“Korkma! Sönmez ve Söndürülemez!”
Bizleri insan olarak yaratan, akıl nimetiyle donatan, sayısız nimetlerinin en üstünü Müslümanlardan kılan, kurduğu dünya ve diğer Âlem sofrasında sayısız nimetleriyle yaşatan ve tüm nimetlerinin hesabını hepimize bir nefes yakın olan ölümümüzle başlayan Kabir Hayatımızda ve Ahiret’in büyük buluşma ve duruşma gününde soracak olan Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah (c.c)’a hamd ve Eşsiz Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-î Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Hocalarımıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi Olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!
Din ve Devlet en büyük iki nimettir! Din ruhumuz, Devlet ise cesedimizdir! Din; kalbimiz, Devlet ise nefesimizdir! Din; ciğerimiz, Devlet ise oksijenimizdir!
Peygamberler, Allah’a kulluk görevlerini özgür ortamda yapabilmek için hicretle oluşan Vatan üzerinde Devlet İnşa etmişlerdir!
Ana yurdumuz Mekke-i Mükerreme’den sonra Anadolu Hz. Nuh (a.s) Efendimizle tüm İnsanlığın ikinci yurdu olmuştur! Anadolu, tufandan sonra tüm kavimlerin yeniden Dünya’ya yayılma merkezidir! Bu nedenle, Dünya’da bütün kavimlerin ata yurdu Anadolu’dur ve korunması çok pahalı bir Vatan’dır! Bedel gerekir!
Birlik gerekir!
Sevgili Peygamberimizin bizzat İstanbul’un fethini teşvikiyle Anadolu’da Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı Cihan Devletlerini kurduk!
Bu Devletlerimizin tamamı içimizdeki işbirlikçi hainlerin, harislerin ve gafillerin ihanetleriyle yıkılmıştır! Timur Tatar İşgali, Moğol İşgali ve Beylikler arası savaşlar hep Romalıların işine yaramıştır!
Son yüzyıldır Anadolu’nun ve Mukaddes Beldelerin muhafazasını üstlenen genç Türkiyemizi, içimizdeki mandacı hainler eliyle yaptırtılan Roma merkezli Devrimlerle ve Darbelerle önce İslam Medeniyetinden, sonra da Süper Güç olma idealinden mahrum bıraktılar!
Bu ülke gemisi ne zaman gerçek kaptan ve ekibine kavuşmayı başarmışsa; sadece üç günlük Kıbrıs Harekâtımızda olduğu gibi hemen dış güçlerin ambargo ve yaptırımlar müdahalesiyle karşılaştı!
Şimdi ise mazlumları koruma adına Libya’dayız! Azerbaycan’dayız! Sınırlarımız koruma adına senelerce Suriye’deyiz ve Irak’tayız!
Artık geçmişteki birtakım hükümetler eliyle Siyonist İsrail’i korumak ve NATO’nun menfaatleri için Kore vs. yerlerde savaştırılan Türkiye yok! Mazlum Coğrafyanın Hak ve Hukukunu korumak için tüm gücüyle mücadele eden Türkiye var!
Bu sebeple, Emperyalist Zalimlerin Ekonomik Ambargoları ve Yaptırımları daha da artacak!
Hepimiz Millet olarak birlikte bu oyunları yüksek bir İnanç ve Moralle bozmalıyız!
Bunlar bizim hızımız ve rüzgârımız olmalı!
Tıpkı Mekke döneminde Ebu Cehillerin uyguladıkları Ekonomik ambargolar ve yaptırımlar karşısında günlerce aç kalmalarına rağmen sadece Allah’a Kulluk Mücadelelerine yılmadan devam eden Sevgili Peygamberimiz ve sadık Ashabı gibi sabırla Din ve Vatan müdafaamıza devam etmeliyiz!
Haçlıların Ambargolarını ve Yaptırımlarını bozmak için yerli malı ve yerli para seferberliğini başlatalım! Onların ürettiği tüm mallara ve dolara ambargoyu acilen başlatalım!
Roma’nın dayattığı devrim yaptırımlarını, İslam’a İsyan olan İstanbul (Konstantıniyye) Sözleşmesi dayatmasını tarihin çöp sepetine atalım!
“Din ve Devlet söz konusu olunca her şey teferruattır!” diyerek Birlik olalım! Dirlik olalım! Zira; Dolarsız, Domatessiz yaşarız Ama Dinsiz ve Devletsiz asla!
Unutmayalım ki; “Biz bir birbirimizi yemezsek bizi kimse yiyemez!”
Değil ambargolar ve yaptırımlar, üzerimize tüm silahlarıyla toplu da gelseler de;
“Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz!
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz!” imanımızı tüm Cihana haykırmalıyız!
Her kalkınma dönemde nifak rolünü üstlenen, korku pompalayanların, ölümle korkutanların ve satılmış kalemlerin ve ağızların yaydığı menfi propagandalara karşı ise; “Bir kısım insanlar, Mü’minlere: ‘’Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan’’ dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha artırdı ve ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekîldir!’ dediler.” (Ali İmran S.173) İlahi Mesajıyla Din ve Vatan sevgimizi ve sadakatımızı artırmalıyız!
Korkmayın! Müslümanlar, Vahdet ve Şehadet Ruhuna sahib oldukça; bu Din ve Devlet meşalesi asla Sönmez ve hiçbir güç tarafından söndürülemez!
Allahımızın “… Eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden (bana isyan) etmekten korkun.” (Ali İmran S.175) buyurduğu ilahi hakikat ışığında tüm Şeytani Ambargo ve yaptırımlar yok hükmünde; “kün feyekün” olacaktır!
Tüm şer planları Hak Planıyla bozan Allah (c.c), Din-ü Devlet ve Mülk’ü Millet muhafazası için mücadele edenlerin daim yar ve yardımcısı olsun! Amin!
Hak, adalet, ehliyet, merhamet, ilim, iman, irfan, ihsan, ihlas, edeb, terbiye ile eğitilecek din ve vatansever nesillerimizin kuracağı “Tam Bağımsız Süper Güç Türkiye” eliyle “İslam Sözleşmesi”nin uygulanması, Mescid-i Aksa’mızın özgürlüğü ve tatil olması dileğiyle...
Selâm, sevgi ve duayla...