Batı’nın ileri karakolları son ağır saldırıyı yapıyor
Hiç kimsenin, her ne gerekçeyle olursa olsun, Türkiye’ye inancınızı kırmaya, zayıflatmaya, yok etmeye çalışmasına izin vermeyin.
Hiçbir siyasi pozisyon alışın, dar çıkar ilişkilerinin, küskünlük ve kırgınlıkların, Türkiye düşüncenize zarar vermesine izin vermeyin.
Hiçbir toplumsal senaryonun, içeriden ve dışarıdan gelen yakıcı dalganın, zaafları tahrik etmeye ayarlı siyasi ve toplumsal söylemin zihinlerinizi rehin almasına izin vermeyin.
Hiçbir siyasi ajandayı, siyasi kimliği Türkiye’nin üstünde tutmayın. Sizi dar, kısır çatışma alanlarına mahkûm edenlere fırsat vermeyin. Sizi ideolojik körlüklere mahkûm edenleri asla affetmeyin.
Dünya Doğu-Batı diye ikiye bölündü.
Biz nerede olacağız?
Artık “Türkiye Düşüncesi”, “Türkiye Ekseni”, coğrafyamızda ve dünyadaki Türkiye algısı üzerinde düşünme, üretme, mücadele etme zamanı.
Bu gerçeği örtenlerin, sulandıranların iyi niyetli olmadığı, kişisel hırs ya da dışarıdan gelen ajandalara göre hareket ettiği, ortak Türkiye mücadelemizi zayıflatma amacında olduğu gerçeğini asla unutmayın.
Dünya Doğu-Batı olarak ikiye bölünüyor. Bize ya Doğu ya da Batı diye sadece iki seçenek var gibi gösterildi. 20. yüzyılda olduğu gibi Batı ekseninde durmamız dayatıldı. Yükselen Doğu ile dengeli ilişkiler kurmamız tehdit olarak algılandı.
Ya da Batı’ya rest çekip Doğu’ya bağlanmamız, bir Doğu vesayeti altına girmemiz istendi. Doğu’ya yönelsek Batı tehdidi, Batı’ya yönelsek Doğu tehdidi öne çıkarıldı. Bununla da kalmadılar, kendi coğrafyamızda cepheler, güç alanları ürettiler ve Türkiye’nin karşısına diktiler.
Batı’nın ileri karakolları son ağır saldırıyı yapıyor.
Bugün Türkiye’deki bütün muhalif siyasi akımlar bu iki seçeneğe göre dizayn edilmiştir. “Türkiye Düşüncesi”, “Türkiye Yükselişi” yerine iki seçenekten birine mahkûm olmamız isteniyor.
On yıllardır Batı mekanizmaları içinde yetişen, zihni formatlanan yapılar, son ağır saldırılarını yapıyor. Türkiye kendi güç alanını inşa ederse korkusu yüzünden bütün siyasi, ekonomik ve toplumsal nüfuz alanlarını teyakkuza geçirdiler, var güçleriyle saldırıyorlar.
Her gün, Türkiye gündemini belirleyen tartışmalar, ithamlar, suçlamalar, konu başlıkları çok ince işlenmiş, kurgulanmış bir program olarak önümüze geliyor. Bunların normal, gündelik, olağan tartışmalar olduğunu sanıyorsunuz. Öyle değil.
Kurgulanmış yalanlar: Zihinlerimiz, düşünce dünyamız mahvediliyor.
Ortaya kurgulanmış yalanlar atılıyor. Günlerce bütün ülke bununla meşgul ediliyor. Sanki bütün dünya böyleymiş gibi, sanki dünyada başka bir şey yokmuş gibi..
Zihinlerimiz, ufkumuz, düşünce dünyamız mahvediliyor. Alabildiğine öfke, kin, nefret pompalanıyor. Alabildiğine kötülük, zehir dağıtılıyor.
Bu öyle büyük bir tuzak ki, bunu İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde uyguladılar. Bunu, CHP öncülüğünde siyasi partilerle terör örgütlerini tek çatı altında toplarken uyguladılar. Şimdi 2023’e yönelik her zamankinden daha sistematik halini uygulamaya başladılar.
Başınızı kaldırıp bir dünyaya bakın! İçeride zihinsel ambargo altındayız.
Başımızı kaldırıp dünyada ne oluyor, dünya nereye gidiyor, Türkiye nerede durmalı, ne yapmalı, nasıl adım atmalı diye ortak bir çaba, gayret içine girmemizi engellemeye çalışıyorlar.
Çok büyük bir zihinsel ambargo altındayız. Zihnimiz, düşüncelerimiz üzerine vesayet kuruluyor, ne kadar farkındayız!
Türkiye; dünyanın Doğu-Batı olarak ikiye bölündüğü 21. yüzyılda, belki bin yıllık bir projeyi uygulamaya başladı. Adeta yeniden dirildi, kendine geldi, her alanda harekete geçti.
Merkezinde bulunduğu coğrafyada küresel dizaynın ezberini bozacak bir güç yükselişi başlattı. Atlantik’ten Pasifik kıyılarına kadar, yeryüzünün ekseninde güçlü bir siyasi dil, motivasyon, arayış, uyanış başlattı.
Hazırlıksızlık ve hazımsızlık: Türkiye nasıl hesap bozdu?
Bu, hiç hesapta yoktu. Kimse bunun olacağını öngörememişti. Türkiye’nin Kafkaslardan Basra Körfezi’ne, Kuzey Afrika’dan Kızıldeniz’e, Orta ve Güney Asya’ya… milletlere böyle bir çağrı yapacağı, bunun için öne çıkacağı, yüzlerce yıllık siyasi genetiğini ve birikimini cesurca harekete geçireceği tahmin edilememişti.
Şimdi dünya bu şaşkınlığı yaşıyor. Doğu-Batı bölünmesine göre pozisyon alırken yeni bir denklemin, gücün ortaya çıkmasının hazırlıksızlığını ve hazımsızlığını yaşıyor.
Türkiye, geleceğin dünyasını biçimlendirecek merkez ülkelerden biridir. Dünya bunu zorla da olsa kabullenecek. “Türkiye’yi durdurma”ya dönük ne kadar müdahale etseler başarısızlıkla sonuçlandı.
CHP, ortakları, belediyeleri, ajansları, karanlık odaları..
Son büyük yenilgiye hazır mı!
Bugün CHP, ortakları, belediyeleri, ajansları, bu müdahale planının içinde ne kadar güç ve çevre varsa aynı başarısızlığı bir kez daha yaşayacak. Batı’nın son büyük müdahale girişimi de sonuçsuz kalacak.
Pandemi döneminde, ekonomik olarak güç kazanan birkaç ülkeden biri oldu Türkiye. Ama siyasi olarak güç kazanan birinci ülke oldu. İnanılmaz, akıl dolu hareketler yaptı. Elini güçlendirdi, gücünü artırdı, girdiği her mücadeleyi zaferle sonlandırdı.
ABD, Rusya, Çin, Almanya gibi ülkelerin yanına artık Türkiye gibi bir güç de eklenmiştir. Küresel mimarinin kurucu ülkeleri arasında artık Türkiye de vardır. Bundan sonra hiçbir güç, Türkiye’nin bu çıkışını engelleyemeyecek.
Dünya medyasında Türkiye tartışmaları: İçeride olağanüstü bir karartma var.
ABD medyasına, Avrupa medyasına, Asya medyasına bakın. Türkiye dünyanın öncelikli tartışmalarından biridir. Bu tartışmaların tamamı, Erdoğan’ın jeopolitik müdahalelerinin, Türkiye’nin güçlü yükselişinin arkasından geliyor ve bunu anlamaya çalışıyor.
Tartışmaların hepsinde; “Yeni Osmanlı mı kuruluyor”, “Türkiye Avrasya’nın büyük oyuncusu”, “Büyük Oyun’un merkez ülkesi”, “Türkiye’nin aklında neler var”, “Küresel ölçekte en doğru hamleleri yapan ülke” gibi konular işleniyor. Her tartışmada Türkiye için olağanüstü büyük sözler söyleniyor. Biz bu sözlerin hiçbirini içeride söylemiyoruz bile.
Peki, bu tartışmaları neden duymuyorsunuz? Medyamızda, siyasi çevrelerimizde, entelijansiyamızda, kültür adamlarımızda, muhalefetimizde, sivil toplumumuzda duymuyorsunuz?
Çünkü olağanüstü bir karartma uygulanıyor. Birileri sanki Türkiye’yi dünyadan koparıp, kendi içine gömmeye, kötülüklerle boğuşur hale mahkûm etmeye çalışıyor.
Anadolu her zaman siyasi yükselişlerin anavatanıdır..
İşte anlatmaya çalıştığımız bu. Biz; hakkımız olmasına rağmen, o büyük sözleri henüz söylemiyoruz. Ama bırakın en azından duymamızı bari engellemeyin.
İçeride kurdukları cephe ne kadar sinsice, çirkinlikle saldırırsa saldırsın. Bu eşik aşılacak. Bu yol yürünecek. Bu yüzyıl yükseliş yüzyılı olacak. Türkiye’nin merkezinde bulunduğu coğrafya, küresel ölçekte bütün hesaplamalara inat, “Merkez Coğrafya Gücü olarak öne çıkacak.
Anadolu siyasi yükselişlerin anavatanıdır. Haçlı Savaşları’ndan sonra, Moğollardan sonra nasıl yükseldiyse, Birinci Dünya Savaşı gibi üçüncü büyük şoktan sonra Üçüncü Büyük Yükseliş’e de ev sahipliği yapacak.
Ülkenizin yanında durun. Ona güç verin.
Türkiye artık “coğrafya”mızın tamamıdır. Küresel iktidar hesaplaşmalarının savaş alanı olarak tayin edilse de bu hesapları değiştiren ülkedir. Partiler üstü, cemaatler üstü, çıkarlar üstü bir gerçeğimiz var. Bu eksende demir atanlar, büyük bir gelecek inşa edecekler.
Onlar geleceğimizi çalmaya çalışıyorlar. Yalanlarıyla, planlarıyla, çirkinlikleriyle, kötülükleriyle, nefretleriyle, bu ülkeyi, bu milleti yeniden diz çökmeye, rehin vermeye, birilerine peşkeş çekmeye, birilerinin tetikçi ülkesi olmaya zorluyorlar.
Siz siz olun, ülkemizde estirilen kötülük fırtınalarında savrulup gitmeyin. “Türkiye Düşüncesi” zihnen oturmuştur. Şimdi bunun mücadele dönemi yaşanıyor.
Ülkenizin yanında durun. Ona güç verin.