Güneysu Gürgen ve Başköy'de Üç Perdelik Trajikomik Oyun (1)
1.PERDE
2008 Yılında Rize’ye tayinim çıktığında Gürgen deresinde Kale Hes inşaatı devam etmekteydi. Doğrusu o güne kadar Hes konusunda çok bilgi sahibi değildim.
Köye giderken dolmuşun içinde saatlerce bekliyorduk: Patlatma varmış, yol kapalıymış, çalışma var geçemezsiniz… Devlet yatırım yapıyor ya! Dolayısıyla kimse de sesini çıkartamıyordu.
Bir iki derken şahsen bu durumdan oldukça rahatsız olmuştum. “Bu millete bu işkence nedir? Kimdir bunlar ki gelip suyu alıyorlar, bir de vatandaşı mağdur ediyorlar.” deyince nasıl öğretmensin? dercesine yüzlerde bir ekşime, ardından da burada devletin yatırımına karşı çıkımaz, diye de mırıldanmalar oluyordu.
O sırada Handüzü Yaylası Kültür Ve Tabiat Varlıklarını Koruma Derneğini kurmuştuk. Amacımız Handüzü Yaylasını korumak, ağaç dikmek, yayla kültürünü tanıtmak, geziler düzenlemek gibi kültürel ve sosyal etkinlikler yapmaktı.
Heslerle ilgili karşı çıkılması yönündeki düşüncelerimi dernekten arkadaşlara açınca doğrusu pek taraftar bulamamıştım. Birkaç arkadaş destek verse de Güneysu’da hiçbir şey yapamayız diye beni de vazgeçirmek istediler.
O ara da basına, “Güneysu’da Sessiz Sedasız Hes İnşaatı” diye bir açıklama yaptım. Güneysu’da belki de böyle bir tepkinin ilk oluşundan dolayı basın bu habere yoğun ilgi gösterdi. Hatta önemli ajanslardan, televizyonlardan aradılar ancak meslek gereği ilk etapta görüşme yapmaktan çekindim doğrusu. Ancak belli ölçüde amacımıza ulaşmıştık. Daha sonra dernek adına bu tür açıklamaları yoğunlaştırdık, sosyal medyadan bildiriler yayınladık. Artık Hes konusu tartışılabiliyordu. Homurdanmalar başlamıştı. Kimse çamurun içinden, üstelik saatlerce arabanın içinde bekleyerek köyüne ulaşmak istemiyordu.
Daha sonra Alicik 1-2 Regülatörü ve Hes projesi ile Tepe 1-2 Regülatörü ve Hes projelerinin de aynı dere üzerinde planlandığını öğrendik.
Alicik Hes Baro Enerji, Tepe Hes de İpekyolu Enerji tarafından planlanmıştı.
Bu konuda araştırma yapmaya devam ettim, kimlerden yardım alabilirim diye… Rize’nin farklı vadilerinde Derelerin Kardeşliği Platformunun Heslere karşı mücadele verdiğini öğrendim. Platformun kurucu başkanı Av. Remzi Kazmaz’a ulaştım ve Gazeteci Ömer Şan’ın ofisinde görüşebileceğimizi söyledi. Bu yolda bize destek olan Adnan Beşir ve Orhan Kalender ile görüşmeye gittik. Remzi Kazmaz’la ilk defa karşılaşıyorduk. Son derece pozitif, güler yüzlü, enerji dolu bir adamdı. Hemen bir durum değerlendirmesi yaptık. Hes Projelerine ait Çed raporlarının İdareden istenmesini, dava için hazırlık yapılmasını kararlaştırdık.
Hemen dernek merkezi olarak da kullandığımız Şükrü İnce’ye ait Sempati Oyun Salonunun üzerinde bir toplantı yaptık. Vatandaşlar yoğun ilgi göstermişti. Bu toplantıya ayrıca çevre dostları, Derelerin Kardeşliği Platformu dönem başkanı Mehmet Gürkan ve Platform sözcüsü Ömer Şan’da katılmıştı. Av. Remzi Kazmaz bu süreçte yapabileceklerimizi anlattı, Vatandaş Mustafa filmini izleyip dağıldık.
Hemen köyde dedikodu başlamıştı. Remzi Kazmaz’ı kastederek, nereden buldunuz o solcu avukatı? Başka avukat mı yoktu vs… Aslında bu dedikoduyu yapanların amacı süreci baltalamaktı. Onlara, tamam bulun bir avukat dedim. Aslında biz Av. Remzi Kazmaz’la her şeyi planlamıştık ve bu işe Rizeli hiçbir avukat dışında kimsenin girmeyeceğini biliyorduk. Sonra ses gelmedi tabii ki... Öğrendiğime Göre Güneysu’dan A. S. İsimli bir avukatla konuşmuşlar, avukat 30 bin Tl’ den kapı açınca hiç seslerini çıkarmamışlar. Bu bahsettiğimiz kişiler aslında bu süreçte hep bize de karşı oldular. Bugün de öyle… Amaçları rol çalmak, işi baltalamak, şirkete ve siyasilere yalakalık etmek…
Derken bu arada Hes şirketleri de projeye başlamak için hazırlık yapıyorlardı.
Alicik Hes bilgilendirme toplantısı daha önce Güneysu’da yapılmıştı. Köylünün haberi yoktu her zamanki gibi… Başköy İlkokulundaki Tepe Hes Çed Raporu bilgilendirme toplantısına Remzi Kazmaz katıldı. Artık daha güçlüydük ve burada toplanan vatandaşlarla toplantıyı protesto ettik ve toplantıya katılım olmadı. Burada bir basın açıklaması yaptık. O toplantıyı protesto eylemini İsmail Kalender, Orhan Kalender, İsmail Pehlivan ve birçok arkadaş daha organize etmişti. Orada bize büyük bir destek veren veya öyle görünen M. B. daha sonra şirketle anlaşarak yol veya cami için taleplerde bulunmuştu.
Köye giderken Kazmaz; Güneysu, hem de köyü, hem de en başına gidiyoruz ama dur bakalım, bunun sonu da iyi olur inşallah, diye de bir espri yapmıştı.
Bu arada bizim hakkımızda konuşmalar devam ediyor tabii ki: Bunları asacaklar, kesecekler, hapse atacaklar, siz kimsiniz de Hese karşı geliyorsunuz. Özellikle bana karşı da tehditler; haritadan yer beğen, bir daha devlet işinde çalışamazsın, gibi…
Gittikçe sertleşen protestolar karşısında şirket de artık işi ciddiye alıyordu.
Birine bir kamyon çakıl, birine 5 metreküp beton, birine yol, birinin çocuğuna iş vaatleri başlamıştı.
Bu vaatler de elbette ki bazı vatandaşlar üzerinde etkili olmuştu.
Ancak bir süre sonra samimi olan insanlarda bir kendine güven gelmişti. Her yerde konuşuyorduk, bu şirketlerin köyü terk edeceğini söylüyorduk.
Süreç dava aşamasına gelmişti. Bu dava sürecinde defalarca Rize’ye gelip giden Remzi Kazmaz’la ilgili bir anımızı da anlatalım: Bana Sabah erkenden 06.00’da Rize’de, Huzur Pide de buluşacağımızı söyledi. İstanbul’dan gelecekti. Neyse 6'da Orhan abiyle beraber Huzur Pide de kendisini beklerken, şimdi adam sabahın köründe kalkacak istanbul’dan Rize’ye gelecek bir dava için. Hemde bütün masrafları kendi cebinden karşılayarak, diyerek gülüşüyorduk. Derken baktık Remzi Kamaz kapıda belirdi, elinde bir valiz, parkası sırtında ve her zamanki gibi güler yüzüyle, Merhaba Rize’m, ben geldim, diyerek O anda çorbasını içen 5-10 müşteriye de hemen Heslerle ilgili kısa bir seminer verdi.
O gün Rize İdare Mahkemesinde Alicik Hes ve Tepe Hes’e davalarımızı açtık. Adliye içinde de her zamanki gibi pozitif, oradaki genç avukatlarla iletişimi, diyaloğu tam bir dava adamı… Yaptığı işe inanan, ondan mutlu olan bir karakter…
Davayı açtıktan sonra dışarıda basın açıklamamızı yaptık. Remzi kazmaz tv ve gazete muhabirlerine Güneysu Gürgen Köyündeki Hesleri, ve bu süreçte verdiğimiz hukuki mücadeleyi anlattı. Artık yerel ve ulusal basında geniş yer buluyorduk. Bu arada benim de basın açıklamalarım oluyordu ve basının ilgisi Güneysu Gürgen Köyündeki bu Heslere karşı oldukça yoğundu.
Derken aradan çok geçmeden mahkeme her iki hes için de, geri dönüşü imkansız zararlar oluşabileceği gerekçesiyle yürütmeyi durdurma ve bilir kişi incelemesi yapılması yönünde karar verdi.
Bu kararın ardından dengeler değişti, köy yolunu tahrip eden Kale Hes çalışmalarına çeki düzen verdi. (Kale Hes Gürgen Köyüne giden yol üzerinde, Güneli ve Yeni Köy sınırları içinde)
Köyde insanlar arasında “vatandaşlık” kavramı gelişti. Hakkını arama, suyunu, dereni, yaşam alanını koruma gibi düşünceler konuşulmaya başlandı.
Modern anlamda bir çevrecilik bilincinin ilk filizleri atılmıştı. Güneysu Gürgen köyünde “çevre” konusu tartışılabiliyordu. Ne yazık ki yine bu işe tam olarak inananların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyordu ancak konuşulması da önemli bir aşamaydı. Neticede başlattığımız imza kampanyasına Güneysu’dan 700’den fazla imza verilmişti.
Şirket yetkilileri de boş durmuyordu bu arada. Kendilerince kulis yapıyorlar, insanları etkilemek için vaatlerini sıralıyorlar, özellikle de muhtarları elden kaçırmamaya çalışıyorlardı. Bu davaları kazandıktan sonra bir muhtarın şaka yollu bir itirafı olmuştu: ”Bana ve köye 4 milyon TL. zararınız oldu. Benim makineler çalışacaktı, vatandaş da kum, çakıl falan alacaktı.” Ben de muhtar, ama tersinden bakarsak köyün parayla ölçülemeyecek kadar kazancı odu, demiştim.
Bu arada keşif için hazırlıklarımızı tamamlamıştık ve keşif günleri gelip çatmıştı.
Keşifler için Remzi Kazmaz yine İstanbul’dan gelmişti. Güneşli bir gündü. İlk olarak Alicik Hes’in keşfine çıktık. Bilirkişi heyeti, mahkeme heyeti, Av. Remzi Kazmaz, Derelerin Kardeşliği Platformu üyeleri, Rize TEMA başkanı Nevzat Özer ve vatandaşlar katıldı. İlk önce Taşın Altı mevkiindeki Alicik Hes Regülatör-1 in giriş noktasına gittik sonra da Kangel Deresinde Regülatör 2 nin girişine… Bilirkişi incelemesini yaparken heyet vatandaşlardan bilgi alıyor, soruyor, Av. Remzi Kazmaz sürecin her aşamasına müdahale ederek yanlış bilgilendirmelerin önüne geçiyordu. Sonra cebri borunun yapılacağı Zimila mevkiindeki incelemeler yapıldı. Burada bilirkişi heyetinin aralarındaki konuşmalara tanık oluyorduk. Hepsi alanının uzmanıydı. Daha sonra raporda yer alacak incelemeleriyle ilgili cebri borunun yapılacağı alan büyük bir heyelan riski taşıdığı, oluşacak hafriyatın köyde mal ve can kaybına sebep olabileceğinden bahsediyorlardı. Bu arada jandarmalar eşliğinde köyde dolaşırken bazı
Alicik Hes keşfi bitmişti. Son aşamada bizim de fikirlerimiz soruldu. Sonra Remzi Kazmaz bir taşın üzerine çıkarak katılan vatandaşlara durum hakkında bilgi verdi.
Ertesi gün Tepe Hes’in Keşfi vardı. Yine erkenden Rize’den yola çıktık. İlk olarak Halkolim Mahallesinde Recep Kalender’in ( Daha sonra Trafik Kazasında kendisini kaybettik, Allah rahmet eylesin) evinde kahvaltı yaptık. Hoş, neşeli bir şekilde keşfe gidiyorduk. Çünkü her şey yolunda gidiyordu ve katılanlar yaptığı işin bilincindeydi.
Tepe Hes’in keşfine katılım daha fazla oldu. İsmail Baltacı (İsmail Dayı. Allah rahmet eylesin) da destek verenler arasındaydı.
İlk olarak Tepe Hes Regülatör-1 in olduğu Yıldız Mahallesi Taş Irmağı mevkiine gittik. Belki de elliden fazla jandarma vardı.
Sonra da Altınkaya Mahallesi Taşlıdere mevkiindeki Regulatör-2 nin girişine gittik. Burada şirket yetkilileri ve şirket avukatlarının yüzsüzlüğü karşısında Av. Remzi Kazmaz aşırı tepki göstermişti. Keşif süresince şirketin yüzsüzlükleri devam ediyordu. Çünkü sürecin onların aleyhinde işlediği ortadaydı. Bilir kişi heyetinin soruları karşısında, hepsi aciz kalıyordu. Çünkü Projenin Çed Raporu gelişigüzel hazırlanmış, hiçbir konuda ölçümler yapılmamış resmen köy büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bırakmıştı.
Bu arada esprili konuşmalar da geçiyordu; Şirketin avukatları dik bir yamaçtan yukarıya doğru hızlı bir şekilde tırmanırken Remzi abi geride kalmıştı. Orhan Kalender Remzi Kazmaz’ın bu işleri gönüllü olarak yaptığını vurgulamak için bu durumu hemen değerlendirdi ve arkadan seslendi: “Remzi abi adamlar tomarla para almış bak nasıl keçi gibi tırmanıyorlar.” Hakim sordu hemen, kimdir, ne diyor diye…
Keşif biterken Taşınaltı mevkiinde toplandık. Herkesin keyfi yerindeydi. Tulum eşliğinde horonlar oynandı. Pankart açarak, Baro Enerji Köyümüzden Def Ol, Dereler Özgürdür Özgür Akacak, sloganları atıldı.
Sonra duruşmalı mahkeme yapıldı. İdare, şirket ve avukatları çok aciz durumdaydılar. Çünkü Bilir Kişi Raporları elimizi oldukça güçlendirmişti. Bizim dahi aklımıza gelmeyen birçok tehlikeye işaret ediyorlardı.
Neticede mahkeme her iki Hes için de iptal kararını vermişti. Artık bir dere, bir köy kurtulmuştu,
Bunun yanında Alicik Hes Ve Tepe Hes’in iptali başka birçok kazanım sağlamıştı. İptal edilen Tepe Hes’in yerine Güneysu İçme Suyu Projesi yapıldı ve bugün bütün Güneysu bu suyu kullanmaktadır. Bu projeye aktarılan paradan 600 bin TL artmış, bu para köy yolunun betonlanması için kullanılmıştı.
Ayrıca Kale Hes proje dosyalarını idareden aldığımızda, dosyada Güneysu Kaymakamlığı ile Kale Hes arasında imzalanan bir protokol vardı. Bu protokolde şirketin Gürgen Köyü yolunu standartları belirlenen şekilde beton dökmesi ve bu protokole uyulmaması halinde tarafların tazminat ödeyeceğinden bahsediyordu. Protokoldeki zaman 6 ay geçmişti fakat beton dökülmeye başlanmamıştı. Şirketin anlaştığı Güneysu’daki beton fabrikası betonu yetiştirememiş ve resmi kurumların da bilgisi dahilinde bu iş ertelenmişti. Bunu ilgili kurumlarla paylaşınca herkeste bir telaş oluştu haliyle. Betonlama kısa süre içinde başladı. Yani bu süreç her yönüyle köye kazanç sağlamıştı.
Proje Ruhsatları iptal olan Baro Enerji ve İpekyolu Enerji davayı Danıştay’a götürmüş, Danıştay da Rize İdare Mahkemesinin kararını onamış ve 2014 yılında nihai iptal kararını vermiştir.
Bu arada Baro Enerji tekrar Çed Raporu için çalışmalar yaparak Gürgen Köyünün idam fermanı olan Alicik Hes’i hortlatmak için kulis çalışmalarına başlamıştı.