Kılıçdaroğlu kılıcı çekti
Şecaat arz edeyim derken niyetini ortaya koyan bir adam gibi davranıyor Kılıçdaroğlu nam zat. “AK Parti iktidarda kalmak için cinayet bile işleyebilir.”
14 Mart tarihli bir haber; “CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP iktidarı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkede diktatorya altyapısını tamamladığını dile getirerek, ‘Erdoğan ve AKP, iktidardan gitmemek için siyasi cinayetler de dahil her şeyi yapabilecek durumda’ görüşünü savundu. Ülkenin adım adım dikta yönetimine gittiğini belirten CHP lideri, ‘İktidarı bırakıp gitmenin maliyetini çok iyi biliyorlar’ dedi. Kılıçdaroğlu, Sosyal Demokrat Belediyeler Derneği’nin Seferihisar’daki toplantısı sonrası bir grup gazeteciyle bir araya geldi. Cumhuriyet’tenHakan Dirik’in haberine göre, ülkenin savaşın eşiğinde olduğuna vurgu yapan Kılıçdaroğlu, böyle bir ortamda CHP’nin projelerle kendini anlatmasının çok da anlamlı olmadığını dile getirdi.”
Herhangi bir kişi hakkında, her hangi bir kişi ile ilgili olarak bu şekilde düşünen bir adama şizofren, paranoya teşhisi koyabilirsiniz. Her toplumda böyle insanlar her zaman vardır. Ama böyle bir insan bir partinin ya da STK’nın başında ise bu çok vahim bir durumdur.. Mesela böyle biri aklınca “nefsi müdafa adına” ile “ihkak-ı hak” iddiası ile çılgınca şeyler yapabilir veya insanları böyle bir maceraya yönlendirebilir..
Rejimi koruma iddiası ile darbe yapanlar, faili meçhulleri örgütleyenlerin psikolojisine benzer bir anomaliden söz ediyorum. Diktatörler, kendi cinayetlerini bu şekilde meşrulaştırıyorlar. Esed, Saddam, Sisi, Mussolini, Stalin, Darwin, bunlar zihniyet ikizleridir.
Dikkat etmek, kendi şuuraltını dışa yansıtan bu ifadeleri söyleyen kişi, kendi, ya da başkalarını, etkisi altındakileri cinayete yönlendirebilir..
Aslında Paralel yapının liderinin psikolojisi de buna benzer bir psikolojiyi işaret etmektedir.
Sadece Gülen değil, mesela Trump da aynı marazi hastalığın pençesinde kıvranmaktadır. İslamifobia, Pegida, 28 Şubat’taki laikçilerin hezeyanları, estirdikleri terör, BÇG zulmü, ADD, ÇYDD markalı işler, bu marazi halin aynı mekanda, farklı zamanlardaki dışa vurumudur.. Şeriat ve irtica paranoyası da böyle bir şeydi.. Ecevit, Merve Kavakçı’ya meydan okurken aslında tam da bu kişiliği temsil ediyordu.
Mesut Yılmaz, “siyasi hayatıma mal olsa da” diye başlayan konuşmasını yaparken aynı kişiyi oynuyordu.. Göz göre göre intihar ettiklerini anlayamadılar. Çünkü öfkeleri akıllarından büyüktü. Sonuçta keskin sirke küpüne zarar erdi. Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok etti. Öfkeyle kalkıp zararla oturdular..
Merak ediyorum, Kılıçdaroğlu bundan sonra daha fazla ne söyleyecek.. Sözü tüketti.
Hani derler ya, “kişi içindekini söyler” diye. Dil, ağızdaki bir organ ve lisan anlamı dışında bir de “yürek” anlamına gelir.. Zehirli dil, önce kendi yüreğini zehirler insanın..
Allah bu milleti, bu memleketi CHP ve Kılıçdaroğlu gibilerin eline düşürmesin..
Terör, dış destek kadar içerideki birtakım çevrelerden destek ve himaye görmeden bugünkü kadar tahripkar olamaz.. Hep söylüyorum, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK’ların içinde bu ihanet çetelerine destek olan adamlar var.. Kimi sağcı, kimi solcu, kimi liberal gözükür..
MHP gelinen noktada daha makul bir çizgiye geldi. Ama CHP içindeki kaynama henüz durulmadı.. MHP’nin içinde derin adamlar da var Paralel adamlar da. Bunlar aslında her yerde varlar. Ama bazı yerlerde daha çoklar.. MHP’nin AK Parti ile yakınlaşması ne kadar sürer, nereye varır bilmiyorum, ama HDP için, Meclis’e gönderilen 7 tezkere sonun başlangıcı olabilir.. Öyle anlaşılıyor ki, bunun arkası da var. HDP’lilerin bu durumda ne yapacaklarını görmek gerek. Hep birlikte istifa ederler mi, göreceğiz.. Partiden ya da milletvekilliğinden de istifa edebilirler. Bu istifa olayını bir taktik olarak kullanacaklardır. Birileri partiden istifa edebilir. Bir kısmı yurtdışına çıkıp, gelmeyebilir. Bir kısmının dağa çıkıp gelmemesi de sürpriz olmaz.. Partiden istifa edenler, gidip gelmeyenler ve dokunulmazlıkları kaldırılanların toplamı HDP’nin Meclis’teki grubunun düşmesine sebeb olabilir. Tabii parti yönetiminin de yeniden belirlenmesi gerekir bu durumda. Bunun bir diğer anlamı da, eğer bir grub oluşturacak kadar milletvekilinin milletvekilliği sona ererse, bir erken seçim zorunlu hale gelebilir.. Bu durumda parlamento aritmetiği ciddi bir şekilde değişebilir..
Bu süreçte CHP’nin nerede duracağını, ne yapacağını da göreceğiz.
Kamuoyu araştırmaları, HDP’nin çok büyük oranda oy kaybettiğini gösteriyor. CHP ve MHP’de de oy kaybı devam ediyor.. Son terör olayı da aslında halkın HDP’ye öfkesinin patlamasına sebeb oldu.. CHP’nin terör karşısındaki tutumu da toplumda ciddi bir şekilde infiale sebeb oluyor. Kılıçdaroğlu terör saldırıları karşısında kılıcını eline alıp, iktidara saldırıyor.. Terörü iktidardan kurtulmak için bir fırsata dönüştürmek istiyor sanki.. Sözlerine bakılırsa, ağzından çıkanı kulağı duymuyor. Öyle anlaşılıyor ki, yine yürüyen merdivene ters binmiş.
Bu milletin kaderinde böyle bir muhalefet partisi ve lideri de varmış.. Milletlerin kaderinde başlarına gelen olumsuzlukların hangi günahın kefareti olduğunu bilmiyorum.. Kim bilir belki de bütün bu olanlar bir imtihan ya da bir kısım zalimlerin cehennemdeki azaplarının artmasına vesile olacak gazab davetiyesidir. Sonuçta bu dünyada her kim ne yaptı ya da yapması gerekirken yapmadı ise, bu yaptıkları ve yapmadıkları ile ya kendi cennetlerine sırtlarında tuğla taşıyacaklar, ya da kendi cehennemlerine sırtlarında odun taşıyacaklar.
Selâm ve dua ile..