DİZİLERİN KARARTTIĞI KALPLER
İnsan her gördüğü şeyden müspet veya menfi etkilenir. Bırakalım gördüğünü, duyduğunu ve hatta hayalinden geçenler bile bizleri fark etmesek de tesiri altına alıyor.
İnsan çok komplike bir varlıktır. Göz penceresinden vücudumuza giren her güzel görüntü, ruh dünyamızı rahatlatıp bulutların üzerinde bizleri gezdirirken, her çirkin ve haram görüntü de bilinçaltımızı yaralar ve canımızı sıkar. Neden sonra onun yansımaları hayatımızı şekillendirmeye başlar.
Geçenlerde emniyetten bir devlet görevlisi, televizyon dizilerinde entrika ve aldatmalarla dolu senaryoların gençlerin bilinçaltını karattığını söylüyor. Bunların yerine bizim o gençlere vermemiz gereken, o taptaze olan yürek ve dimağlarını saygı, sevgi ve toleransla doldurmamız gerektiğini ekliyor.
Bunu bir devlet görevlisinin söylemesine gerek yok. Televizyonlardaki dizilerin, değil gençleri, biz orta yaşlıları ve hatta yaşlılarımızın kalp ve dimağlarını bile ciddi oranda zedelediğini biliyoruz. Çünkü insan yaşlandıkça nefis yaşlanmaz, bilakis gençleşir. Kendi kendimizi aldatmayalım.,
Televizyonda işlenen her bir müstehcen sahne, aldatma ve entrika senaryosu kalplerimizde kapkara bir leke bırakır. Yavaş yavaş o düşünce küçük bir yılan gibi kalp ve ruhumuzu zehirlemeye başlar. Adeta belli bir oranda uyuşturucu alır gibi pek fark edilemez…
Ve şöyle bir noktaya gelinir ki, o sahneleri ve o kebair günahları normalmiş gibi algılamaya başlarız.
İşte kalbin ve ruhun kısmen de olsa uyuşturulması gerçekleşir.
Evet Aziz Dostlar!
Lütfen ve lütfen bu tür tehlikelere baştan fırsat vermeyelim. O dizilerin iç dünyamızı zehirlediğini ve daha tehlikelisi de ruh dünyamızı sarsıp, manevi değerlere karşı soğuttuğunu hiç ama hiç unutmayalım.
Bizleri bu kadar etkileyen dizilerin, çoluk çocuğumuzun ruh dünyasını ne derece sarstığını düşünmek bile aklımızı zorlaması lazım
Bütün bunların sonucunda, önceden kalp ve dimağımıza ne toplanmışsa, ileriki hayat safhalarında artık oradan harcama yapılıyor. Ve ilerisini demeye gerek yok herhalde…
Günümüzde işlenen cinayetler, aile içi şiddet, aile içi güvensizlikler, terör ve ticari hayatımızdaki çözülmeler baş göstermeye başlıyor.
Bütün bu zorlukların yanında, nasıl ki hava çok kararınca bir mum bile bayağı işimize yarıyor. Günahların hücumunda günah işlememek de çok önemli bir ibadet sayılıyor. Hele bu zamanda…
Bizler, şayet o oyunlara gelmeyip, akl-ı selim ile bu kısa hayat çizgimizi kendimiz belirlersek, adeta bu krizi avantaja döndürmüş oluruz.
Cenab-ı Hak hepimize bu uğurda sabır, sebat ve irade versin!