Şevki YILMAZ

Şevki YILMAZ

İslam temsil edilmez, İslam’a teslim olunur!

İslam temsil edilmez, İslam’a teslim olunur!

Bizleri; Yeryüzünün en üstün ve en şerefli varlığı insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan ve kurduğu Dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızdan itibaren Ahiret ’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza hamd ve Eşsiz Önderimiz, Sevgili Resulümüz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Resul Efendilerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mümin kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!

Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığımız; “İslamsız İnsan tam bir hüsran!” başlıklı yazımızda, “Yeryüzünde tüm zulümlerin, tüm günahların, tüm terör ve cinayetlerin sorumlusu İslam değil, bilakis İslamsız İnsandır, Müslüman olarak bizdeki güzellikler İslam eczanesindeki hayat veren ilahi emir ve yasakları yaşadığımızdandır! Biz Müslümanlardaki eksiklikler, yanlışlıklar ve yamukluklar İslami emir ve yasaklara uymamamızdandır! En büyük eczane, Kur’an ve Sünnettir! Bu eczanenin ilaçlarına uymayanlara hayat tam bir zillettir!” hatırlatmaları ve uyarılarıyla Yüce İslam’ın temsil edilemeyen tek Din olduğunu işaret etmeye gayret etmiştik.

Asırlardır bilhassa İslamsız hayat sebebiyle karanlıklara, zulme ve haksızlıklara boğulmuş asrımızda, Müslümanların dağınıklığı, parçalanmışlığı ve (birleşmemek üzere birleşmesi) gücümüzün kaybolmasının ve zulümlerin artmasının, yolsuzluğun ve varlık içinde çekilen yoksulluğun ana sebeplerinden en önemlisi İslamsızlıktır!

Ve bu ana sebebi oluşturan bela ise; “Bizden ayrılan ve bizden olmayan Müslüman değildir! Bizim şeyh ve liderimiz zamanın imamıdır! Hatta zamanın mehdisidir! Ve bu “ Din temsilcilerine!” (haşa!) Biat etmeyenler Dinden çıkarlar vb. hezeyanlarla oluşan “Dini biz temsil ediyoruz!” hastalığıdır!

Allah’ımızın Elçileri Vasıtasıyla gönderdiği İslam Dini; Peygamberleri devre dışı bırakan o devrin Din adamları tarafından “Dini Biz temsil ediyoruz!” tuzağıyla Hristiyanlık, Yahudilik, Budistlik gibi batıl ve sapık Dinlere dönüştürülmüştür!

Günümüzdeki Din Maskeli Belamlarda üstlendikleri “Dini Biz temsil ediyoruz!” yalanıyla kurdukları “Peygambersiz İslam!” planlarıyla İslam Dinimizi anlaşılmaz ve yaşanmaz bir Din haline dönüştürmek istiyorlar! Ama başaramadılar, asla ve asla başaramayacaklar!

Zira İmanı ve İslam’ı istismar ederek; insanları kendisine, ekibine ve bâtıl yollarına, hiziplerine değil, insanları sadece Allah’a kul olmaya Kur’an’ın ve Resulüllah’ın yoluna çağıran, salih amelde bulunan güzel ve yararlı işler yapan ve: “Gerçekten ben Müslümanlardanım (tam bir teslimiyetle Allah’ın hükümlerine boyun eğen bir Müslümanım!” her konuda Müslümanların huzur ve yararından, İslam hukuk ve ahkâmından tarafım ve sadece İslam’a teslim oldum)” diyenden daha güzel sözlü kimdir?” (Ana Hayat ve Anayasamız, Fussılet Suresi 33. Ayet meali ve tefsiri) İlahi Mesajın gereği İlahi Vahiy ile muhafaza edilen İslam’ın yaşayan örnek ve Önderleri olan Peygamber Efendilerimiz hariç hiçbir şahıs, hiçbir kurum, hiçbir Tarikat ve Şeyhi, hiçbir Mezheb ve Âlimi, hiçbir Parti ve Lideri, hiçbir Devlet ve Başkanı İslam’ı temsil edemez! İslam’a teslim olur ve hizmet eder!

“Müminler sadece Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimi Allah’a, Elçisi eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize ve Dinimiz İslam’a kayıtsız, şartsız ve itirazsız teslim olurlar! Bizler İslam’ın Mümessilleri değil İslam Dinini hayatımıza ilke yapmanın mesulleriyiz! Mükellefleriyiz!” İmani ve İslami gerçeğine dönerek Müslümanların İslami birliğini, kardeşliğini ve dirilişini acilen sağlamalıyız!

Bunun içinde; “En son ve en mükemmel olan İslam dini asla temsil edilmez! İslam’a kayıtsız ve şartsız teslim olunur!” hakikatini asla unutmamalıyız!

Ve asla unutmayalım ki;

Allah’ımızın bize verdiği nimetlerin en üstünü olan İslam İlkeleri hayatımızın her safhasına şifadır! Dertlerimize devadır! Kasvetli ve kararmış kalblerimize nurdur! Aileyi ve Devleti ayakta tutan ve yücelten yegâne çaredir! Maddi ve manevi sorunlarımıza ilaçtır! Ama maalesef bu nimetlerden içimizdeki tabular ve ellerimizle teslim ettiğimiz Dünya’yı yöneten Firavuni güçleriyle işbirlikçileri, sömüren Karuni servet sahipleri ve misyonerlerin içimizdeki bir avuç uyduruk “Din temsilcisi!” Bel’amların yüzünden bu muhabbet, uhuvvet, vahdet, izzet, nusret ve bereket nimetlerinden tam bir asırdır mahrum olarak yaşıyoruz!

Bu asırlık mahrumiyetlerden kurtulmak için; hergün namazlarımızda defalarca okuduğumuz “(Allahım!) Biz (bütün mü’minler) ancak ve yalnız Sana ibadet (Kulluk) eder (Senin buyruklarını uygular ve Yüce rızanı ararız) ve (her konuda) sadece Senden yardım diler (ve Senin affına ve yardımına sığınırız). (Ne olur) Bizi Sırat-ı Mustakîme (dosdoğru Din çerçevesine ve istikamet çizgisine) hidayet buyurup (Hakka ve hayra ulaştır). İman ve İslam ile Nimet verdiğin kimselerin, insanlık tarihi boyunca, tevhid sancağını elden ele taşıyan Peygamberlerin ve onların izinden yürüyen âlimlerin, şehidlerin, salihlerin yoluna ilet!..

Ve Allah’ım! Bizi ilahi tokatınla Gazaba (aşırı öfkene) uğramışların, yani -Yahudi Hahamlar örneğinde olduğu gibi- hakikati pekâlâ bildikleri hâlde, dünyaya ve dünya nimetlerine aşırı bağlılıkları yüzünden ilâhî iradeye başkaldıran; servet, güç, makam, şöhret gibi değerleri hayatın biricik ölçüsü hâline getirerek arzu ve heveslerini ilâhlaştıran, bu yüzden dünyada ve ahirette Senin gazabını hak eden azgınların yoluna değil yâ Rabbi!

Ve Senin yolundan sapmışların, yani -Hıristiyan Papazlar örneğinde olduğu gibi- bidat ve hurafeleri ‘iyi niyetlerle’ Allah’ın dinine ekleyerek hak dinden sapan ve saptırtan, âhiret kazanma adına dünyayı ve dünya nimetlerini inkâr eden; okuma, öğrenme ve düşünme yeteneklerini kendi elleriyle körelterek, cehalet, asabiyet ve bağnazlık zindanlarında bocalamayı “Allah’a yaklaşmak” zanneden o şaşkınların yoluna değil ya Rabbi!” (Fatiha S.5-6.Ayet Meal ve Tefsiri) İlahi Mesajlara yeniden yürekten “Amiin!” diyerek ve inanıp yaşayarak özlediğimiz muhabbet, uhuvvet, vahdet, izzet, nusret ve bereket nimetlerine yeniden kavuşacağız İnşallah! Amiin!

Nefsimizde, ailemizde ve ülkemizde “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın, Osmanlıcamızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle. Amiin.

Selam, sevgi ve duayla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Şevki YILMAZ Arşivi