İstanbul depremi için ne kadar hazırız!
Amerika seçimleri tamamlandı. Sonuçları daha sağlıklı bir şekilde değerlendirmek için zamana ihtiyacımız var. Ben bugün size İstanbul depreminden söz edeceğim. Önümüzdeki hafta bu konuya tekrar döneceğim. Korkunun ecele faydası yok. Ecelimiz gelmeden ölmeyeceğiz, Rızgımızdan az ya da çok yemeyeceğiz. Kaderimizde ne varsa o olacak. Önemli olan bir üzerimize düşeni zamanında ve doğru olarak yapıyor muyuz?
Biliyorum bu konu can sıkıcı. Ama derdim canınızı sıkmak değil, daha sonra canınız sıkılmasın diye yetkilileri ve insanları uyarmak istiyorum.
Türkiye nüfusunun %18,49'unun ikamet ettiği İstanbul'un nüfusu, bir önceki yıla göre 56 bin 815 kişi azalarak 15 milyon 462 bin 452 kişiye düşmüştür. İstanbul nüfusuna ek olarak, Hava, Deniz, Demir, Karayolu ile İstanbul’a her gün giriş-çıkış yapanlar, Turist ya da geçici olarak gelip, otellerde ya da misafir olarak kalanların sayısı da 5 Milyon gibi tahmin ediliyor. Yerleşik nüfusun %22’si 0-15 yaş grubundan, 15-64 arası %68, 65 yaş üstü %10 tahmin ediliyor. Ayrıca nüfusun %7’si ise engelli. Hamileler ve yatan hasta sayısının da %5 civarında olduğu tahmin ediliyor.
İstanbul'da 1 milyon 166 bin 433 bina bulunuyor. Bu binaların %70,2'si 2000 ve öncesinde inşa edildi. Binaların %22'si (263 bin 665) 1980 öncesinde inşa edilirken yüzde %47,6'sı (555 bin 304) 1980-2000 yılları arasında yapıldı. İstanbul'da 20 yaşın üzerinde 3,1 milyon adet konut bulunuyor. İstanbul genelinde yapım yılı 2000 ve öncesine ait bina sayısı 817 bin adedi aşarken, bu binalar toplamın yüzde 70,2'sini oluşturuyor.
AA’nın Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü raporundan derlediği bilgilere göre, İstanbul'da 1 milyon 164 bin bina, 4,5 milyon daire bulunuyor ve her dairede ortalama 3,3 kişi yaşıyor.
Muhtemel 7,5 ve üzeri bir depremde 13 bin 492 ile 20.000 binanın çok ağır, 39 bin 325 ile 55.000 binanın ağır, 136 bin 746 ile 167.000 binanın orta, 300 bin 963 ile 350.000 binanın ise hafif hasar alması bekleniyor. Muhtemel İstanbul depremi, depremin şiddeti, derinliği, oluş saatine göre değişkenlik gösterse de 3 milyon kişi tehlike altında olduğu söyleniyor. Yani yaklaşık 250 bin bina hasar görecek. Çalışmalarda 140 milyon ton enkazın çıkacağı, 40 milyar dolarlık ekonomik kayıp oluşacağı, Avrupa yakasının güney bölümünün en büyük hasarı alacağı tahmin ediliyor. Buna göre yaklaşık 250 bin bina içinde yaşayan milyonlarca kişi büyük risk altında.
İstanbul’da binaların %70’i yani 817 bin bina 2000 yılı öncesi yapıldığı için depreme karşı zayıf kabul ediliyor. Bu binaların yeniden yapılması ya da güçlendirilmesi için 2012-2022 arasında Çevre bakanlığı tarafından, riskli binaların %10’una tekabül eden 79 bin 891 bina riskli ilan edildi ve bunların 72 bin 490’ı yıkıldı. Bu hızla İstanbul’daki riskli binaların dönüştürülmesi için 100 yıla ihtiyaç var. Yani Türkiye yüzyılı bile bu dönüşüm için. Yetmeyecek.
İstanbul’da her an deprem olma riski fiziki olarak %50. Bu kritik eşik, depremin manipüle edilmesine imkân sağlayabiliyor. Tabi İstanbul’da sahil şeridi büyük risk. Bir de o gökdelenler. Onlar yıkılmasa bile elektrik kesileceği, asansörler çalışmayacağı için , bu modern binalardaki can kaybı, gecekondulardan daha fazla olacak.
İstanbul depremi er ya da geç olacak. Ne kadar gecikirse, şiddeti o kadar artabilir. Dahası deprem oluşmuşsa, çok farklı yöntemlerle tetiklenebilir. Gece gündüz farkı bile yıkımın maliyetini artırabilir. Dahası, eğer bu konu 2025 sonuna kalacak olursa, hem kozmik etki mekanizması açısından, hem de 1000 yıl önce uyuyan fay hatlarının uyanması, mevcut fay hatlarının uykuya çekilmesi ve bununla birlikte fay hatlarının çerçevelediği plakaların, uyuyacak olan ve uyanan fay hatlarının her iki kanaldan birbirini olumsuz etkilemesi halinde, özellikle Marmara’da Gebze-Tuzla arasından başlayan fay hattı ile Gölcükten başlayan fay hattı ile birlikte düşünülmesi halinde, durumun vahameti daha iyi anlaşılacaktır.
Deprem bölgesinden çıkış, deprem bölgesine yakınlarını aramaya gelenler ve yardıma gelenlerin afet bölgesine girişi iyi bir şekilde örgütlenmezse, senkronizasyon, oryantasyon ve optimizasyon sorunu yaşanacak olursa, depremde can kaybı, özellikle, yaşlı, hasta, engelliler ve yaralılar açısından katlanabilir. Onun için bana kalırsa, bu risk grubunun ve çocukların deprem öncesi tehlikesi hayati önem taşımaktadır. Kesinlikle şehre giriş ve çıkışlar açısından, Sakarya, Yalova, Bursa, Tekirdağ’da bariyer, araç park yerine, Ortopedi, ilk yardım ve sevk için altyapı, teknik donanım, İK / personel, ilaç ve sarf malzemelerinin tedariki gerekir. Limanlar, kara yolu, Hava yolu, Demir yolu alt yapısı çökmüş olabilir. Onu da hesaba katmak gerekir.
Anadolu’ya çıkış kapısı ile, Tekirdağ üzerinden batıya çıkış koridorunun açık kalması da son derece önemli. Ve doğu batı kara yolu, asfalt yol dışında stabil olarak da açık tutulması gerekir.
Aslında neden mesela yaraların iyileştirilmesi için sığla yağı, ya da salgınlar için kekik yağı stoklanmaz. 72 saatlik gıda için Maraş Tarhanası, Osmaniye kömbesi gibi dayanıklı gıdalar şimdi den, tedbiren vakumlu paketlerle satışa sunulmaz mı? Şimdiden Çocuklar, hastalar, engelliler, yaşlılar daha güvenli yerlere taşınmaları için kişiler, aileler, grublar, devlet, yerel yönetim, sendikalar hazırlık yapmaya başlasalar iyi ederler.
MEZARLIK VE KEFEN KONUSU başlı başına önemli. İstanbul depremi ile ilgili en kötü senaryo’da, kefen bezi bulup, dağıtmaktan öte cesetlerin yıkanması, kefenlenmesi, namazlarının kılınıp gömülmesi, ölüleri gömecek yer bulmak bile büyük sorun olacak. Bugün Sakarya’da 1497 Mezarlık var. Bu Mezarlıklar 17 Ağustos 1999 Depremi’nde, insanlar depremde ölen kişilerin cesetlerini buldukları yere gömmek zorunda kaldıkları için oluştu. 1999 de Sakarya’nın nüfusu 750.000 idi. Sakarya’nın yüzölçümü 4.817 Km2 olup, Km2'ye il genelinde 228 kişi düşmektedir. Bugün İstanbul’un yerleşik nüfusu: 15,66 milyon Yüzölçümü 5.461 km². İstanbul’un aktüel fiili nüfusu: 20 Milyon. Bu verileri karşılaştırdığımızda, Yüzölçümü olarak 4817 / 5.461. Nüfus 750.000 / 20 Milyon. İstanbul Sakarya’dan nüfus olarak 26.6 kat daha büyük. Aynı hesapla 39.820 Mezarlık gerekecek. Oysa İstanbul depremi yüksek ve eski binalar, sahil şeridi ve bitişik yapılar sebebi ile çok daha fazla kayıp söz konusu olabilir.
İlçe ya da mahalle bazlı bir mezarlık da çözüm. Olmayacaktır. Cesetlerin depolanması için Morg olmadığı gibi, özellikle İstanbul’da hem iç ve hem de dışarıya taşıma imkânsız derecede zor olacağından yaygın bir mezar planlamasına ihtiyaç olacaktır. İstanbul’un 39 ilçesi ve 963 mahallesi vardır. Ortalama Her mahalleye 40 mezarlık gerekecektir. Bugün Sakarya’da 16 İlçe 668 mahalle bulunmaktadır ve bugün Sakarya’da Mahalle başına 2.3 mezarlık düşmektedir.
1999 Sakarya/Gölcük depreminde 18.373 ölüm, 48.901 yaralanma olmuş. Bunlardan 505 kişi sakat kalmış. 285.211 ev, 42.902 iş yeri hasar görmüş. Bu deprem bölgesindekilerin alacakları, borçları aslında bütün ülkeyi etkiler. Sakarya depremini baz alarak, nüfusa orantılı olarak İstanbul depreminde, ölü, yaralı, yıkım, hasar, sakat sayısını varın siz hesab edin. Unutmamak gerekir ki, Sakarya depreminin şiddeti 7.4’tü.
2021 yılı “Deprem ve Zemin İnceleme Müdürlüğü”nün elindeki yapı envanterine göre İstanbul'da 1 milyon 160 bin bina bulunuyormuş Bunun yine yaklaşık 800 bin civarındaki kısmı 2000 yılı öncesinde yapılmış durumdaymış. İl genelinde 4,5 milyona yakın daire bulunuyormuş. İstanbul’da 240.411 esnaf, 250.289 işyeri varmış. Bütün bunlar birlikte düşünmemiz gerek. Hammadde stokları, sanayide ekipman, donanım. İhracat taahhütleri, İthalat için yola çıkan gemilerin mallarını boşaltacakları depolar, hepsinin bütün detayları ile incelenmesi gerekiyor. Şimdiden gereğini yapmazsak, son pişmanlık fayda vermeyecek. Bugünlük de bu kadar. Selam ve dua ile.
NOT:
-Bursa İl Nüfusu: 3.214.571 (2023 sonu). İlin yüzölçümü 10.811 km2'dir. 17 ilçe ve belediye, bu belediyelerde toplam 1061 mahalle bulunmaktadır. Siz buna İzmit’ten başlayarak, Yalova, Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Tekirdağ'ı da ekleyin.
-Kadir Sütçü’den deprem öncesi, sırası, sonrası bilgi alınabilir.