu sözleri..
Cemaat konusunda ABD yönetimi geri adım attı. Fuller panikledi. Çünkü bu mesele bir Türkiye meselesi, İslam dünyası meselesi değil, başta ABD, AB, Vatikan ve İsrail olmak üzere 140 ülkeyi ilgilendiren devasa bir sorun bu.
ABD’nin gelinen noktada Gülen’i filan düşündüğünü sanmıyorum. Kendi paçalarını kurtarmaya çalışıyorlar. Fuller de öyle.. Kaybettiler. Şimdi asıl sorun bundan sonra ne yapacaklarını bilmemelerinden kaynaklanıyor.. Darbe girişiminin başarısız olacağına ihtimal vermiyorlardı. Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Zaten darbe olsaydı, AK Partili çevrelerin ağırlıkta olduğu, demokratik görünümlü bir iktidar oluşturacaktı. Gülenistler rejimin ruhu haline getirilecekti. Cemaat bir sembol haline getirilip, CIA geri planda süreci yönetecekti..
Olmadı işte.. Bugün Gülen, Türkiye’de olacaktı. Erdoğan sanık yapılacak, dünya İran devriminin rövanşını alacaktı.. “Amerikano İslam”, “Amerikano Mehdi” duruma vaziyet edecekti.. Dünyadan siyasi, iktisadi ve medya desteği gelecekti.. Gülen’in mehdiyeti ilan edilecekti. Amerikano bir hilafet için düğmeye basılacaktı..
18. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi İlhan Karagöz, Balyoz Davası bilirkişileri hakkında açılan davayı reddettiği kararında Fetullah Gülen›i Mehdi ilan ediyordu. Orduyu göreve çağıran Karagöz, “15 Temmuz darbe soruşturması” kapsamında “Anayasal düzeni silah zoru ile değiştirmeye teşebbüs” ve “Silahlı terör örgütü üyesi olmak” suçundan tutuklandı.
Akıllı adam(!) Karagöz savunmasında, “15 Temmuz 2016 akşamı yapılan darbe girişiminden haberdar olmadığını” söylüyor. “Darbe girişiminden haberdar olmadım. Çünkü o tarihte ben Bursa’da psikiyatri kliniğinde yatıyordum” diyor. Minareyi çalan kılıfını hazırlamış.. Darbe başarıya ulaşmayınca adam psikolojik sorunu olan bir “hasta” olacaktı..
Kripto Paralelcilerden dönmüş gibi yapanlara hemen inanmayın. Astlarını, üstlerini söylüyorlar mı? Örgüt hakkında bilgi veriyorlar mı, savcılığa ifade vermeyi kabul ediyorlar mı? Sadece “yanılmışım” demek, “özür dilemek”, şarta bağlı retlere inanmayın.. “Dilinin ucu ile inkâr ve red” münafıkların yeni bir taktiği olabilir.. Gülen buna izin verdi ve işaret etti zaten..
Gelişmeler doğru yönde, ileri doğru. Ama henüz yolun başındayız. Önemli bir mesafe katedildi, katedilen mesafe hayati öneme sahip. Paralel yapı ağır bir yara alsa da henüz pes etmiş değil. Amerika’daki, Avrupa’daki, İsrail’deki, Vatikan’daki dostlarına güveniyorlar ve onlardan yardım bekliyorlar. Dikkat, onlar da cömert yardım ve ilgilerini göstermeye devam ediyorlar.. Mesela dün PDY, PKK’ya yardım ediyordu, bugün PKK, PDY (Paralel Devlet Yapılanması) için devrede.. Selam ve dua ile..