Eskiden gelen eskimez bir tabirdir “Amme Hizmeti”. Bu tabiri anlamaya, kavramaya ve uygulamaya herkes muhtaç olduğu gibi bölge insanımızın daha çok ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

                Ne demek “AMME HİZMETİ” ?

                Umumi, genel ve sosyal konularda duyarlı olmak demektir. Yani gol atmak değil de attırmayı sevmek demektir.

                Bu anlayışta olmak ve de bunun tadına varmak için alt yapı ve eğitim gerekir. Bölge halkı olarak bu kavram bizde az geliştiği için her hangi bir olumsuzluk anında tepkimizi koymasını da beceremiyoruz.

                Mesela ilimizde bazı şeyler doğal olarak yanlış yapılıyor, geciktiriliyor veya zamanında ters yapılmış. Biz halk olarak bu durumda ne yapmamız lazım?

                Tepkimizi, kırıp dökmeden ve kararlı bir şekilde yetkililere ulaştırmamız gerekir. “Benim tepkimden ne çıkar” dediğimiz an, iyi bir yönetimi hak edemeyiz. Eski siyasilerden biri anlatmıştı. “Rahmetli Menderes’in idamında on kişi Galata köprüsünde oturma eylemi yapsaydı, o idamı gerçekleştiremezdiler” diye… Düşünüyorum da doğru olduğunu anlıyorum.

                Kıssadan hisse kabilinden bir hikâye anlatılır: “Zamanın birinde bir kral halkına demiş ki, herkes bir kova sütü gece vakti şu kuyuya boşaltsın! İnsanlarda düşünmüş ki, o kadar kişinin arasında benim ki dikkat çekmez, ben süt yerine kuyuya su dökeyim…”Bu sefer herkes öyle düşünmüş ve kuyu süt yerine su ile dolmuş.

                Evet, Aziz Dostlar!

                Her kıssada bir hisse vardır. Böyle yapmayalım. Herkes üzerine düşen işi yapsın yeter. Aslında kolayı da bu, maddiyatı kazanmanın yolu da bu!

                “Ben” yerine “Biz” anlayışında olmalıyız. Beraberce karar alıp beraber uygulamalıyız!

                Tek başına yapılan işte bereket ve başarı yoktur. Bu durum aileden tut, köyden, şehirden, devletlere kadar geçerlidir. İstişare, dinimizde çok önemli bir prensiptir. Meclisler bu tecrübelerin sonucudur.

                Bizim bu bölgede çok kötü bir söz yerleşmiş. “ortak atın beli kırık olur” diye… Hâlbuki Allah’ın rahmeti tek kişinin değil de cemaat üzerinde olduğu gibi maddi başarılarda, hele bu çağda tamamen birlikteliklerden geçmektedir.

                Onun için Peygamber Efendimiz : “İki ortağın üçüncüsü benim” diye buyurmuştur. Burada bizlere düşün görev ortaklık ve şirket şartlarına uyarak her şeyi yazıp imza altına almaktır.

                İnşallah bu “Amme Hizmeti” kavramı ile “ortaklık” anlayışını birleştirirsek güzel işler yapacağız. Buna bağlı olarak tepkimizi de uygunsuz bir şekilde değil de kurallara uygun bir tarzda ve dolayısıyla gür bir şekilde dillendireceğiz. O zaman bakacağız ki, kendi kendimize şikâyet ettiğimiz birçok mesele halledilmiş olacak. Hem de bizleri yormadan!

                Kurumların doğru karar vermesini sağlayan, bu tür tepki ve eleştirilerdir. Tepki ve eleştirilere açık olmayan kurum yöneticileri, o makamları hak etmemektedirler. O kurum ve o makamlar milletindir. Oradaki yöneticiler ise, millete hizmet eden maaşlı hizmetkârlardır.

                Yine Peygamber Efendimiz : “Milletin efendileri onlara hizmet edenlerdir.” Buyurarak bu durumu bizlere özlü bir şekilde bildirmişlerdir.

                Karanlıkları yumruklamayı değil de bir mum yakmayı Cenab-ı Hak hepimize nasip etsin!