Abdulkadir İPEKOĞLU

Abdulkadir İPEKOĞLU

ASYANIN AYAK SESLERİ DUYULMAKTA!..

ASYANIN AYAK SESLERİ DUYULMAKTA!..

Sekiz yıllık iktidarı döneminde yapılan işleri Başbakanımız sayıp dökerken, birden, kendimi Bediuzzaman’ın müjdelediği o yüksek asra doğru dörtnala giden bir atın sırtında hissettim. Ayaklarımıza bağ olmuş, geçmişteki gibi söz ve hüküm sahibi olmaktan bizi alıkoyan maniler ortadan kalkıyordu. Batının izni olmadan adım atamayan bir Türkiye’den, ülkemin al-i menfaati neyi gerektiriyorsa onu yapan bir Türkiye’ye geçişin müjdesini veriyordu Rizeli Başbakan…

Zira, rivayetlerde:

“Bu millet yeniden ayağa kalkacak ve İslam, bir kere daha hükümran olacaktır!..”  

İşte Başbakanımızın konuşması, o rüyamın tahakkuku gibi geldi bana. Şimdi çok daha gerçekçi bir kanaatle inanıyorum ki bu millet hızla o yüksek istikbale doğru gidiyor. O yüksek istikbalin adı Asya Medeniyetidir. Bediuzzaman Said-i Nursi’nin müjdelediği İnsaniyet-i Kübra medeniyeti!  

Şöyle sesleniyordu Bediüzüzaman Hazretleri bu necip millete yıllar öncesinden:  

“Ey 300 seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş ve sessizce Nur'un sözünü dinleyen ve gaybi bir gizli bakışla bizi temaşa eden Saîdler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yusuflar, Ahmedler ve saireler!.. Sizlere hitab ediyorum. Başlarınızı kaldırınız "Sadakte" deyiniz. (Beni doğrulayınız!) Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muasırlarım (çağdaşlarım) varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuşuyorum. Ne yapayım acele ettim, kışta geldim. Sizler cennet-asra (cennet gibi) bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır…” Allah’a şükürler olsun. 

İşte Başbakanı dinlerken böyle bir heyecana kapıldım. İster yağcılığıma verin, ister sezgilerime verin, ister toyluğuma… Ama tarih olaylara şahit ise, güneş hiçbir zaman balçıkla sıvanmaz değerli okuyucularım… 2008 Gazze katliamı sonrasında Hamas liderinin şu sözünü elinizi vicdanınıza koyarak dinleyiniz:

-“Osmanlı bizim babamızdı,hasta da düşse, zayıf da düşse bizim babamızdı.Babanız gittiği zaman yetimlik duygusu aşarsınız.Keşke Osmanlı zayıf da olsa, keşke yaşasaydı..En azından babamız olduğunu hissederdik.Şu an biz yetimiz, Osmanlı gitti ve yetim kaldık!..”

Orta Doğuda yıllarca beklenen hasretli bir baba misâli yıllar süren tedavinin ardından Hz.Allah’ın inayetiyle Rizeli Tayyip Erdoğan önderliğinde tüm Ortadoğu, Uzakdoğu ve insanlık alemi olarak hepimizin gözü aydın, işte Türkiye’m ortaya çıkmakta artık!.. Yeter ki Arap alemi ful destekleriyle yanımızda yer alsınlar!...

Bu benim umudumdur, hayalimdir, aşkımdır. Ona kavuşmanın yalancı umutlarına bile canımı vermeye amade iken, şimdi sahici bir şekilde, onun gelişinin ayak seslerini duyuyorum. Bir fani için ne kadar da heyecan verici!.. O güzel ihtişamlı günleri görmeden Rabbim canımızı almaz inşallah diyorum. 

Ben her efsane gibi Ergenekon’dan Çıkış efsanesini de sadece bir efsane, çocukluk duygularımla okuduğum bilgilerimle bir masal sanırdım. Meğerse milletler, tekrar edebildikleri yüksek kabiliyetlerini günü ve saati gelince Rabbimin inayetiyle efsaneye dönüştürebiliyorlarmış!..

Gençlik yıllarımda ardından gittiğim ve gönlümde halen yaşattığım şimdi o efsanedeki Bozkurtun ne anlama geldiğini daha iyi anlıyorum.  Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan, tıpkı o bozkurt gibi, milletinin önüne geçmiş, şu sert ve haşin dağlardan nasıl aşıp engin vadilere açılabileceğimizin yollarını gösteriyor. Veya bizzat açıyor!..Türk milletine düşen görev, o bozkurdu şanlı ecdadı gibi takip edip insanlığı kucaklamak…

 Artık Ortadoğu’da ihtiyaç duyulan süper ülke Türkiye’m görev başına artık, gözümüz aydın!...

Hele İngiliz siyasetiyle İslam âlemi ile aramıza sokuşturulmuş nifak ve nefretleri giderir ve Müslüman milletler arasında ittihad-ı kulub’u sağlar, orta doğudaki zulmü sona erdirir ve bir de Ayasofya’nın açılmasına öncülük ederse, onun tarih nezdinde layık olacağı makamın ne olacağını ancak Allah bilir dostlarım!.. Ama Muhalefet,bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ülkemin “muasır medeniyet seviyesine yükselmesini” kaptan Tayyib önderliğinde  ne yazık ki ihtiraslarından dolayı  istemez!.

ONE MİNUT’le başlayan ve şu anda gerek ülkemiz ve gerekse dünyada geldiğimiz son durumu görmemezlikten gelen gözlerin TAM MİNÜT’le kör, duymazlıktan gelen kulakların sağır olmaları kadar doğal bir şey olabilir mi?.. İlahi adaletin tecelli edeceği o güzel günler kapıda artık dostlarım.

AB’nin yıllarca bizleri görmemezlikten geldikten sonra ORTADOĞU BİRLİĞİ niçin kurulmasın ki!... Allah aşkına böyle bir birlik olsa olsa ancak Atatürk’ün kurduğu TÜRKİYE CUMHUHRİYETİ önderliğinde kurulur. Bu birliğin bizzat Türkiye’mdeki bazı siyasi ve sosyal kurumlarca da istemeyenlerin sayısı çokça!... Herkesin bir plânı varsa, Hz. Allah’ın da bir plânı var ve sonuçta Hz.Allah’ın dediği muhakkak olacaktır!..

Ah Türkiye’m ahhhhhhh!. Hak ve hakikat yolunda kaderin size verdiği en kutsal görevleri ifada atacağın her adımının kutsal olması bu milletin ve insanlık âleminin tek dileği sayın başbakanımız…

Ne diyelim, “Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler..” yeter ki inanalım efendim.

Birlik-beraberlik ve kardeşlik duygularıyla gelecek günler çok ama çok daha güzel olacaktır inşallah..

İzdihamın en sıkıntılı günlerinde günlük kontenjanın 10 kg.’a düştüğü bir anda Rize’ye geliyorsunuz ki, inanın halkımız feryât etmekte, inşallah bu konuya da bir çözüm bulacağınız günler yakın olsa gerek!..

Rabbim sizi samimi ve içten duygularınız olduğu müddetçe her türlü kazadan-belâdan-suikastlardan koruması dileğiyle baba ocağına, Rizelimin şefkatli kucağına, sımsıcak Güneysu’daki yuvana hoş geldiniz Sayın Başbakanım.

“Denenmişi denemek, millet içün kayıptır-Dünyanın son umudu, o da Recep Tayyiptur.”

Saygılarımla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
10 Yorum
Abdulkadir İPEKOĞLU Arşivi