Sağlıklı yas tutmak neden önemli?
Danışmanlık merkezine başvuran Serap, 21 yaşında üniversite son sınıfta okuyan bir genç kızdı. Serap’ın depresyonda olan bir kız kardeşi vardı. Kız kardeşi 17 yaşındaydı. Serap merkeze başvurma nedenlerini şöyle aktardı; kaygılıyım, her şeyin tam ve çok iyi olmasını bekliyorum, arkadaş ilişkilerimde hep ön planda olmak istiyorum, kararları ben vermek istiyorum, iyi anlaştığım insanlardan çok fazla beklentiye giriyorum, onlar bana karşı en küçük bir yanlış davranışta bulunduklarında veya beni yeterince önemsemediklerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum, ailem özellikle babam tarafından kendimi değersiz hissediyorum, anneme de çok kızgınlıklarım var, annemin en küçük bir olumsuz sözü bana batıyor, babamla bu aralar çok fazla tartışıyoruz, bu da beni çok üzüyor. Evde kız kardeşimin problemleri olduğundan dolayı, hep benden ona karşı anlayışlı olmam isteniyor. Hep benden olgun, anlayışlı olmam bekleniyor. Annem kız kardeşimle ilgili bir olay olduğunda hep bana kızıyor, sanki beni onun hayatını kolaylaştıracak, kızıyla arasında sorun olduğunda halledecek bir yardımcı olarak görüyor.
Danışanımdan annesini tanımlamasını istediğimde, “Annem çok acizdir, sorunlarla tek başına başa çıkamaz, bazen bana küser, babama karşı beni kötüler, karamsar biridir” diye cevap verdi.
Babasını tanımlamasını istediğimde de, “Babam anneme göre daha anlayışılı, daha pozitif, sosyal biridir” diye cevap verdi.
Danışanımla yapılan seansların birinde, annesinden bahsederken gözleri doldu ve annesiyle arasında geçenleri kızgın bir duygu ifadesiye anlattı. Bu kzıgınlığı bedeninde nerede hissediyorsun, bu kızgınlığın rengi ne şekli ne, dili olsa bize neler söylerdi gibi sorular sordum. Danışan biraz sakinleşti ve ona bir çalışma yapacağımızı ve bunun ona iyi geleceğini söyledim. O da kabul etti. Uygulayacağımız çalışma Gestalt terapide kullanılan “Boş sandalye” tekniği idi. Öncelikle Serap annesinin rolüne geçti ve onun ağzından annesini bize tanıttı. Bu sırada birlikte, anneyle ilgili çok önemli bir şeyin farkına vardık.. Annenin 4 kardeş olduğunu ve danışanımı doğurduğunda o, iki haftalık bebekken çok sevdiği kız kardeşinin trafik kazasında öldüğünü anlattı. Annesinin danışanım hakkında kendisine ve çevresine zaman zaman, “Kızım Serap kız kardeşime çok benzer, o da neşeli ve süslenmeyi çok sever” dediği öğrenildi. Yani anne burada kız kardeşinin yasını tam olarak yaşayamadan, kızını doğurmuştu ve bilinç altında kızını ölen kız kardeşinin yerine koymuştu. O yüzden çoğu zaman kızına karşı çelişkili duygular besliyordu, hep ondan yardım istiyordu. Sanki danışanımdan ona annelik yapmasını, kız kardeşi gibi davranmasını bekliyordu, bazen de onu bir rakip olarak görüyordu. Tabii ki kardeşinin ölümünden sonra bebeğine karşı yeterli sevgiyi, ilgiyi verememişti. Şu benzerlik de çok çarpıcıydı, annenin kız kardeşi de 21 yaşında ölmüştü, danışanım da şu an 21 yaşındaydı. Serap, boş sandalye çalışmasında annesine olan bütün duygu ve düşüncelerini söyledi, duygu boşalımı yaşadı. Serap’la diğer seanslarda özgüven kazanma ve ego geliştirme ile ilgili Hipnoz seansları yaptık, terapilerde Duygu odaklı terapi, Gestalt terapi ve Hipnoterapi yöntemleri ile annesi ve babasıyla olan bitmemiş problemlerini, şu anki başka sorunlarını çalıştık.
Örnek vakada görüldüğü gibi, danışanımın annesi, çocukluk çağlarında iken kız kardeşini ani bir şekilde kaybetmişti. Bu kayıp muhtemelen anneyi daha kaygılı daha suçlu hissettirmişti. Anne, bu olumsuz duygularla kendi içinde baş edemeyip, bu duygularını kızına yani danışanıma transfer etmişti ve böylece kendisi rahatlamıştı.
Anne kız kardeşinin ölümüyle ilgili yasını kederini yaşayamadığı ve bastırdığı için, bu acıyı yaşamamak ve kız kardeşini diriltmek için çocuğunu ölen kız kardeşi yerine koymuştu. Tabii ki bütün bunlar bilinçaltı süreçlerdi, istenerek yapılan davranışlar değil...
Bir yakınını kaybeden kayıp yakını, ölen kişiyle ilgili olumlu ve olumsuz anıları hatırlamaya başlar. Aklına olumsuz anılar geldiğinde kendini ölen kişiye karşı suçlu hisseder. Yas sürecinde kişi kendine varoluşsal anlamda bazı sorular sorar; Hayatın anlamı nedir? Ölüm, hayatı ve ilişkilerimi nasıl etkiler gibi... Çoğu kayıp yakını İslam dininin gereğince, yasını tutmaya çalışır, ölen kişinin cenaze merasimleri yapılır, dualar ve Kur’an okunur, kişiler taziye evine gelirler, yemek getirirler, kırkı, elli ikisinde mevlid okuturlar, mezarını ziyaret ederler. Bunlar gibi dinimizce yapılması tavsiye edilen ritüeller, kişilerin yas tutma sürecini olumlu yönde etkiler. Kayıp yakınına ziyarete gelenler “nasıl öldü?” diye sorarlar ve bu soru sık sık kayıp yakınına sorulur. Bu soruyu tekrar tekrar cevaplayarak kişi, sevdiği kişinin öldüğü gerçeğini daha iyi idrak eder.
Bazı kişiler, acı çekmekten kaçtığı için yas tutamaz. Kayıpla gelen acı verici duyguları bastırmak için gereksiz yere büyük bir enerji harcarlar. Yaşadığı acı verici duyguları bastırarak, yani bilinçaltına iterek yok edemeyen kişi, bu duygularla baş edebilmek için, çözüm olarak ölen kişinin yerine, onu temsil eden ilişkiyi koyabilir. Yani kişi, karşısındaki kişiyi ölen kişiye benzetmeye ve dönüştürmeye çalışır. Ölüye dönüştürülen kişide bu durum, çeşitli duygusal sıkıntılara yol açar ve ilişki sağlıklı olmaktan çıkar.
Özetle, sağlıklı bir yas süreci yaşaması kişinin, kısa vadede olumsuz duygular hissetmesine, acı çekmesine sebeb olur ancak, duygular bastırılmadığı için uzun vadede kişi kendini daha rahat hisseder, her anını şükrederek yaşamaya çalışır, ölüm gerçeğini kabul eder, hayata yeniden bağlanabilir, kendini ruhsal anlamda geliştirebilir.
Yasınızı sağlıklı bir şekilde yaşayabilmeniz duasıyla Allah( c.c)’a emanet olunuz.