Amerikan Rüyası’nın sonu
Bizi bölmeye çalışıyorlardı, kendileri bölündüler.
Bizi birbirimize düşürmeye çalışıyorlardı, kendileri birbirine düştüler..
Bizi yıkmaya çalışıyorlardı, kendileri yıkılmanın eşiğindeler..
Evet, artık gizlenemeyen bir gerçek var: Alman Dışişleri Bakanı Steinmeier “MEVCUT DÜNYA DÜZENİ SONA ERDİ. YENİ DÜZENİN NE OLACAĞI BELİRSİZ” diyor.
Le Pen, “AB öldü ama o hâlâ öldüğünün farkında değil” derken, Fransa Başbakanı Manuel Valls 17 Kasım 2016’da ilk işareti vermiş, “Avrupa’nın sağcı partilerinin sebep olduğu popülizm tehlikesi ile karşı karşıyayız. Bu gidişle AB ölebilir. Bizim görevimiz halkın sesine kulak vermek” demişti.
Geminin battığını gören ilk ülke İngiltere oldu ve bu gemiden atladı.. Trump sonrası AB’nin yoluna yalnız başına devam etmesi mümkün değil.. Bu şartlarda Almanya’nın yoluna tek başına devam etmesi mümkün değil. Almanya; ABD, İngiltere ve Fransa’nın işgali altında bir ülke.. ABD’de yeni yönetim zaten AB’yi “gereksiz” buluyor. İngiltere birlikten koptu. Fransa’nın bu saatten sonra yola devam etmesi mümkün değil.
Şunu görelim; 20 Ocak, ABD ve AB için 11 Eylül’den daha önemli bir kırılma noktasıdır. Batı için bu kriz 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük krizdir.. Hatta bu kriz sadece Avrupa’nın değil Kapitalizmin, batı siyasal, iktisadi, kültürel sisteminin krizidir. “Yeni dünya düzeni” çöktü. Bu krizin dünyadaki etkisi Sovyetlerin dağılmasından daha vahim olacaktır.. Sadece batılılar değil, batı yanlısı olanlar da bu çöküşten büyük zararlar göreceklerdir..
2016’nın bu anlamda bir milat olacağını yazıyorduk da kimse inanmıyordu.. Kapitalizmin bu krizi derinleşerek devam edecek.. Bu krizin ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel yansımalarını önümüzdeki günlerde daha açık ve net bir şekilde göreceğiz.. Şirketler çökecek, dolarla iş yapan firmalar büyük zararlara uğrayacaklar..
Evet bu kriz Amerikan rüyasının sonunu işaret ediyor.. Kavramları ve kurumları ile batı çöküyor.. Avrupa ve Amerika baharı öyle “Davos ruhu” ile filan bir yere gelecek değil.. Hiçbir ilaç batının derdine deva olamaz.
ABD dediğiniz ülke, geleceğini tüketmiş bir ülke.. Dünyanın en zengin ve en borçlu ülkesi. En önemli ihraç malı büyülü bir kâğıt parçası.
Batının ekonomisi gibi demokrasisi de bir illüzyondan ibaret. Bilimi, sanatı da öyle.
Bu gidişin hayra alamet olmadığını gören bir takım insaf ve vicdan sahibi insanlar konuşmak istiyor, fakat batı medyası onları sesini kısıyor, boğuyor, bir şekilde onları susturuyordu. Ama artık bazı gerçekleri gizlemek mümkün değil..
Aslında, bir süredir ısrarla tekrarladığım bir konu var.. Batı FETÖ ve BOP üzerinden önce İslam dünyasını yutmak, ardından dünyayı kontrol etmek istiyordu.. Çeyrek asırdır bugün yaşananlar yaşanmasın diye yüz milyarlarca dolar harcadılar.. Gülen kâinat imamı olacaktı. O okullar bunun için açıldı.. Ama olmadı işte. Bir “One minute”, bir “Mavi Marmara” bu işi bitirdi. Bugün yaşananlar “One minute” ve “Mavi Marmara’nın “kelebek etkisi” ile oluyor.
Mavi Marmara’nın ortaya çıkışı George Galavi’nin bir çağrısı ile mümkün olmuştu. Galavi, İsrail’i baskı altına alarak bir an evvel Filistin’deki Abbas yönetimi ile masaya oturarak barış anlaşması imzalayarak kendi varlık ve meşruiyetini uluslararası camiada bir belge ile garantiye almasını istiyordu. Hatta bu hedef için gerekirse taviz vermesini, ama önce, mutlaka şu yeni yerleşim yerleri açma işini durdurmasını istiyordu..
Plan, İsrail’in artık daha fazla genişlemesi değil, mevcudu muhafazaya yönelik bir politika izlemesini öngörüyordu. Çünkü, yarın Abbas giderse, yerine Hamas tipi insanlar gelecekti. Bu da İsrail’in “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olması” anlamına geliyordu. Bunun için İsrail’in üzerinde baskı kurulması gerekiyordu..
Biz, bu vesile ile Gazze’nin sesini dünyaya duyurmak ve Gazze üzerindeki baskıları en aza indirmek istiyorduk..
İsrail bu arada Kudüs’e yerleşmek, Filistinlileri Ürdün’e göçe zorlamak ve Hamas’ı daha da zayıflatma çabasında idi.. Hamas’ı terörist ilan etme derdinde idi. Ama Mavi Marmara ile kendileri terörist olduklarını gösterdiler.. İnisiyatif İHH’ya geçti bu şekilde..
İsrail, Suriye ve Irak’taki krizi kullanarak, ABD, İngiltere ve Fransa’yı bölgeye davet edip, bir emrivaki ile bölgedeki kendi pozisyonunu daha da tahkim ederek Müslümanları Kudüs’ten tamamen çıkartma, Mescid-i Aksa’yı yıkarak, yerine kendi tapınaklarını inşa etmek istiyordu..
Evdeki hesaplar çarşıya uymadı. Planları bozuldu.
Bakın, batıdaki bugünkü krizin arkasında bütün bu gerçekler var.. FETÖ var, İHH var, Mavi Marmara var, AK Parti var.
ABD’yi ve AB’yi vuran 15 Temmuz’un ahıdır..
Bugün geldikleri noktada, bugüne kadar neyi elde etmek için çalıştılarsa, artık onu kaybettiler..
Tekrar söylüyorum: Bu kapitalizmin krizidir. Siyonizm kapitalizm olmadan yaşayamaz.. Bu uluslararası sistemin çöküşüdür. Batının sadece ekonomik ve siyasi olarak değil, kavram ve kurumları ile topyekûn çöküşüdür..
İkiz Kuleleri hatırlayın.. Biri Avrupa, ötekisi Amerika’dır.. Önce biri, sonra diğeri vuruluyor. Bir süre binalar sanki ayakta kalacakmış gibi duruyor. İsabet alan katlardan sadece dumanlar yükseliyor. Ardından önce biri, sonra diğeri kendi üzerine çöküyor..
Bir günde 500’den fazla protesto gösterisi olmuş dünyada Trump’a karşı. Bakalım Moody’s, Fitch, S&P bu durumu ülkelerin kredi notuna yansıtacaklar mı? Bakalım Dolar bundan sonra ne yapacak. Bekleyecek ve göreceğiz. Selam ve dua ile.