Corona ile ilgili tedbirler
Temel ihtiyaç maddelerinin temininde kriz yaşanmamalı. İşten çıkarılanların beslenme, sağlık ve barınma giderleri konusunda sıfır faizli borçlanma yanında temel ihtiyaç maddelerinde vergi muafiyeti sağlanmalı. Esnaf ve işadamlarının vergi ve kredi borçları yeniden yapılandırılmalı ve ertelenmeli. Yoksa Corona piyasayı ciddi bir şekilde vurabilir ve zararın telafisi güç olabilir.
Salgınla ilgili geleneksel, alternatif çözüm teklifleri ciddiye alınmalı ve bu konuda yeni buluşlar test edilerek değerlendirilmeli ve bu konuda mevzuat engeli kaldırılmalı. Bu ve benzeri gıda destek ürünleri ve cihazların test edilmesi için belli üniversite ve laboratuvarda bu ürünler ve cihazların Corona virüsü ile ilgili testleri için imkan ve zemin hazırlanmalıdır.
Kenevir ekim alanları genişletilmeli THC ve CBD’lerin değerlendirilmesi ve salgına karşı kullanılması konusunda TİGEM ve SGK kontrolünde çalışmalar teşvik edilmelidir. Gümrükte bekletilen tohumların, ısıl işlem görmeden, tarım ve sanayi kesimine intikali sağlanmalıdır.
İzinsiz kenevir ekiminde ele geçirilen kenevirlerin söküm ve imhasına son verilerek, yed-i emin olarak bu alanlar TİGEM ya da bölgede konuyla ilgili tarımsal, sağlık, endüstriyel ARGE çalışması yapan üniversitelere devredilmelidir.
Corona salgını ile ilgili olarak ölümü gösterip, aşı bahanesi ile çok büyük kitlelerin kısırlaştırılması senaryosu ile ilgili iddialar ciddiye alınıp araştırılmalıdır. Bu konuda istihbarata önemli görevler düşmektedir. Bu virüs, geni ile oynanmış bir virüs ise bu bir biyolojik silah olarak tanımlanıyorsa, bu saldırıya karşı TSK içinde de ayrı bir savunma birimi oluşturulmalıdır.
Konu tek başına Sağlık Bakanlığının üstesinden gelebileceği bir konu değildir. Bakanlık olarak, İçişleri, Aile, Ticaret, Sanayi, Maliye, Gıda Tarım, Çevre ve Şehircilik Bakanlıklarını da ilgilendiriyor. MEB, YÖK, Aile Bakanlığı, Spor ve Gençlik Bakanlıklarını, Turizm Bakanlıklarını da ilgilendiren boyutu var bu işin. Hatta Milli Savunma Bakanlığının da daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerekir.
Sadece Diyanet değil, STK’lar, Media da bu işte çözümün bir parçası olmak zorunda. Bu durumu bir afet olarak görmemiz gerek. İnsani yardım derneklerinden Kızılay’a, AFAD’a kadar herkese görev düşüyor. Bu durumu kendileri için fırsat olarak gören ve ifsad için kolları sıvayan dahili ve harici bedhahlar olabilir. Tanrıyı kıyamete zorlama gayretinde olanları da takip etmek gerekir. Zor bir süreç. Bu iş uzun bir zaman alabilir. Değişen şartlara uyum performansımızı canlı tutamaz isek gelecek günler geçen günleri aratabilir. Siyasi ideolojik, dini tartışmalar toplumda infiale sebeb olabilir. Buna dikkat etmeliyiz. Bulanık suda balık avlamak isteyen birtakım menfaat çetelerinin gayretleri toplumda bir öfke patlamasına sebeb olabilir. Onun için yolsuzluk olaylarına karşı dikkatli olmak gerek.
Hangi partiden olursa olsun belediyelerin başarısızlıklarına sebeb olan siyasi baskı ve engellemeler de aynı şekilde toplumda tepki alabilir. Çünkü bu işin faturası sadece siyasi grubları değil bütün topluma çıkacaktır. Siyasiler başta olmak üzere, herkes, hepimiz, söylemlerimize ve eylemlerimize daha fazla dikkat etmeliyiz.
Gıda ve tarım konusunda kesinlikle yeni politikalar belirlenmesi gerek. Bu ve benzeri salgınlara karşı gıda takviye ürünlerinin işlenmesi ve piyasaya sunumu konusunda yeni bir eylem planı hazırlanmalı, bu anlamda endemik tür bitki üretiminin bu mevsim için acil olarak desteklenmesi gerekir.
Ramazan geliyor, toplu iftarlar olmayacaktır bu sene, hatta cenaze namazları, teravih ve bayram namazı konusu da gündem olacak. Kurban kesimi de çok kolay olmayacaktır bu sene. Öyle bu mikrob bugünden yarına girdiği yerden çıkmayacak. Hac da bu sene ertelenebilir. Diyanet bu konuda dini merasimlerin ötesinde bir sosyo psikoloji, din psikolojisi ve sosyolojisi, sosyal siyaset planlaması konusunda hem sanal hem mevcud media üzerinden sürekli mesaj paylaşması yapması gerekir. Bu sene iki bayramda da Diyanet ve Media dernekleri ortak bir bayram gazetesi çıkaramaz mıyız! Bu konuda İlahiyat ve dini kanaat önderleri ile dirsek teması içinde olması gerekir. Okulların ve yurtların yanında fiziki şartları uygun camiler, eğer kriz derinleşirse ilk yardım, acil yardım, insani yardım, şifa merkezi olarak da hizmet verebilir. Beklenen ölümlerle ilgili mezar yerleri, defin işleri ve törenlerle de şimdiden tedbir alınması gerekir.
Media’sı, STK’sı ile herkes insanlığı tehdit eden bu gelişmeler karşısında evrensel bir cephe oluşturmak zorundadır. Ve her zamankinden daha çok ibadet, dua ve hepsinden önce tevbe etmemiz gerek. Çünkü biz zalimlerden olduk ve bu belalar da sürpriz değil. Hepimiz kendimize bakalım. Bu gökdelenleri diken koyun çobanları, bu helal-haram demeden önüne konan haltı hapur hupur yiyenler, makam sahiplerinin nereden nereye nasıl geldiklerine bakın. Unutmayalım ki, Allah cahil ve zalim bir topluluğa yardım etmez. Onların üstüne pislik ve bela yağdırır, onların işlerini sarp dağlara sardırır. Beterin de beteri var. Deprem, çekirge, kum, karınca, kurbağa, sivrisinek.. Aklımızı başımıza alalım. Selâm ve dua ile.