Özgecan ve İdam !
Mersin’de meydana gelen menfur cinayet münasebetiyle, idam cezası tartışılır hale geldi. İyi ki geldi…
İlla bir musibet başımıza gelecek de, o zaman mı doğruları anlayacağız! Önemli olan ve akıllılık, bir şey başımıza gelmeden önce tedbir almak ve ilerisini görmektir.
Tabii ki idam cezasına karşı olanlar da var! O görüşlerine saygı duymakla beraber, kesinlikle katılmadığımı belirtmek isterim.
Maalesef ateş düştüğü yeri yakıyor!
Çok yaygın olarak bilinen meşhur bir Hadis-i Şerif vardır: “Kişi kendisi için istediğini başkası içinde istemedikçe, kâmil iman sahibi olamaz.”
Bu gözlükle bakınca işin rengi değişiyor gibi geliyor bana…
Zaten dinimizde cezalar, suçluya acı vermek için değil, diğer insanları, o niyetlerinden “caydırmak” içindir. Cezaların esas gayesi budur.
Ha, idam cezası geri gelince bu tür cinayet ve akıl dışı şeyler olmayacak mı? Tabii ki olacak! İnsan olan yerde bu tip olaylar az da olsa olur. Fakat ON’dan BİR’e düşer! Zaten gaye de bu olmalı…
Biz insanların iki yönü vardır: Biri tahrip, diğeri tamir ciheti. Bu iki özellik, hepimizde mevcuttur. Önemli olan şey, yaradılışta bize verilmiş olan bu duyguların hangisini büyütüp besliyoruz meselesidir.
Zaten böyle yaratılmasaydık, “İmtihan” olamazdık. Cennet olmazdı, Cehennem olmazdı.
Biz insanları Allah, Melek gibi de yaratabilirdi. Fakat öyle yaratmadı. Bunun için yaptığımız icraatlarla Melek’leri de geçip en üst mertebelere çıkabildiğimiz gibi, tam tersi icraatla da, hayvanlardan da aşağı düşebiliyoruz.
Hani deriz ya, Melek gibi insan, Şeytan gibi insan diye… İkisi de insan, ikisinin de aklı var, ikisinin de iradesi var…
İşte insan bu!
Konuyu fazla uzatmadan özetlersek, bu canavarlık yönünü kontrol etmeyen insanları, o menhus niyetlerinden kısmen vazgeçirmek için, cezaların “CAYDIRICI” olması gerekiyor.
Hatta Kur’an-ı Kerim’de Şura Suresinde, Cenab-ı Hak özetle, zulmün cezası, yapılan zulüm derecesinde olmalıdır, diye buyurmaktadır. Yani, suçun derecesine göre veya neticenin ağırlığına göre ceza takdir etmek gerekir.
Yine Bediüzzaman Hazretleri: “Amel, cins-i cezadır. Ceza cins-i amel’dir.” Yani bir fiil, cezanın cinsini tarif eder. Ve ceza, işlenen fiile göre takdir edilir.
Bu prensipler göz önüne alınmaz ise, bu tür mağduriyetlerin artarak devam edeceği kaçınılmazdır. Ve yarın hepimizin evine bu ateş düşebilir.
Onun için diyoruz ki, toplumun psikolojisini bile tahrip edip bozan, bu tür cinayetlerin asgariye indirilmesi için, sadece idam değil, yapılan işin ve fiilin cinsine göre, değişik idam cezaları takdir etmemiz gerekiyor. Böyle yaparsak mağdurun tarafları da kısmen sakinleşir.
Allah hepimizi bu tür felaketlerden korusun!(AMİN)