Ondan az çalışanı bulunan, tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan ö
lkemizde çalışanların ve işverenlerin sosyal güvenlik bilinci, gazetelerdeki yazılarımız ve TV-Radyo programlarındaki açıklamalarımız sayesinde son yıllarda çok yükseldi.
Bunun doğal sonucu olarak da herkesin aklında daha erken nasıl emekli olunacağı, daha yüksek emekli maaşının nasıl alınacağı gibi bilgiler yer alıyor.
Özellikle geçmiş yıllarda sosyal güvenlik bilincinin yeterli düzeyde olmaması ve Bağ-Kur sigortalılarının sağlık ve sosyal güvenlik haklarının düşük seviyede olması nedeniyle Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiği halde yüzbinlerce kişi sigortalılıktan kaçınmıştır.
Bu sigortalılar şimdi de geçmiş yıllardaki primleri ödenmemiş günler için Bağ-Kur sigorta primlerini ödemek istiyor.
Ancak maalesef 01.10.2008 tarihinden önceki dönemde Bağ-Kur sigortalısı olması gerektiği halde kayıt ve tescilini yapmayanlar için bu hak ve yükümlülüklerin 01.10.2008 tarihinden itibaren başlatılmaktadır.
Diğer bir deyişle sosyal güvenlik reformu olarak adlandırılan 5510 sayılı Kanunla birlikte geçmişe dönük beyaz sayfa açılmak istenmiştir. Fakat eski yılları borçlanmak isteyen kişiler için de geriye dönük hak aranması engellenmiş olmaktadır.
Örneğin, 1990 tarihinden itibaren bir limited şirket ortağı olmasına rağmen bugüne kadar Bağ-Kur kaydı yaptırmayan bir kişi için Bağ-Kur sigortalılığı 01.10.2008 tarihinden itibaren yapılmaktadır. Dolayısıyla Bağ-Kur sigortalıları da 01.10.2008 öncesini borçlanmak istediklerinde bu haktan yararlanamamaktadır. Bu nedenle sigortalıların talep etmesi halinde 01.10.2008 öncesi dönem için borçlanma hakkı getirilmelidir.
Bağ-Kur ve SSK çakışmasında sorunlar bitmedi!
Sosyal güvenlikte bir diğer önemli sorun da Bağ-Kur ve SSK günlerinin çakışmasında yaşanıyor.
6111 sayılı Kanunla 01.03.2011 tarihinden geçerli olmak üzere yapılan düzenleme ile bu sorun önemli bir oranda düzeltildi.
Yapılan düzenleme ile 01.03.2011 tarihinden itibaren bir kişinin aynı anda hem SSK ve hem de Bağ-Kur sigortalılığını gerektiren çalışmalarının bulunması halinde SSK sigortalılığı esas alınmaktadır. Ancak yeni düzenlemeye göre hiç kimse kendisine ait (vergi mükellefi, A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi veya Limited Ortağı gibi) bir işyerinden SSK sigortalısı da olamayacaktır.
Fakat özellikle 01.03.2011 dönemi öncesinde yaşanan sorunlar hem sigortalıları ve hem de SGK çalışanlarını ciddi şekilde sıkıntıya sokmaktadır. Geçmiş yıllarda önce başlayan sigortalılığın tespiti ve baskın sigortalılığının belirlenmesi çoğu kez mümkün olmadığı gibi, sigortalıların da mağduriyetine ve hatta emekliliklerinin ertelenmesine neden oluyor.
Bağ-Kur ve SSK çakışması nasıl çözülebilir?
Esasen Bağ-Kur sigortalılığını gerektiren bir çok kayıt ve belgenin zaman içerisinde şirketlerdeki ortaklık yapılarının değişmesi, sigortalılığa esas olacak şirket yönetici ve sahiplerinin bulunamaması gibi nedenlerle emeklilik günü gelmiş sigortalılara bulamayacakları belge talepleri sorun teşkil etmektedir.
Aradan on yıllar geçtikten sonra SGK tarafından bu şekilde 20-30 yıl öncesine ait kayıt ve belgelerin, şirket ortaklığına, yöneticiliğine veya esnaflığa/vergi mükellefiyetine ilişkin kayıtların istenmesinin iyiniyetle de bağdaşmadığı muhakkaktır.
Burada mutlaka 5510 sayılı Kanuna ek bir madde ile düzenleme yapılarak 01.03.2011 öncesinde de SSK sigortalılığının baskın sigortalılık olarak kabulü ve hizmet çakışmalarında SSK primlerinin öncelikle emeklilik hesabında dikkate alınması, SSK sigortalılığı olmayan dönemlerde ise ödenmiş Bağ-Kur primlerinin dikkate alınması sağlanmalıdır.