İşsizlik ve mesleki eğitim
Önceki gün sevgili dostum Noyan Doğan Gaziantep Ekonomi Zirvesindeki izlenimlerini ele aldığı "İşte yeni mezunla işi buluşturmanın formülü" başlıklı yazısı ile işsizlikteki önemli bir soruna parmak bastı. Bu zirvenin asıl gündem konusu olan istihdam ve mesleki eğitimle ilgili sanayicisinden ihracatçısına kadar herkesin ortak görüşünün, "çalıştıracak eleman bulamıyoruz" olması aslında önemli bir soruna işaret ediyor.
Özellikle "haklı olarak herkes üniversite mezunu olmak istiyor, mezun olanca çok azı iş bulabiliyor, böyle olunca da bir tarafta istihdam sorunu yaşanıyor, diğer tarafta reel sektör çalışacak eleman bulamıyor." İfadeleri geçtiğimiz haftalarda TİM Başkanı İsmail Gülle'nin açıklamaları ile aynı soruna işaret ediyor.
Diyor ki İsmail Gülle, "Fabrikaları kurduk ama çalışacak işçi bulamıyoruz." ve "Birçok işsiz var ama iş ile işgücü arasında uyumsuzluk var." sözleri de konunun ne denli önemli olduğunu gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2021 yılı Temmuz ayı İş Gücü İstatistikleri'ne göre işsizlik oranı yüzde 12,1 seviyesinde gerçekleşti. İstihdam edilenlerin yüzde 17,2'si tarım, yüzde 20,7'si sanayi, yüzde 6,0'ı inşaat, yüzde 56,2'si ise hizmet sektöründe yer aldı. İşgücüne katılma oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 1,8 puan artarak yüzde 52,1 oldu. İşgücüne katılan sayısı 1 milyon 681 bin kişi artarak 33 milyon 209 bin kişi olarak gerçekleşti.
Ülkemiz sanayisinde büyük emekleri olan merhum Mustafa Koç'un "Meslek Lisesi, Memleket Meselesi" sloganı üzerinde yeterince durulmadığını düşünüyorum. Koç Holding bu anlamda önemli bir proje geliştirdi ama açıkçası toplumda yeterli desteği bulamadı. Mustafa Koç, Türkiye'nin gelişmesi için sanayii için yetişmiş eleman temin eden meslek liselerini memleket meselesi görüyordu.
Esasen ben de daha önceki birçok yazımda mesleki eğitimin önemine değinmiştim. Çeşitli yazılarımda meslek liselerinin önemine vurgu yapmış ve mutlaka meslek liselerinin desteklenmesi gerektiğini yazmıştım.
28 Şubat siyasi anlamda bir çok kişiyi mağdur etti, evrensel insan hakları yerle yeksan edildi, yuvalar yıkıldı, yüzlerce vatandaşımız hapislerde çürütüldü. Ama en büyük tahribatı ülkemiz sanayisine ve meslek liselerine verdi.
Bizim öğrenciliğimiz döneminde meslek liselerinde okumak bir ayrıcalık iken, endüstri meslek ve teknik liselere sınavla girilirken, bugün maalesef gençlerimiz öğrencilerimiz bu okullarda okumak istemiyor. Herkes üniversite okumak ve herkes masa başında çalışmak istiyor.
Oysa ülkemizin sanayi mekteplerine, meslek liselerine ihtiyacı var. Sanayicilerin işçiye, işsizlerin işe ihtiyacı var. Ama maalesef meslek liselerine öğrencilerin/ailelerinin ve belki de toplumun bakış açısından dolayı yeterli talep olmadığından ortak bir noktada buluşturamıyoruz. Benzer şekilde Mesleki eğitim merkezlerinde de öğrencilerin eğitim almaları teşvik edilmelidir. Hatta mesleki eğitim merkezleri bu anlamda çok daha önemli bir misyon üstleniyor.
Özellikle ekonomik açıdan zayıf kalmış ve yoksul insanlarımızın ağırlıklı yaşadığı mahallelerde meslek liseleri, sanayi mektepleri kurmak ve burada okuyan öğrencilere ciddi maddi imkanlar sağlanması suretiyle yeni bir modele geçilmesi gerekiyor. Endüstri ve teknik meslek liseleri ile mesleki eğitim merkezlerinin en düşük gelirli vatandaşlarımızın yaşadığı hem de sanayiye yakın bölgelerde kurulmalıdır.
Yükseköğretim kurumlarındaki eğitim, fen, mühendislik, sağlık, sanat, spor ve sosyal bilimler alanı öğrencilerinin mesleki beceri ve tecrübelerini geliştirmek üzere ilgili programlarda yaptırılan uygulamalı eğitimlere ilişkin usul ve esaslar Yükseköğretimde Uygulamalı Eğitimler Çerçeve Yönetmeliği ile belirlenmiştir. Bahse konu yönetmeliğe eklenen Geçici 1'inci Madde ile;
· Özel sektör işletmelerinde,
· Teknoparklarda,
· Araştırma altyapılarında,
· Ar-Ge merkezlerinde,
· Sanayi kuruluşlarında
İşletmelerde mesleki eğitim yapan öğrencilere 1/1/2023 tarihine kadar asgari ücretin net tutarının %35'i olarak ücret ödeneceği hüküm altına alınmıştır. İşletmelerde yapılacak mesleki eğitimler, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenmiş yükseköğretim kurumları ve bu kurumların fen ve mühendislik bilimlerinin belirli lisans programlarıyla sınırlı tutulmaktadır.
Son olarak sanayi ve tarımsal üretimleri destekleyerek hem işsizlik azaltılabilir hem de gençlerimiz ülke ekonomisine katkıda bulunur.