Bıldırcınlı nohutlu pilav birinciliği kaptı
Geçen hafta Ekonomik ve Pratik Pilavlar Yarışması’nda jüri üyeliği yaptım. Yarışmayı üç liralık bıldırcın etiyle hazırladığı klasik nohutlu pilavıyla Çağatay Anıl kazandı. Pilavı 15 dakikada hazırladığı tavuk suyuyla yapmıştı ve taze kekikle lezzetlendirilen pilav tam kararında demlenmişti
Geçen cumartesi şefler arasında düzenlenen Ekonomik ve Pratik Pilavlar Yarışması’nda jüri üyesi olarak TÜYAP’taydım. Önce biraz yarışmanın konseptine değinmek istiyorum. Pilav, özellikle Türk tipi demleme pilav, zaten pratik bir yemek. Tabii içinde kullanacağınız ekstra malzemelerin hazırlanması ve işlenmesi kısmını ayrı tutuyorum. Çünkü kullanılan her malzemenin ön hazırlığı farklı. Pilav demlemek “Üç dakika yüksek, üç dakika orta, üç dakika da kısık ateş” dedin mi biter. Mesele pilavın demleme suyunun kalitesi ve miktarıdır. Bu, pilavın lezzeti için çok değerlidir ve tavuk, et ya da sebze suyu olsun belli bir hazırlık ister.
BASİT DEĞİL CİDDİ MESELE
İşin ekonomik kısmı ise son derece göreceli. Kimisine 10 liralık malzeme çok, kimisine az gelir. Ama genel olarak pilava konulacak ekstra malzeme kilolarca olmayacağı için, en pahalısını kullansanız bile yine de diğer yemeklere göre ekonomik olacaktır. Yani ‘ekonomik ve pratik’ bir pilav bulmak çok da zor değil hatta basit bile görünebilir. Ama gelin görün ki bu saydığım noktaları hassasiyetle ele almak ciddi bir meseledir.
Emin olun, malzemeleri özenle seçip yarışma süresinde demleme suyuydu, eklenen diğer malzemeleri hazırlamaktı, sunumdu derken şefin ortaya birinci olabilecek nitelikte lezzetli bir pilav çıkarması öyle basit bir iş değil.
Bunlar benim kişisel fikirlerim. Ama yarışmadan sonra birincilik alamayan şeflerin işin ‘ekonomik’ kısmında, yarışmanın birincisinin kullandığı bıldırcın etine kafayı takmaları en azından fikirlerimin ‘göreceli’ kısmını bir hayli destekledi.
MÜTHİŞ LEZZETLER TATTIK
Finale kalan altı şefin içinden birinci olan Çağatay Anıl ile yarışmadan önce sohbet etmiştim. İçindeki heyecan yüzüne o kadar net yansıyordu ki, bu yarışma için çok ciddi çalıştığı belli oluyordu. Sanki birinci olmaktan çok hedefi ilginç bir fikri ortaya atmak, yepyeni bir lezzeti bizlere
tanıtarak oradan ayrılmaktı ve bunu fazlasıyla başardı. Kullandığı 100 gramı üç liralık bıldırcın etiyle hazırladığı klasik nohutlu pilavı birinci oldu. Benim de favorim onun yemeğiydi. Pilavı 15 dakikada hazırladığı tavuk kemiği suyuyla yapmıştı ve taze kekikle lezzetlendirilen pilav tam kararında demlenmişti. Pilav, bıldırcın eti olsa da olmasa da müthiş lezzetliydi. Ama bıldırcın eti kullanmak iyi fikirdi ve o tabakta açıkçası beni en çok semizotlu yoğurt püresi etkiledi.
Yarışmanın ikincisi ise hünerli elleriyle müthiş bir tabak hazırlamıştı. Pirinç yufkasına sardığı sakızlı kalbuni pilavı yeni bir tarif olarak yerini yemek dünyasında alacak. Bu tabağı hazırlayan Ramazan Kemerpınar’ı takipte olacağım. Eminim, ondan daha çok ilginç fikirler göreceğiz.
Ellerinize sağlık
YARIŞMADAKİ finalistlerin kimi pilavını diri, kimi lapaya yakın demledi, kimi biraz ekşiyi, kimisi ise sarımsağı biraz fazla kaçırdı. Bazıları ise hiç haz etmediğim hazır tablet et ve tavuk suyunu kullandı. Her pilav öyle farklı kıvamdaydı ki kullanılan pirincin aynı olduğu söylenmesine karşın kendim bakıp ikna oldum. Sonuçta her yarışmacı yapabileceğinin en iyisini ortaya çıkarmaya çabaladı. Herkesin ellerine sağlık!
Öyle ya da böyle, birinci olamamak, eleştirmek için her zaman ilham verir ve daha iyisine doğru itme kuvveti olur. Böylece yepyeni reçeteler yemek dünyamızda yerini alır. Bu yarışmada her şef yenilikler bulmaya çabalamıştı. Her defasında daha iyi olacak yepyeni fikirler işte bu yarışmalar sayesinde filizleniyor. Yarışmadan ayrılırken “Bir daha ki sefere ben şöyle yapacağım” diyenleri duyunca emin olun bu düşüncelerle ve mutlulukla oradan ayrıldım. Yarışmayı düzenleyen USA Rice’a teşekkürler...