“Müslüman Atatürk”
Bu proje yeni değil. Dinde reformcular, Din’i Kemalizm’e dönüştüreceklerdi. Yani “Türk’ün dini Kemalizm” olacaktı. Kur’an-ı Kerim’deki ahkam ayetleri ve “Arap yaveleri” çıkarılacak yerine nutuktan parçalar eklenecekti. “Kâbe Arab’ın olacak”tı, çünkü “Çankaya bize yeter”di. Onun için “Türkün yeni Amentüsü” yazıldı, “yeni mevlüd”, “Türkçe ezan”, “Türkçe Kur’an” filan olmadı, o zaman yasaklamaya çalıştılar, o da olmayınca 1950’lere doğru TSE damgalı bir din icad etmeye çalıştılar. Din bir “Kültür” olarak bireysel planda vicdanlara, toplumsal planda mabetlere hapsedilecekti. Din, ekonomik, sosyal ve siyasal hayattan tecrid edilecekti. Olmadı. 1950’den sonra ezan aslına döndürüldü, İmam Hatip okulları açıldı. Aslında maksatları “TSE damgalı bir dinin misyonerlerini yetiştirmek” istiyorlardı. Onu da beceremediler. Laikçi Kemalist sol bu duruma isyan etti. 60 darbesi bu anlamda bir kırılma noktası oldu. Soğuk savaş döneminde toplum ayrıştırılmaya başlandı. Birileri aynı ülkenin çocuklarının kanları ve gözyaşları üzerine kendilerine iktidar ve servet üretme çabasına girdi. Sağcıların, Sünnilerin çocukları İmam Hatiplere gidecek sağ partilere ucuz oy deposu olacaktı, solcuların, Alevilerin çocukları köy enstitülerinin devamı öğretmen okullarına gidecek, öğretmen olacak. Köyde imam ve öğretmen kavga edecekti.
60 darbesinden sonra DP’nin devamı olarak kurulan Adalet Partisi’nin kurucu genel başkanı Ragıp Gümüşpala bir otel odasında ölü bulundu. Morisson Süleyman, Nurlu Süleyman, İslamköylü Sülüman, Fotör şapgalı Sülüman genel başkan oldu. Fulbright Bülent, Kasgetini başına geçirip “Karaoğlan” olarak, “Ortanın solu” çıkışı ile İsmet Paşanın saltanatını elinden aldı.
60 Anayasası Atatürk sağcılığı, Atatürk solculuğu, Atatürk milliyetçiliği, Laik temelli Atatürk Müslümanlığının zeminini oluşturur. Laiklik tüm inanç ve ideolojilerinin resmi çerçevesini oluşturacak bir üst norm olacaktır.
Atatürk zaten başından beri, fevkalbeşer özelliklere sahib biridir. Geleceği okuyabilen, özel kabiliyetlere sahip bir kişiliktir. 60 sonrası Nejla Çarpan onun ruhu ile temasa geçer o öldükten sonra da ondan mesajlar alır.
Bir ara Mustafa Kemal’den kurtulmaya karar vermiş olmalılar ki, FETÖ dahil birçok kaynak, Deccalliği, Sabataylığı, aile kökleri üzerine tartışmaları gündeme getirdi. Sonra tekrar Atatürkçülüğe döndüler.
Benim Toktamış Ateş’le birlikte yaptığım Tv programı da bir denemeydi. İşler bekledikleri gibi gitmeyince, programı bitirdiler.
Mesela 28 Şubat sonrası “Müslüman Atatürk” temasını işlemeye başladılar. Bir gün Refik Baydur aradı. Görüşmek istiyordu. Gittim, birlikte bir kitap yazmak istiyordu. Konu “Atatürk”. Türkiye’nin ortak değeri olarak Mustafa Kemal. “Müslüman Atatürk”. Ben bunun olmayacağını, en azından böyle bir projede yer almayacağımı söyledim. Cumhuriyetin 10. Yıl albümü, 15. Yıl albümünden örnekler verdim. Daha sonra o başka bir kitap yayınladı. Başkaları başka kitaplar yayınladı. Haydar Baş muhteşem bir çıkış yaptı. Mustafa Kemal hafızdı ve ehli beytten bir zat idi.
Hatırlarsanız eskiden 10 Kasım’larda mevlid de okunurdu. Şimdi Anıtkabir’de Fatiha okuyanları da görüyoruz. Müslüman Atatürk’ün bir piyasası var.
Sonuçta Mustafa Kemal neyse odur!
AK Parti içinden birilerinin bu konuya el atmasını anlamış değilim.. Seçime doğru birileri bu kesimden oy alma hesabı yapıyor olabilir. Mustafa Kemal’i CHP’nin elinden almak istiyor olabilir. FETÖ ile mücadele ederken Ulusal sol ve Ergenekon-Balyoz mağduru Kemalistlerle kurulan koalisyon çerçevesinde bir “mavi boncuk” politikası olarak bu yol deneniyor olabilir. Ama hemen söyleyeyim, kim ne maksatla bu işe girişiyorsa başına iş alıyor. Toplumda bu konuda bir tartışma bu noktada kimseye fayda sağlamaz.. Bu pragmatizm birilerini oportünizm labirentlerine savurabilir.. Ya da barış sağlayalım derken çatışmanın fitilini ateşleyebilirsiniz.
Sanki, birileri Kemalizm üzerinden bir tartışma başlatarak ortalığı bulandırmak istiyor da, iktidar çevresinden birileri bu tartışmayı engellemek için böyle yol bulmaya çalışıyorsa, söyleyeyim, bu yol yol değil, bu şekilde neden kaçtığınızı düşünüyorsanız, bilin ki, ona doğru koşuyorsunuz demektir.
CHP ile hesaplaşmaya hazırlanıyorsanız, Sadece İnönü döneminden ibaret bir dönemin icraatlarından ibaret bir eleştiri ile kendinizi sınırlandıramazsınız. Ya hu, İnönü dönemi dediğin 1940’dan, 45’e kadardır. 46 sonrası zaten geçiş dönemi. 40 sonrası ise savaş yılları. Mustafa Kemal yaşarken İsmet Paşa kim oluyor. Sonraki dönem, öncesinin devamıdır. Paraya pula kendi resmini bastı, 2. Adam milli şef, “ebedi şef” oldu. “Varlık vergisi” koydu. Falan. Mustafa Kemal’e laf edemeyenler İsmet Paşa’ya vuruyor sanki! İsmet Paşa aynı kadro ile yola devam etti. Aynı programı uyguladı, aynı ideolojiyi savundu.
Zaten 60 sonrası İsmet Paşa Ecevit’in karşısında bile ayakta kalamadı.
Missuri zırhlısı Ertegün’ün cenazesini getirmeye bahanesi ile İstanbul’a demirlediği gün İsmet Paşanın saltanatı bitti. DP CHP içinden çıkarıldı. DP’yi kuranlar CHP milletvekilleri idi. Baktılar halkın kendi kurduğu partiler hızla örgütleniyor, CHP’liler bu işlerin halka emanet edilemeyecek kadar ciddi işler olduğunu bildikleri için kendi muhalefetlerini kendileri örgütlemek için DP’yi kurdurdular. Alliance İsrailiate mezunu namı diğer Galib Hoca, yani Bayar Derin DP olacaktı. Menderes vitrin dekoru, partinin yüzü, ara yüz de siyaset teknisyenleri Polatkan ve Zorlu. 60 darbesinde Mason, derin DP dışındaki figürler biliyorsunuz Yassıada’da infaz edildiler. Onların şahsında birileri birilerine, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle” kabilinden mesaj verdi. Aslında DP böyle bir planın figüranı. Ezanın Arapça’ya çevrilmesi, halkın teveccühünü bu yöne kanalize etmek içindi.. Yani, 28 Şubat sonrası kurulan hükümete Apo’yu niçin teslim ettilerse, DP’nin de ezanı onun için aslına çevirmesine izin verdiler. Atatürk’e koruma kanunu çıkarmak için de birilerinin heykellere saldırması gerekiyordu. Bu işler böyledir.. Fransa’da Yahudi mahallelerine gamalı haç çizen bir Siyonist çıktı. Alevilerin evlerini işaretleyen de DHKP-C’li biri!
Siyasi bir söylemle toplumların şuuraltını silemezsiniz. Ama bir tartışmayı yeniden başlatabilirsiniz. Bu tartışma dönüp sizin canınızı sıkacak yerlere uzanabilir..
Bu tartışmaların içine AK Parti’yi kim itti bilmiyorum ama, bu konuyu bu şekilde tartışmaya açanlar keşke önce bir internete girip baksalar. Hani biz sussak, vicdanımız susmayacak, hafızamız susmayacak, ha, bir de internet vardı değil mi, internet susmayacak! “Adil şahidler olacağız”, tek kural şu: “Birilerine olan öfkemiz bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek.
Selâm ve dua ile.