Nomofobi, Aile İçi İletişim ve Mutluluk
Mutlu olmak için önce “iyi insan” olmak gerekmez mi?
Birçok sohbetlerimizde; değişen dünyayı, dünyanın nerelere gittiğini, bizim nerede olduğumuzu ve insanları değişen dünyada nelerin beklediğini, neleri değiştirmemiz gerektiğini konuşuyoruz.
1850’lerden sonra endüstri devriminin başlamasıyla o dönemde buhar makineleri bulunuyordu. O dönemde böylece güç belli noktalara birikmiş ve bunlar da birçok sosyal, psikolojik ve ekonomik sonuçlara sebebiyet vermiştir. Bugünlerde ise otomasyonla birlikte internet ve otonom robotların olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Birçok meslek yok olacak deniyor, yeni mesleklerin ortaya çıkacağı söyleniyor. Böyle bir durumda gençlerde ciddi bir değişim yaşanıyor. Dijital dünya içerisinde bir nesil var ki gördüğümüz kadarıyla gençler dijital çağa çok iyi adapte oldu. Neredeyse onlar ev sahibi biz göçmen olduk, böyle bir durumda toplum ve aile olarak yeni çözümler üretmemiz gerekiyor.
GENÇLERİ ANLAYABİLİYOR MUYUZ?
Günümüzde gençleri anlamak gerçekten çok önemli. Gençler, ergenlik dönemine girdiği zaman kimim? Nereye yönelmeliyim? Ve niçin? Sorusunu soruyor, kimlik arayışı içinde oluyor. Bu arayış içerisindeyken de genç bireyler ailesine, okuluna, arkadaşlarına bakar ve bunun sonucunda kendi kimliğini belirler. Böyle bir durumda önemli olan biz çocuklara iyi bir rol model sunabiliyor muyuz? Çünkü gençler belli bir örnek model görünce kimliğini tamamlarlar.
İNTERNET BAĞIMLILIĞINA AMAN DİKKAT!
Çok fazla zihinsel uğraş, internet ve sosyal medya ile daha fazla ilgilenmek doz aşımını ortaya çıkarıyor. Araştırma sonuçlarına göre yoksunluk oluşma durumuyla kişide yeni çağın yeni fobisi olan teknolojiyle beraber hızla gelişen nomofobi (cep telefonuyla iletişim olanağından uzak kalma korkusu) gelişebilir. Kişinin şarjı bittiğinde, kapsama alanı dışında olduğunda, telefonu kaybettiğinde huzursuz olma durumu ortaya çıkıyor ki bu da bir bağımlılık işaretidir. Çocuğunuz veya siz sabah kalkar kalkmaz telefon ile ilgileniyorsanız, internete bakıyorsanız dikkatli olmak ve süreci takip etmek gerekirse uzman bir psikologdan yardım almak gerekebilir.
ÇOCUĞUNUZ İÇİN SAĞLAYABİLECEĞİNİZ EN GÜZEL İMKAN SEVGİDİR
Kuruma bağlılık çalışmaları incelendiğinde kişinin kurumuna bağlı olmasını sağlayan üç önemli husus; Kişinin kurumu sevmesi, geleceğini güvende hissetmesi ve aldığı ücrettir.
Aile de toplumsal bir kurumdur bu yüzden öncelikle çocuğun aileyi sevmesini sağlamak gerekir. Çocuk aileyi sevmelidir, aileyi seviyorsa bağlılık ve sadakat artar. İkincisi çocuk kendisini güvende hissetmelidir. Ailenin güven yuvası olması gerekir ki bu çağda aile son sığınaktır. Çünkü toplumu koruyan sosyal duvarların, geleneklerin ve ahlaki öğrettilerin günümüzde aşınmaya başladığı görülmektedir.
DOĞRU İLETİŞİM KURMAK ÇOCUKLARIN GELECEĞİ VE GÜÇLÜ BİR DURUŞ SERGİLEYEBİLMELERİ İÇİN OLDUKÇA ÖNEMLİDİR
Çocuk ile kurulan iletişim anlam verme sistemini etkiler. İletişim yalnızca konuşmak değildir, Doğan Cüceloğlu’nun deyimi ile iletişim, anlam alışverişidir. Yaptığınız, söylediğiniz, söylemediğiniz, vücut dilinizle ifadeleriniz o an ki ruhsal durumunuz, aklınıza her ne geliyorsa her şey karşı taraf için bir mesaj niteliğindedir ve onunla iletişim halindesinizdir. Çocuk, kendisine yaklaşılan iletişim diline bağlı olarak kendisi ve çevresi hakkında bir takım yargılara, anlamlara ulaşır. Bu yargılar ile benlik bilinci oluşmaya başlar. Anne-babanın çocuğu ile olan sağlıklı iletişimi çocuğun benlik algısını olumlu yönde etkiler ve çocuk özgüveni yüksek bir birey haline gelir.
SORUN YERİNE SEÇENEK SUNMAK, ÖRNEK VERMEK YERİNE ÖRNEK OLMAK GEREKİR
Çocuk ve aile arasındaki ilişki saygı, sevgi, güven üçgeninde pozitif yönlü olmalıdır. Aile çocuğa hiç özgür alan bırakmazsa, her hareketini ve davranışını kontrol ederse bu durumda çocuk aileyi hem çok sever hem de ailesine çok sinirlenir. Ailelerin çocuklarına karşı kontrollü fakat özgür davranış hareket hakkı vermeleri, çocuğa emir vermek yerine seçenek hakkı sunmaları gerekir. Çocuklara emir vermek yerine seçenek sunmak, nasihat vermek yerine de örnek olmak gerekir.
Bu davranışların bütünü mutluluğun ilk adımı olan iyi insan olmayı gerektirir.