“Erdoğan’ı devirip, Türkiye’yi durdur” İçerideki ayaklar kim?
“Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur.”
“Türkiye’yi durdur, milli ekseni dağıt.”
“Türkiye’yi kuşat, yükselişini engelle.”
“Onu Akdeniz’de ve coğrafyasında boğ” ve Selçuklu-Osmanlı-Türkiye Cumhuriyeti sürekliliğinin “yeni uyanış”ını durdur…
Bunlar tek bir plandır. Ve küresel bir projedir. Türkiye’yi yeniden 20. yüzyıla geri döndürmek, Anadolu’ya hapsetmek, küçültmek, hareket edemez hale getirmek, yeniden denetim/yönetim altına almak için hazırlanmıştır.
Saldırıların arkasında her zaman bu plan var.
İran sınırından Akdeniz’e, Doğu Akdeniz’den Ege’ye, Kafkaslardan Libya’ya kadar, izlediğimiz her olayın temelinde bu vardır.
Erdoğan’a öfkeleri, onu yalnızlaştırma çabaları, çaresiz bırakma girişimleri, devirme ya da suikast teşebbüsleri sadece bundandır.
Çünkü o; Türkiye’de yüzyılların yürüyüşünü başlatmış, ülkeyi onların kontrolünden çıkarmış, yeniden denetim taleplerini reddetmiş, yüzlerce yıllık tarihi ve bu milletin iddialarını bugüne çağırmış, Malazgirt’ten bu yana devam eden ruhu canlandırmış, bu yönde tarihin akışını değiştirmiştir.
Batı için, onların kontrolü altındaki rejimler için, içeride onlarla çalışanlar için bunları yapan Erdoğan zaten kötü olacaktı. Başka bir seçenek zaten yoktu.
Erdoğan’a bu topraklardan bakmaktan korkuyorsunuz..
Peki ya milletimiz için, ya Türkiye için, ya Anadolu için, ya yüzlerce yıldır bu coğrafyada var olan siyasi zenginliğimiz için Erdoğan kimdir?
Alparslan’dır, Fatih’tir, Yavuz’dur, Abdülhamit’tir, Atatürk’tür. Bugün ne derseniz deyin, büyük tarih yürüyüşü ekseninden baktığınızda, geleceğin tarihi bunu böyle yazacaktır. Biz buradan bakıyoruz. Hiçbir zaman Washington’dan, Londra’dan, Brüksel’den ya da bilmem hangi başkentten bakmayacağız.
Erdoğan’a yönelik taciz ve düşmanlıkların tamamen kişisel ya da bu tez çerçevesinde olduğunu gördüm. Hiçbirinin Türkiye’nin, milletin siyasi genetiği ile örtüşen, “daha öte, daha güçlü” bir vizyonu olmadı.
“Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur”
“Erdoğan’ı devir, Türkiye’yi durdur” tezi ABD’de, Avrupa’da, coğrafyamızda bazı Arap ülkelerinde hayata geçirilmiştir.
Bu amaçla; dışarıda bu cephe kurulmuştur. Coğrafyamızda bir cephe kurulmuştur. İçeride de bununla tam uyum halinde olacak “iç cephe” kurulmuştur.
“Türkiye’yi durdurma”ya dönük amansız bir mücadele yürütülüyor. Bu kapsamda hiçbir zaman biraraya gelmeyecek ülkeler, aynı cephede buluşuyor.
Bu amaçla, siyasi kimlikleri açısından, asla tek çatı altında olamayacak partiler ve çevrelerden ortaklıklar kuruluyor.
15 Temmuz’dan sonra yeni senaryo: Çok açık..
15 Temmuz Türkiye’yi durdurma planıydı. Başarısız oldu. Ardından içeriden müdahale yerine dışarıdan müdahale başladı. Irak’tan terörle, Suriye’den PKK ve DEAŞ’la saldırıya geçtiler.
O da başarısız olunca Doğu Akdeniz’den kovmaya, Ege’de boğmaya dönük bir planı servis ettiler. Bu çerçevede Arap dünyasında bir “Türkiye karşıtı eksen” oluşturdular.
BAE ve İsrail’i bir araya getirdiler. S. Arabistan ve Mısır yönetimlerini o cepheye kattılar. Yakında Bahreyn gibi, Körfez ülkelerini de katacaklar.
Adam açık, net söylemiş. Yoruma ihtiyaç var mı?
Biden’ın sözleri sadece bir son örnek. Ne diyor?
“Erdoğan’a bedel ödeteceğiz. Muhalefeti destekleyeceğiz. Erdoğan’ı böyle devireceğiz.”
Daha ne desin? Bu sözler üzerine bir yoruma gerek var mı?
Konuşmanın ne zaman yapıldığı, ne zaman açığa çıktığı önemli mi? Bunu bir ABD Başkan adayının söylemesi bile önemli değil. Her şey açık değil mi? Bunları yaşamıyor muyuz? Türkiye’nin siyasi tarihi hep böyle olmadı mı?
Sadece FETÖ’ye mi yatırım yaptılar! Milli olmayan unsurlar neden kaçtı?
Darbeler, hükümet devirmeler, parti kurdurmalar, terörle diz çöktürmeler, tasfiye etmeler, aklınıza ne gelirse yaptılar. Daha dört yıl önce topyekûn bu ülkeye saldırdılar.
Birlikte çalıştıkları çevre sadece FETÖ’cüler miydi?
İnsanın aklıyla oynuyorlar. Hepimizi aptal yerine koyuyorlar. İçeridekiler de bu zihinsel kuşatmanın, körleştirmenin öncülüğünü yapıyorlar.
Biz sözlere değil kimlerin hangi fotoğraf karesinde yer aldığına bakıyoruz.
CHP öncülüğünde kurulan ittifakın arkasında yatanlara bakıyoruz.
Milli olmayan unsurların nasıl bulundukları mevzilerden kaçtıklarına bakıyoruz.
Muhafazakâr iktidar alanını, çevreyi Erdoğan’dan uzaklaştırmak için nasıl yapay tartışmalar üretildiğine, operasyonlar yapıldığına, onlara hangi argüman ve söylem dayatıldığına, zayıf alanlarının nasıl kullanıldığına bakıyoruz.
“Dış mihrak” alaycılığı bir şeyleri gizleme telâşıdır.
Şimdi herkes kendini gizleme telâşında. “Yine mi dış mihrak” diye alaycı tartışmalarla bir şeyleri gölgelemeye çalışıyorlar.
PKK terörünün kırk yıl sürmesi, Suriye’de aslında kimlerle savaştığımız, Akdeniz’de sizi kimlerin boğmaya çalıştığı, Ege’de denize girmemizi bile yasaklamak istemeleri, 15 Temmuz’da bu ülkenin liderini öldürmeye çalışmaları….
Bunlar neydi? Kim yaptı?
Bütün ülkeler masum, biz mi suçluyuz? Sadece bu millet mi hatalı? Siz ne dediğinizin farkındasınız. Biliyorsunuz. Sadece zihin karartmaya çalışıyorsunuz. Biz de bunu biliyoruz.
“Dış mihrak” diye alaycı alaycı Türkiye’ye yönelen açık tehditleri sulandıranların:
Ya bir dış bağlantısı vardır. Ya dışarıdan talimat, işaret almıştır. Ya onlarla ortak bir oyunun içindedir. Ya kendilerine belirli roller dağıtılmıştır. Ya bütün umudunu onlara, dışarıya bağlamıştır. Ya da zihinsel ve siyasi kimlik olarak onların kontrolü/itkisi altındadır.
BAE-İsrail ekseninin içerideki ayakları kim?
Türkiye bütün bunlarla mücadele ediyor. Aynı anda birçok cephede savaş veriyor.
Can alıcı soru şu:
BAE-İsrail ittifakıyla biçimlenen, Suudi Arabistan ve Mısır’ın desteğini alan, Türkiye’ye karşı kurulan “cephe” ile uyum içinde çalışacak bir örtülü yapı, içeride de kuruldu mu, kurulmadı mı? Coğrafyada bunca şeyi yapıp Türkiye’yi vurmaya çalışanların içeriyi ihmal etmiş olmaları mümkün mü? Yeni siyasi dizayn buna göre mi yapılıyor?
Milli meseleler üzerinden çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar.
Bazıları, Biden’a zoraki tepki gösterse de, aslında yeni bir sevinç dalgasına kavuştu. “Biden seçilirse Erdoğan’ı devireceğiz” diye umuda kapıldılar. Şimdi bütün hesaplarını bunun üzerine kuracaklar.
Çünkü onlar; bugüne kadar hep dışarıdan alınan destekle içeriyi dövdüler. Tamamen dışarıdaki cephenin saldırılar için, içeride psikolojik ortam oluşturmaya çalıştılar.
Bunun tanımı nedir?
Muhalefet, Türkiye’nin milli meseleleri üzerinden çok tehlikeli bir oyun oynuyor. Hiçbir mili konuda ülkesinin yanında yer almıyor. Onlar bütün coğrafyada ülkemizi yalnız bıraktılar.