Siyonistlerin iki büyük yalanı !
Siyonistler Filistin topraklarında kendilerini meşru göstermek için her türlü entrikayı denediler.
Önceleri Filistin topraklarında son derece uyumluydular. Ne zamanki “korsan devlet” kurdular, ilk etapta Araplara karşı mahcup bir tavır sergilediler. Daha sonra işin rengi belli oldu. Öyle ya; bunca kardeşlik, bunca hoş görü karşısında Arapları ellerinin tersi ile itemezlerdi. Sanki “ne yapalım, biz buna mecburduk” gibi bir ruh haline girmişlerdi.
Bu ruh halinin arka planı da vardı elbet!
Sonunda durum; “dağdan gelip bağdakini kovmak” sözü gerçek oldu. Zulümleri o kadar ilerledi ki Filistinlilerin birçoğu Filistin’i terk etmek zorunda kaldı. 1948 yılında 900 bin küsur göçmen sayısı varken günümüz dünyasında bu rakam 4 milyona ulaştı.
Yahudiler; huzuru bozmak, terör(ifsat) çıkarmak, bozgunculuk yapmak, kendi peygamberlerini öldürmek, benlik, kibir, üstün ırk iddiaları, “Tanrı’yı güreşte yenmek” gibi birçok aşırılıkları var. Bütün bu hasletleri genetik kodlarıyla alakalıdır. Karakter meselesidir.
Bunlar, bu karakterlerinin bir yansıması olarak “Siyonizm” hareketini kurdular.
Bu hareketin ilk hedefinde “İsrail” devletini kurmak vardı. Ancak Filistin’de devlet kurmak için nüfuslarını artırmaları gerekiyordu. Dünyanın çeşitli yerlerinde Yahudiler, yerleşik düzenlerini bozup “İsrail Devleti” idealine aldırış etmiyorlardı. Kimse keyfini bu ideal uğruna bozmuyordu.
Peki, bu göç nasıl sağlanacaktı?
Adamlar çok çalıştı. 1870’li yıllarda Siyonist faaliyetler Avrupa’dan Rusya’ya aktarıldı.
Avrupa’dan Ticaret ve sanayi erbabı Yahudiler Rusya’dan da tarımı geliştirecek Yahudilerin Filistin’e göç ettirilmesi gerekiyordu.
1870’lerde Rusya’da çiftçi Yahudiler katledildi ve toplu göçler başlatıldı...
1930-40’ların Almanya’sında Yahudilerin kendi kurdurdukları parti aracılığıyla “Yahudi soykırımı” adını alan katliama imza attılar...
Filistin’e toplu göç etmeleri için Yahudi düşmanlığı (antisemitizm) gerekliydi ve bunu fazlasıyla başarmışlardı.
Siyonist planın nasıl işlediğini görüyor musunuz?
Siyonistlerin ikinci hedefinde ise “Büyük İsrail Devleti” vardı. İlki gerçekleşti. İkincisine Allah fırsat vermedi. Bunun çeşitli sebepleri var. İnşallah önümüzdeki haftalarda bu konuya da değineceğiz.
Siyonistler hedeflerini bir bir gerçekleştirirken iki büyük yalanı da ortaya attılar. Birincisi; Araplara ve Müslümanlara dönüktür. Bu yalan; “Filistinliler, Yahudilere bu toprakları parayla sattılar” yalanıdır. Bunu hiçbir Filistinli kabul etmez.
İkinci büyük yalan ise dünya komu oyuna dönüktür. Siyonistler, kendi varlığını sürdürmek adına Filistin halkının özgürlük taleplerini haksız göstermek için “terör” söylemi geliştirmişlerdir. Böylece işgale karşı çıkmanın adı da “terörist” olmuştur. Şu anda Filistin’de yapılan katliam, “teröristlere karşı” yürütülen “terörün” bir faturası olarak sunulmaktadır. Çocuk ölmüş, kadınlar ölmüş, yaşlılar ölmüş önemli değil ki…
Siyonistlerin bu entrikalarını ortaya çıkaranlar ise anında antisemitistlikle yani Yahudi düşmanlığıyla veya Yahudi karşıtlığıyla yaftalanırlar.
Özgür, modern ve çağdaş dünyanın Yahudiler aleyhinde görüş beyan etmesi bir “hak” olmaktan öte bir “suç” olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Yahudi düşmanlığı üzerinden küresel baskı oluşturuyorlar.
İnsanlığı küresel manada ele geçirmek içinde “ozan tabakası delindi, küresel ısınma, buzul çağ” gibi insanlığı küresel korkularla algı kontrolünü gerçekleştiriyorlar. Böylece Yahudilere ve ideallerine hizmet etmek adına fırsat yakalayıp insanlığı bu tür palavralarla meşgul ediyorlar.
Ne zamana kadar bu sürecek?
İnsanlık uyanana kadar!