DİLİN GÜCÜ ve BİZ İNSANLAR!..
(Rize’mizin kaptan köşkünde bulunan değerli yöneticilerimiz ve tüm personeliyle, iktidar ve muhalefetin sözcülerine ithaf olunur. Zira halkımız konuşmaları dikkate almakta da!.)
Lütfen dilin önemini çok iyi kavrayalım, dostlarımıza ve çocuklarımıza da kavratalım. Evet,
Babası, küçük oğluna, sosyal ve beşeri münasebetlerde “dilin önemini-sözün hikmetini-söylemin gücünü” anlatmaya kararlıydı. Babanın dedesi,dedesinden dinlemişti. Hikâye nesilden nesile geçip bu günlere gelmişti. İşte hikâyemiz:
Diyordu ki babası küçük oğluna:
-Kral, aşçısını çağırdı.
Bana bir yemek yap, dünyanın en güzel, en leziz, en değerli yemeği olsun…
Aşçı yemeği yaptı. Bir dil haşladı ve yemesi için kralın önüne koydu.
Kral:
-“Bu mu dünyanın en güzel, lezzetli, eşi bulunmaz yemeği?” diye sordu.
Aşçı da,
-“Evet, bu dil var ya bu dil, isterse en güzel şeyleri söyleyebilir, en tatlı umutları yükseltebilir; yılanı deliğinden çıkartabilir, düşmanları barıştırır, dostları kaynaştırır, itibarını arttırır, gönüllere taht kurmanı sağlar.” dedi.
Bir hafta geçti…
Kral aşçıyı yine çağırdı.
-Bana bir yemek yap, dünyanın en acı, en kötü, en berbat, en değersiz yemeği olsun.
Aşçı yine dili haşladı.
Kralın önüne koydu ve “Bu dil var ya bu dil; isterse dünyanın en acı, en ağır, en yaralayıcı, insanlar arasındaki dostluğu biranda yıkabilen, kuruluşları temelden deprem gibi sarsan, devlet ricallerinin tahtını kökünden sallayan, tedbir alınmazsa insanlığın temeline dinamit koyan, bin yıllık dostluğu bir kelimeyle bozucu rol oynar” dedi.
Gönüllere taht kurmak isteyen kişi ve kuruluşların, insanlarla iletişimde dilin gücünü gösteren bu Fabl, ders almak isteyen herkese ibretle ithaf olunur.
-“Elini tuttuğundan daha fazla dilini tut. Zira, ağızdan çıkan gereksiz bir söz, serseri kurşuna benzer ve gittiği yere felâket götürür!..” ata sözüne her zaman sadık kalmak dileğiyle!..
İşte dil’in gücü!..
Hürmetlerimle…