Gülen Deyip Geçmeyin!
Gülen bir yanı ile çok sıradan, basit biri, bir yanı ile 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana dünyanın yaşadığı en büyük krizin kilit ismi..
Tek başına Gülen hiçbir şey ifade etmiyor. Sıradan, zavallı bir adam.. Öte yandan, arkasında var olan ABD, İsrail, İngiliz, Vatikan, Alman, Fransız istihbaratları desteklediği bir çeyrek asırlık bir projenin kilit ismi?
Düşünsenize 140 ülkede, dünyanın üçte ikisinde örgütlü, kendi yarım asrı aşan bir süre kripto ilişkiler içinde olsa da, çeyrek asırdır, uğruna 350 milyar dolar harcanan bir projeden söz ediyoruz.. “Özgül ağırlığı”nın sebebi aynı zamanda “güç zehirlenmesi”nin sebebidir..
Projenin içinde Huntington da var, Fukiyama da vardı. “Medeniyetlerarası çatışma” ya da “Tarihin sonu” bu projenin birer parçası idi.. NATO da var. Medya, mafya, sermaye, siyaset, bürokrasi, STK, sanat ve spor dünyası, herkes var.. Terör örgütleri ile de ilişkili, kayıt dışı para işleri ile de..
Mesela FÖTÖ ve BOP paralel örgütlerdir.. Batı merkezli “İslam and Democracy” denilen çalışmalar da bu yapı ile ilgili İslamofobia da..
Amerikan kolejlerinin hedefinde ne varsa Gülen okullarının hedefinde de o var..
Gülen projesi Kapitalizmin can simidi olacaktı. Tek kurtuluş umudu ve reçetesi idi batıdaki belli çevreler için bu proje.. Eğer her şey umdukları gibi olsaydı, bugün 22 ülkenin rejim, sınır ve iktidar yapıları değiştirilmiş olacaktı..
Bir bakıma Fuller, Gülen üzerine Rus ruleti oynadı ve kaybetti. Proje çöktü.. Gülen kadar Fuller de zor durumda..
Bu senaryoda yer alan batılıların hiç biri Gülen için ağlamayacaktır. Onu kimse düşünmeyecektir. Ama bu projenin çökmesi birçok kişi için “yolun sonu” olacaktır..
Gülen deşifre oldu ve bitti. O artık, intikam için hazır bir intihar komandosuna dönüşebilir. İntihar da edebilir.. Tabi öldürülmezse.. Çünkü konuşması birçok kişi ve ülke için hayati tehlikeler oluşturabilir..
“Kainat imamı” dünyayı kurtarmak için yola çıkmıştı ama, bugün kendini kurtarmaktan aciz, himmete muhtaç bir dede rolünde.. Oyun bitti. Kuklacı dükkânında, kuklacı baba kuklalarını topluyor artık.
Göreceksiniz bu iş dönüp, bu işin arkasındaki ve içindeki ülkeleri de, o ülkelerdeki iş adamları, bürokratlar, politikacılar, STK’ları da vuracak..
Bu örgütle ilişkili herkes ciddi şekilde zarar görecek ve bu hesaplaşma bugünden yarına bitmeyecek. Uzun sürecek.
Şimdi örgüt bir yandan döviz üzerinden saldırıyor, öte yandan deşifre olmamış elemanları üzerinden, bu süreçte örgütten uzaklaşanları cezalandırmak için onlar aleyhine ihbarlarda bulunuyor..
Biliyorsunuz dövizde umduklarını bulamadılar.. Euro 4 TL’nin altında yuvarlandı, Dolar 3,5 TL’ye doğru geriliyor.. Onlar Mart sonu 4 TL bekliyorlardı. Yılsonu hedefleri 5 TL idi. Ama olmadı.. TL’nin referandum sonrası 3 TL’nin altına düşmesi bile mümkün. Zaten Euro dağılmak üzere, Dolar’ın karşılığı yok. Dolar konusunda ABD’de FED çevresinde derin bir hesaplaşma var.. Dolar’ın sahipleri ile kiracıları birbirine girmiş vaziyette.. Yani ağa ile kahyanın kavgası bu.. ABD’nin ve bu baronların en büyük ihraç malları dolar.. Bunlar gerçek ticaret ve sanayiden çok çok daha fazlasını dolar ihracı ve borsa-döviz manipülasyonu ile kazanıyorlar. FETÖ de elindeki paraları şimdi burada kullanıyor.
Geçtiğimiz günlerde CIA başkanının Ankara ziyareti son derece önemli..
Trump’un ayakları suya ermeye başladı. Bekâra karı boşamak kolay. FETÖ’nün kolay lokma olmadığını o da gördü.. FETÖ’nün “özgül ağırlığı” fazla!? Kılçıklı, acı ve zehirli bir lokma! Ankara ile anlaşmadan başarılı bir operasyon yapamaz..
FETÖ’ye dokunduğunuzda başka yerlerden sesler duymaya başlıyorsunuz. İşin içine ecinniler karışıyor..
Beyaz Saray aslında bir çıkış yolu arıyor. Trump yanlış bir adım atacak olursa bunun faturasını koltuğu ile değil, canı ile ödeyebilir.. Onun için öfkeli ve sert kararlar alıyor. Kararlılık ve cesaret gösterisine ihtiyacı var.
Aslında herkes Trump’a bakıyor, ama o bir lobinin adamı.. O lobiye bakmak gerek. O lobinin karşısında da Rothschild ve Rockefeller ailesi var. Yani tepedekiler..
Trump sadece siyasi rakipleri ile değil, medyası, STK’ları, finans dünyası ile de başetmek zorunda.. Yani ABD, bizdeki Gezi olayına benzer bir durumla karşı karşıya..
Dünyanın gözü üzerinde olduğu 3 lider var bugün sahnede. Erdoğan, Trump ve Putin!
Eğer ABD, Türkiye ile ilişkilerini düzeltmek istiyorsa, önce şu FETÖ konusunu çözmesi gerek.. Türk-Amerikan ilişkilerinin önceliği FETÖ ile ilgilidir..
FETÖ konusu aslında 140 ülkeyi ilgilendiren dünyanın en büyük sorunlarından biridir ve bunun bir ucu gelip ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsrail, Vatikan ve NATO’yu ilgilendirmektedir..
ABD, FETÖ ile başetmek istiyorsa CIA içinde temizliğe gitmesi gerek. RAND, Strafor gibi bir takım kripto örgütler, PKK-PYD-DAEŞ gibi bir takım illegal yapılarla ilişkilerini gözden geçirmesi gerek.
ABD’nin işi zor. Çıktıkları yoldan geri dönemezler, ileri gitmek için de çok ağır bir bedel ödemeleri gerek.
Selam ve dua ile..