Haksızlıklar karşısında susarsanız!..
“Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun…” diyorduk ya! O zaman buyurun.
Tamam CEDAW çok önceydi, Lazaranto ile de her ne kadar sözleşme hükümleri mer’i ise de ayrı bir yasal düzenleme yapılmadı. İstanbul Sözleşmesi üzerinden düz bir okuma yapanlar burada ne var diyorlar? Bakıyorlar, ama görmüyorlar.
Kamuoyu araştırması yapıyorlar; Kadınlara yönelik cinayet ve şiddeti önlemek için çıkarılan “İstanbul Sözleşmesi”ni destekliyor musunuz? Sorulanların %90’ı sözleşmeyi okumamış. Sözleşmenin adını haberlerden sosyal mediadan ya da çevresinden duymuş. %70 destek, az bir kısmı karşı çıkıyor, bir kısmının konudan hiç haberi yok. Aslında böyle bir soruya karşı %99 evet olması gerekirdi. Ama sonuç bu. Peki aynı soru şöyle sorulsaydı: Ailenizde bir lezbiyen gelin, homoseksüel bir damat ya da gayrimeşru bir çocuk ister misiniz? Kendi hayatında ahlaki açıdan en kötü durumda olanımızın bile böyle bir soruya vereceği cevap belli. Toplum böyle manipüle ediliyor.
Aile Bakanlığı, 236 kadın derneği ile masaya oturup, 6284 sayılı yasa tasarısının ön çalışmasını yaptı. Şimdi bakanlığın o günkü kadroları konuşması gerek. O dernekler kimlerden oluşuyordu.
Bakın bu sözleşmenin 4. madde ve 3. fıkrasında; “Temel haklar, eşitlik ve ayrımcılık yapmaması” başlığı altında, “cinsel tercih ve cinsel yönelim”den söz ediliyor. Temel haklara, eşitliğe ve ayrımcılık yapmamaya kimse itiraz etmez. Bala katılan ağu 4 kelimede saklı: “cinsel tercih ve cinsel yönelim”. Sözleşmenin 16. maddesi, “Bu cinsel yönelimlere ve tercihlere yönelenlere karşı oluşacak şiddet eylemlerinin önlenmesi ve şiddete başvuranların eğitimiyle” ilgili tedbirlerin alınmasını emrediyor.
4. Madde’nin 3. Fıkrası şöyle: Taraflar bu Sözleşme hükümlerinin, özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci
statüsü veya başka bir statü gibi, herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın
uygulanmasını temin edeceklerdir.
Madde 14 - Eğitim / 1.Fıkra: Taraflar, yerine göre, tüm eğitim seviyelerinde resmi müfredata, kadın erkek eşitliği, toplumsal klişelerden arındırılmış toplumsal cinsiyet rolleri, karşılıklı saygı, kişisel
ilişkilerde çatışmaların şiddete başvurmadan çözüme kavuşturulması, kadınlara karşı
toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve kişilik bütünlüğüne saygı gibi konuların, öğrencilerin
zaman içinde değişen öğrenme kapasitelerine uyarlanmış bir biçimde dahil edilmesi için
gerekli tedbirleri alacaklardır.
Bu sadece iki örnek. Burada ilk nazarda, açık ve kaba bir tehdit gözükmemektedir. Bu ifadelerin şifresi “Uluslararası İnsan Hakları Hukukunda Cinsel Yönelim ve Cinsiyet Kimliği”nde gizli. Bu bilgiye https://www.ohchr.org/Documents/Publications/BornFreeAndEqual_Turkish.pdf adresinden ulaşabilirsiniz. Burada 61 sayfalık bir doküman çıkacak karşınıza. İçindekiler şöyle: Önsöz, Giriş, Tavsiyelerin özeti, LGBT KİŞİLERİN İNSAN HAKLARININ KORUNMASINA DAİR DEVLETLERİN BEŞ TEMEL YASAL YÜKÜMLÜLÜĞÜ, “Birey”lerin homofobik ve transfobik şiddetten korunması, LGBT kişilere yönelik işkencenin ve zalimane, insanlık dışı ve onur kırıcı muamelenin önlenmesi, Eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılması, Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığın yasaklanması, İfade özgürlüğü, örgütlenme ve barışçıl toplanma haklarına saygı gösterilmesi, Sonuç. Bu belgeyi Yayınlayan BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği. Bu metni hazırlayan editoryal grubda Kaos GL, Ilga Europe, Açık Toplum Vakfı, Sida da var. Birilerinin altına imza attıkları metnin görmedikleri, okumadıkları sayfaları bu örgütler tarafından hazırlandı. Bugün birilerinin savundukları tez bu derin yapının tezi. Bu sözleşmeyi tartışmayacaklarını söyleyerek savunan AK Parti içindeki AKP’lilere soruyorum: Böyle yapmanız, Soros’un sözcülüğü olmaz mı?
Bu sözleşme ve yasa uygulamada neler yaptırıyor? Güneydoğuda bir ilçe belediyesi. AK Parti %73.06 oy almış. Bu şehrin durumunu misal olarak göstermek için 2. sırada oy alan Saadet Partisi’nin oy oranını da veriyorum: %23,94. Toplamı: %97. Önümde belediye meclisinde, 7.2.2020 tarihinde oy birliği ile alınan karar var. Bir sürü yazmışlar da, Eşitlik Birimi Madde: 12- Eşitlik biriminin görev, yetki ve sorumlulukları aşağıdaki gibidir: Belediyemizin stratejik planının hak temelli çalışan yerel sivil toplum kuruluşları (STK) ile birlikte, toplumsal cinsiyet eşitliğinin dikkate alınarak hazırlanması konusunda girişimde bulunmak. Yani kaba Türkçesi şu: Evlerimizi hak temelli fuhşa açık hale getirmek! B-Toplumda dezavantajlı konumda bulunan LBGTİ (lezbiyen, gey, biseksüel, trans ve interseks bireyler) (…) -ile ilgili olarak- hizmet üretme ve belediye politikalarını yurtiçindeki ve yurtdışındaki STK’larla işbirliği içinde hazırlamak. Buraya mülteci, sığınmacı ve azınlık gibi grublar da eklenmiş. Ç-Belediyemiz personeli arasında toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda duyarlılığı ve farkındalığı artırmak için eğitim çalışmalarını planlamak ve yürütmek. Bakın burada belediye içinde personel arasında gay ve lezbiyenlik eğitimi, bunların korunması ve desteklenmesi, bu lanetli işin misyonerliği karar altına alınıyor. G maddesinde ise, bu grublara hukuki destek sağlanması karar altına alınıyor.
Bu sözleşme metnini hazırlayanlar, insanların cahilliklerini kullanıp, bozgunculuklarını başka protokollere bağlayıp, yürümekten vazgeçip günümüzde, bizim belediyelerimiz üzerinden ahlaksızlık tellallığı yaptırılma noktasına gelmiş iş. Daha söyleyeceklerim var.
Selâm ve dua ile