Karabağ’dan Fergana’ya: ‘Büyük Oyun’da 3. cephe. Türkiye ve Türk dünyası, Orta Asya’da ‘yerli’ bir küresel aktör inşa etmeli.
Tacikistan ile Kırgızistan arasında çıkan çatışmada, 50 kişi öldü, 175 kişi yaralandı. 7 bin kişi yerinden oldu. Kırgızistan’da 2 gün yas ilan edildi. Sovyetlerin çöküşünden sonraki en şiddetli çatışmada görünürdeki anlaşmazlık “su meselesi”ydi.
Bazı kaynaklar daha şimdiden buna “yeni bir Türk vekâlet savaşı” dedi. Gerekçeleri şuydu: “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da Neo-Osmanlı özlemi adım adım gerçekleşiyor. Orta Asya’da ise Pan-Türk Yolu Çin sınırına dayandı.”
“Orta Asya’da kardeş savaşı olmasın.” Hızlı hareket ettik.
Bunu söyleyenler, Kırgızistan-Tacikistan çatışmasının yeni bir Karabağ senaryosu olduğunu iddia etti. “Karabağ zaferi ile Orta Asya’ya yol açıldı. Şimdi doğu sınırı tahkim ediliyor” mealinde yorumlar yapıldı.
Şükür ki, Türkiye, Özbekistan ve Kazakistan’ın telkin ve girişimleri ile çatışma şimdilik kontrol altına alındı. “Orta Asya’da kardeş savaşı olmasın” refleksi çok önemliydi.
Umarız Orta Asya’nın bu iki kardeş ülkesi, Doğu-Batı, Çin-ABD ekseni arasındaki güç sınırlarındaki çatışmalarının yeni kurbanları olmaz.
Fergana patlarsa Orta Asya yanar. Kaşıyorlar!
5 Temmuz 2000’de, 21 yıl önce, “Çeçenistan’dan Fergana’ya” başlıklı yazıda şunu söylemiştim: “Orta Asya’nın geleceğini Çeçenistan’ın (Kafkasya) ve Fergana’nın geleceği belirleyecek.”
2010’da, “Fergana Vadisi, küresel kırılmanın ve güç mücadelesinin en keskin, en kanlı merkezlerinden biri haline gelecek. Buradaki kriz sadece Özbekistan’ı, Kırgızistan’ı ve Tacikistan’ı değil, Orta Asya’dan Güney Asya’ya kadar bütün bölgede sarsıcı etkiler gösterecek. Fergana patlarsa Orta Asya’yı yakar” demiştim.
‘Büyük Oyun’un çatışma alanı. Yeniden fokur fokur kaynıyor.
Kafkasya ve Fergana Vadisi, Orta Asya’nın iki kapısıdır. Biri Kafkaslar üzerinden Batı’ya açılır, biri Fergana ve Afganistan/Tacikistan üzerinden Güneye açılır. Doğu Türkistan ise Orta Asya’nın Doğu Kapısı’dar.
Sovyetler’in ve ABD’nin Afganistan’ı işgal sebebi Orta Asya’nın güney kapısını tutmaktı. Başarılı olsaydı Pakistan da gidecekti. Sovyetler Hint Okyanusu’na inecek, ABD ise bu işgalle Orta Asya’ya girecekti. İngilizlerle Ruslar arasındaki “Büyük Oyun”un sebebi tam da buydu.
Fergana Vadisi ile Afganistan’ın kaderi bu yüzden birbirine çok benziyor. İkisi de kuzeyden gelenlerle güneyden gelenlerin hesaplaşma alanıdır. Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan arasında paylaştırılan, Rusların çok sıkıntılı sınır çizgileri ile kalıcı anlaşmazlıklar miras bıraktığı bu bölge, Orta Asya’nın fokur fokur kaynayan yarasıdır.
Özbekistan’ın en ağır bunalımı.
2010 yılında yine Fergana Vadisi’nde çatışmalar yaşandı. Kırgızistan’a ait bölgede, Özbek vatandaşlara karşı katliamlar sergilendi. 2 binden fazla Özbek öldürüldü, 200 bine yakın kişi topraklarından sürüldü.
Yine Fergana Vadisi’nde yükselen muhalefet dalgası, Özbekistan lideri İslam Kerimov’a karşı en güçlü tehdit haline geldi. Hatta bazı gruplar, Kerimov’u kaçırdı, rehin aldı, Özbek lider pazarlıkla kurtuldu.
2004 yılında çatışmalar başkent Taşkent’e kadar sıçradı. Kerimov’u devirmeyi amaçlayan ve Fergana’dan yükselen dalga başkenti vuruyor, kuruluşundan sonra Özbekistan’ın en ağır bunalımı haline geliyordu.
Şimdi olayı daha jeopolitik eksene oturtalım.
İngiltere-Rusya ile başladı. ABD-Rusya ile devam etti. Şimdi 3. ülke Çin de katıldı. ‘Büyük Oyun’da 3. cephe.
Afganistan’ın önce Rusya, sonra ABD tarafından işgali. Tacikistan’da Batı yanlısı İslâmî çevrelerin yükselişi, tam o anda Fergana Vadisi’nde muhalefet dalgasının patlaması ve Özbekistan’ın tehdit edilmesi. Yine aynı dönemde Kırgızistan’a ABD güçlerinin yerleştirilmesi. Üç ülkenin de birer parçası olan Fergana’da çatışma ve bunalımların hiç bitmemesi.
Aslında hepsi aynı senaryonun parçası. Önce Ruslar başladı. Sonra ABD ve Avrupa başladı. Şimdi aynı oyuna üçüncü ülke eklendi. Çin de “Büyük Oyun”a girdi. İş, çok daha karmaşık hale geldi. İngilizlerin hayaleti Orta Asya’nın sınırlarında dolaşıyor. 19. yüzyıldan 21. yüzyıla hiçbir şey değişmedi.
Afganistan, Tacikistan, Kırgızistan, Doğu Türkistan üzerinde Doğu-Batı çatışmalarının en şiddetlisini görebiliriz. ABD, Çin ve Rusya arasındaki güç hesaplaşmasının en çirkin örneklerine tanık olabiliriz.
Türkiye ve Türk dünyası, Orta Asya’da ‘yerli’ bir küresel oyuncu kurmalı. İmparatorluklar çocuklarıyız biz..
Türkiye, Türk Cumhuriyetleri ve Pakistan’ın bu senaryoyu iyi okuduğuna inanıyorum. Güçleri oranında tedbirler almaya çalıştıklarını biliyorum. Kırgızistan-Tacikistan çatışmasına bu kadar hızlı müdahale, Karabağ’daki işbirliği ve zaferden sonra oluşan özgüven bunun işaretidir.
Türk dünyasının, Pakistan gibi bazı Müslüman ülkelerle birlikte ülkelerin Orta Asya’da yeni bir küresel oyuncu rolü üstlenmesi gerekiyor. Çin, ABD ve Rusya arasındaki güç paylaşımını dengeleyebilecek tek çözüm, formül bu. Eğer Hindistan da dördüncü ülke olarak bölgeye gücünü yerleştirirse yapacakları hiçbir şey kalmayacak.
Orta Asya idrakinin bir güç olarak yeniden tanımlanması, buna bağlı ekonomik, siyasi, askeri ve kültürel üstyapıların hızla kurulması gerekiyor.
ABD, Çin ya da Rusya’nın hesapları içinde güvenli yer bulma arayışından çıkıp, imparatorluklar coğrafyasını yeniden harekete geçirmesi gerekiyor.
Orta Asya için de “Türkiye Modeli”. Aynı jeopolitik mücadele verilmeli.
Karadeniz’i nasıl Doğu Akdeniz’e dönüştürmek istiyorlarsa, Orta Asya’yı da Ortadoğu’ya dönüştürmek istiyorlar. Üç ülkenin paylaşım hesaplaşmasına sıkışıp kalırsak, Orta Asya’nın 21. yüzyılı olmayacak.
Türkiye’yi nasıl yeniden 20. yüzyıla çekmeye çalışıyorlarsa, bugün ülkemizin içeride ve dışarıda en büyük kavgası buysa, Türk Cumhuriyetleri’nin 21. yüzyılını çalıp onları da yeniden 20. yüzyıla hapsetmek isteyeceklerdir.
“Türkiye Modeli” Orta Asya’ya taşınmalı. Türkiye’nin kendi coğrafyasında verdiği jeopolitik mücadelenin aynısı Orta Asya’da yürütülmeli. Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Pakistan, Afganistan ve Türkiye arasında bu yüzyıla yayılacak bir ortaklığın güçlü temelleri atılmalı.
İmparatorluklar coğrafyasında olağanüstü fırsatlar var. Bizim 21. yüzyılımız formatlanmalı.
Dünya yeniden yapılanıyor. Ülkeler, bölgeler, kara ve deniz ticaret yolları, askeri stratejik alanlar, Doğu-Batı fay hatlarının geçtiği bölgeler yeniden paylaşılıyor, tanımlanıyor.
Ama bu yüzyılın en önemli siyasi aklı ve gücü bunlar da değil. Geçmişin imparatorlukları yeni sözlerle, yeni iddialarla geri dönüyor. Bu da, imparatorluklar coğrafyasına olağanüstü fırsatlar ve hareket alanları sunuyor.
Anadolu’dan Doğu Türkistan’a, küresel konjonktür bizi en güçlü aday yapıyor. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye, bu alanda çok güçlü bir akıl inşa edebilir, etmeli. Sanıldığının aksine buna güçleri var.
Bu aklı, bu gücü, bu fırsatı, bu imkânı keşfetmeli. Yol, bunun üzerine kurulmalı. Bizim 21. yüzyılımız formatlanmalı.