Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!

Tarihçi ve Sosyolog İbni Haldun’un dediği gibi  “Devletler İnsanlar gibidir! Doğarlar, yaşarlar ve ölürler”

Devletleri uzun ömürlü kılan;

Cehaleti yenecek güçlü bir İlim!

Hak, Adalet, Ehliyet, Emanet ve Sadakat ilkelerine dayalı güçlü bir İktidar!

Herkese Adalet ilkelerine dayanan güçlü bir Hukuk Nizamı! 

İman, ahlak, sevgi, saygı, sadakat ve sabırla oluşan güçlü bir Aile!

Üretime dayalı Faizsiz güçlü bir ekonomi! Ve güçlü bir Savunma Sanayii!

Osmanlı bu ilkeleri uyguladığında rakipsiz Dünya’yı yönetmeyi başarmıştı!

Cihan Devletimiz Osmanlı’yı savaşlarla yıkamayanlar Kanuni (!) Sultan Süleyman’a imzalattırdıkları Kapitülasyon antlaşmasıyla önce yükseliş dönemini durdurttular, asırlar sonra da Faiz belasına kapılarını açınca da Osmanlı’yı yıkmayı başardılar!

Kapitülasyonlarla dışa bağımlı ve tüketime dayalı ekonominin neticesinde başta aile bağlarımız olmak üzere ahlaki değerlerimizi bir bir yitirdik! 

Miladi 1500 yıllarda Meşhur Şairi Fuzuli’nin “Selam verdim, Rüşvet değildir deyü almadılar!” şiiriOsmanlı’nın yıkılış nedenlerinden sadece biridir!

“ (Servetlerini, Makamlarını, zamanlarını, güç imkân ve yeteneklerini) böyle boş yere saçıp savuranlar, bu tavırlarıyla şeytanların dostları ve kardeşleri olmuşlardır. Şeytan da (tıpkı İnsan gibi) Rabb’ine karşı çok nankördür!” (İsra S. 27)  İlahi mesajına aldırmadan yüklü faiz borçlarıyla lüks hayat ve çılgın moda yarışına girilince Hayme Anaların eliyle zor şartlarda kurulan Osmanlı Devleti yine, saray entrikalarıyla kuruluş ilkelerine bağlı olmayan kadınlar ve kapıkulları eliyle yıkıldı!

Bu yıkılışı durdurmaya çalışan Sultan Abdülhamid gibi bir deha Lider bile, ahlaki ve iktisadi sistemi çökmüş Devletin yıkılmasına mani olamadı maalesef! Devasa hizmetlere rağmen aldatılan halkının eliyle Sabataist dönmelerin başını çektiği meşhur 31 Mart 1325 (1909) ayaklanmasıyla 33 yıllık(!) İktidarına son verildi!

Anadolu’yu geçemeyen Siyonist ve Haçlıların başaramadığı Medeniyetimizi yıkmak için yaptıkları Devrimlerle yeni Türkiye’mizi ayağa kaldırtmadılar!

Bu Mandacılara karşı direnenleri de yine bir 31 Mart 1930 Menemen Vak’asıyla tasfiye ettiler! Ülke genelinde İstiklal Savaşlarımızda “Ya İstiklal Ya Ölüm!” diyerek savaşan Milli Mücadele Kahramanlarını İstiklal Mahkemelerinde on binlercesini idam, on binlercesine de sürgün hayatı yaşattılar!

Bu Vatanı ve bu Ülkeyi yukarıdaki ilkelerle güçlü kılmak isteyen Liderleri aynı darbelerle bir bir tasfiye ettiler! Kimini idam, kimini sürgün!

Tüm bu darbelere rağmen yıkılamayan ve güçlenmeğe devam eden ülkemiz bugün de aynı İktisadi ve Ahlaki saldırılarla karşı karşıyadır! Hem aile yuvalarımızı saldırılar ve hem de ekonomimize saldırılar artarak devam etmektedir.

15 Temmuz darbesiyle yıkılamayan İktidar şimdi yeni bir 31 Mart sandık Vak’ası darbesiyle yıkılmak istenmektedir! En tehlikeli olanı da budur!

Sultan Abdülhamid döneminde 31 Mart’ta sadece İstanbul’da seçim olsaydı Abdülhamid Han hizmet ettiği ama iftira, yalan şantajlarla aldatılan halkın eliyle sandıkta yıkılacaktı! Halkın aldatılmasında Sultanın şartların gereği kurduğu İttihad Terakki Hükümetinin ve Bürokrasinin ihanet dolu tuzaklarını anlayamazsak aynı akıbeti önümüzdeki 31 Mart 2019’da tekrar yaşarız endişesini taşıyoruz. Allah korusun!

Dolar Bombası ve Faiz Füzesiyle vurulan on binlerce müteahhit, taşeron ve esnafın işyerlerinin enkaza çevrilmek istendiğini artık acilen görmeliyiz!Belediyelerimiz işlerini bitirmiş hakedişlerini teslim etmiş firmaların alacaklarını acilen ödeyemezse halkımız ülkemizin düşmanlarının içimizdeki piyonlarının tuzağına yeniden düşürülür endişesini taşıyoruz! Allah korusun!

İktisadi saldırılar artarak devam ederken bazı bürokratların ücretli köprülerde, trafik cezalarında, elektrik, su, vergi vs. sahalarda cezaları artırıcı saldırılarıyla, Mel’un Feto terör örgütü müntesibi iftirasına uğramış Fetozede ve başta Sivas olmak üzere 28 Şubat mağdur ve mazlumlarına hâlâ el uzatılamaması da halkımızın öfkesiyle İktidarımıza sandık suikastına dönebilir endişesini taşıyoruz! Allah korusun!

“Bir bela bin nasihatten iyidir!” acı hakikati tecelli etmeden uyarılarımızı yapıyoruz ki yeni belaların gelmesini hep beraber önleyelim!

Netice de, “Kendi düşen ağlamaz!” Ama tüm milletimizle beraber mazlum coğrafyamız ağlamasın diye bu İmani kardeşlik görevimizi yapıyoruz! 

Allah (c.c), Ülkemizi ve Ak İktidarımızı zayıflatarak ele geçirmek isteyenlerin şer tuzaklarını birlik, kardeşlik, engin feraset, hikmet ve basiretimizle bozsun!

Salı Akşam saat 20.30’da Akit TV Canlı Yayın programı “Milli Diriliş!”te buluşmak duasıyla Allah’a emanet olunuz.

 El birliğiyle maddi ve manevi çalışmalarımızla oluşacak sadece İslami İlkelere bağlı Bağımsız Türkiye’mizin yeniden dünya nöbetini beşli çeteden alması, Fethin sembolü Ayasofya’mızın açılması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle...

Selam, sevgi ve dua ile…