ARTIK YAPIN ŞU HAVAALANINI!
Bölge insanı, orada burada artık çile çekmek istemiyor. Bugün, bölge havaalanının zaruri ihtiyaç haline geldiğini istatistikî doküman ve belgelerle birçok kişi ve yetkili ortaya koydu, koyuyor.
Söz konusu meselede güçlü bir kamuoyu oluşmamışsa ve yetkililerimize fazla yüklenilmiyorsa, bölge basın ve yayın kuruluşlarının güçsüzlüğündendir. Özel sohbet ve toplantılarda bu konu çokça gündeme getirilip konuşuluyor. Çünkü artık herkesin ve her kesimin uçak yolculuğuyla bir şekilde irtibatı vardır.
On yıl öncesine göre Türkiye’de hava yolu yolcu kapasitesi 7 kat artmıştır. Yani 2002 de hava yoluyla 1 kişi yolculuk yaparken 2012 de bu rakam 7’ye çıkmıştır. Bugün Türkiye’de, bu konuda baş döndürücü bir süreç yaşanmaktadır. Artık öyle bir noktaya gelindi ki yeni nesil gençlerden birçoğu otobüs yolculuğunu bilmiyor bile… Otobüs terminali gibi havaalanı yapılacak ve yapılıyor.
Sabah erkenden uçağa biniyor, gidiyor işini görüyor ve akşam olmadan işinin başına geçiyor. Dünya değişti artık… Bunu görmemezlikten gelemeyiz.
Burada önemli olan, gelinen bu noktayı iyi tahlil edip değerlendirmektir. Yani, havaalanının ihtiyaç haline geldiğini görmemizdir. Yoksa havaalanının nereye yapılacağı, nasıl yapılacağı, deniz doldurularak mı, oraya mı buraya mı yapılacağı işin detayıdır. Devlet karar verdikten sonra her yere yapabilir. Bunun örnekleri de çoktur.
Her kişi ve kurumun görevi ayrıdır. Bizler yazar ve çizerler olarak meseleyi sadece ortaya koyarız. Bu işleri icra edenler, ya çıkar gerekçeleriyle gereksizliğini ortaya koyarlar, ya da işe koyulurlar. Bunun ortası yoktur! Duymamazlıktan ve görmemezlikten gelmek, ileride sıkıntılar doğurabileceği gibi millete saygısızlık olarak da algılanabilir.
Bu sıralar, sis muhalefetiyle Erzurum ve Samsun’larda insanlar perişan olmazdı. Denebilir ki, Rize ve civarında da sis var. Tabii ki olabilir. Neresi müsaitse uçaklar oraya iner. Fazla bir mağduriyet de yaşanmaz. Aslında bu da işin detayıdır. Asıl olan ihtiyacı hissetmektir. Bütün bunların yanında, yetkililerin de dillendirdiğine göre, turizme açılmayı bekleyen dünya çapında AYDER’i olan ve yine dünya çapında kaplıcalara sahip bulunan ilimize ve bölgemize bu yatırımı çok görmek, aslında görmemek veya görememek demektir.
Havaalanına bağlı olarak muhtelif noktalara beş altı tane beş yıldızlı otelde yapılabilir. O zaman Rize’nin ve bölgenin hakkını kısmen vermiş oluruz. Allah’ın bizlere bahşettiği bu harikalarında üzerimizde hakkı vardır. Bu güzellikler acaba İsviçrelilerin elinde olsaydı böyle atıl mı bırakırlardı? Yoksa ilmik ilmik işlerler miydi oraları! Zengin kaynakların fakir bekçileri olmayalım. Allah verdiği nimeti üzerimizde görmek ister.
Ufak tefek hesapları bırakıp dünyayı doğru görelim ve dünyaya açılalım. Artık dünya küçülüp köy haline geldi. Geri kalmayalım…
İyi niyetli olarak bu meseleye el atanlardan Allah razı olsun diyor, özellikle yetkililerimize ve yöneticilerimize saygılarımı sunuyorum.