Dünyanın Sonu Gelecek mi?
Her hangi bir şeyde, doğmak ve yükselmek varsa, inişi ve zevalide vardır demektir. Bu bir kanundur!
Dünyanın hatta kâinatın da bir başlangıcı olduğuna göre bitişi ve sonu da var demektir! Kâinat uzun seneler önce yaratılmasına rağmen, ölümü ve sonu uzun değil! Yani dünyanın fazla bir süresi kalmamıştır!
Bu durumu sadece Kur’an-ı Kerim’de değil, Kur’an’a inanmayan ilim ihsanları da aynı görüştedirler! Yani dünyanın bir ömrü vardır ve zamanı gelince ölecek!
Bediüzzaman Hazretleri, insanı “kâinatın meyvesi” olarak tanımlıyor!
Biraz açarsak, Cenab-ı Hak kâinatı belli bir süre önce yaratmış ve uzun diyebileceğimiz bir ömür sürmüş ve ölmek üzere kâinatın meyvesi olarak insanoğlunu yaratmıştır! Nitekim Peygamber Efendimiz “Ben ikindiden sonra gönderildim” hadisi şerifi ile bunu ihtar etmektedir. Yani kâinat ve aynı zamanda dünyamız ihtiyarlamış ve ölümü çok yaklaşmıştır!
Kıssadan hisse, Nasrettin Hoca’mıza sormuşlar “ kıyamet ne zaman kopacak?” diye… Hoca da “karım ölünce küçük kıyametim, ben ölünce büyük kıyametim kopar! Bana ne öbür kıyametten demiş”
Gerçekte de öyle değil mi?
Şu anda ölmüş olan insanların kıyametleri kopmamış mı?
Evet, Aziz Dostlar!
“Biz gidiyoruz! Aldanmakta fayda yok! Gözümüzü kapamakla bizi burda durdurmazlar! Sevkiyat var!” demiyor mu Bediüzzaman Hazretleri?
Bir gün gelecek güneşteki ışığın, kainattaki bütün maddelerin enerjileri, ilmi hesaplarında tespit ettiği gibi tükenecektir! Kâinattaki enerji birikimi maksimuma ulaşınca enerji akışı da bitecek ve hayat ister istemez durarak, dünya yaşanmaz hale gelmekle kıyametin kopması kaçınılmaz olacaktır!
İlmin bu yoldaki gelişmeleri, ENTROPİE ile kâinatın er geç sona ereceğini ihtar etmektedir!
ENTROPİ, varlıkların doğması, büyümesi ve ölmesine demektir!
Hemen hemen hepimizin aklına şu ayet gelmedi mi: “Her nefis ölümü tadacaktır”
Yine de biz biz olalım, Nasrettin Hocamız gibi mantıklı düşünüp bu kıyameti değil de, bize daha yakın olan kendi kıyametimizi merak edelim!
Ve sonuç olarak, şu kainatı “OL” demesiyle yaratan Yaratıcı, bunu öldürüp yerine sabit, ebedi ve bizim isteklerimize uygun bir yeri yaratacaktır!
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de C. Hakk’ın buyurduğu gibi: “Gökleri ve yeri yaratan, onların benzerini yaratamaz mı?”
Allah hepimize günleri düşünüp ona göre yaşamamızı nasip etsin!