İnternette çeşit çeşit meslek grubundan birçok kişinin yazdığı öyle yemek blogları var ki yemekler özenle hazırlanmış, fotoğrafları süper! Tariflerine bir ‘tık’la ulaşıyorsunuz. Yeni bloggerlara tavsiyem şu: Denemeden paylaşmayın

YEMEK sofrası paylaştıkça güzelleşir, yapılan yemekler tadıldıkça kişilik kazanır. Yoksa kendin yap kendin ye! Nesi ilginç olur ki? Hayatın orta yerinde duran yemek konusunda paylaşımın hiç bitmemesinin bir nedeni var elbette. İnternetin sunduğu sanal ortam, bu paylaşıma güzel bir zemin yaratıyor. Komşu davetlerinde ikram edilen kek, börek, poğaça tarifleri gibi. Hani sofrayı dostlarla paylaşmak misali...

Hepsinin yazma hikayesi başka

Bu yazımı hazırlamak, okuyuculardan yorum almak, Facebook sayfamdan katılım sağlamak yaklaşık üç ayımı aldı. Yemek blogları hakikaten takip ediliyor muydu? En çok hangisi beğeniliyordu? Birincisi, evet! İnterneti kullanan ve yemek yaparken yardıma ihtiyaç duyanlar yemek bloglarına başvuruyor: Mimosa cafe, Ufuk Mutfakta, Lezzetibol, Ordan Burdan Hayattan, Sibel’in Kahvesi, Ocaküstü sadece birkaçı... 

Peki bir yemek blogu neden hayata geçer? ‘Portakal Ağacı’ adlı blog gibi kimi teyzesinin yemeklerini paylaşmak için başlamıştı bu işe, kimi de ‘Ev Cini’ gibi yabancı yemek yazarlarının İngilizce olan kitaplarından en beğendiği tarifleri test edip beğendiğini paylaşmakla... Kimi ‘Cafe Fernando’ gibi profesyoneldi, kendi mutfak becerisini ortaya koyuyordu. Bazıları ise gezip görüp yiyip yazıyordu.

Nedeni ne olursa olsun, herbirinin ellerine sağlık! Çünkü tümünün ortak olarak yaptığı önemli bir şey var, o da reçeteleri belgeleyerek ölümsüzleştirmek. Evet, internet ortamı her konuda olduğu gibi yemek konusunda da bilgi kirliliğine sahip ama deneyip en iyisini bulabilmek mümkün. Blogları takip edenler çok zamanları olmadığını ve internetten özellikle yemek ismi girdiklerinde karşılarına çıkan bu bloglardan, bloggerların tecrübelerinden olumlu faydalandıklarını söylüyor. “Bir kere yemeği tutuyorsa o tamamdır” diyorlar, sonraki aramalarında o blogun ismiyle arama yapıyorlar. Yani siz siz olun yemek blogu hazırlayacaksanız, mutlaka yapın, deneyin öyle paylaşın. Benden söylemesi...

Serüvenim kakao çayıyla başladı

BU blogların içinde en çok izlenen ve benim de dikkatimi çeken ‘Mutfak Hatıraları’. Hakikaten müthiş bir emek var. Ayrıntılı olarak tarifler anlatılıyor, yemeğin yapımı fotoğraflarla gösteriliyor. Hemen sitenin sahibi Hayrünnisa Esastürk ile iletişime geçtim. Ve neden bu işe başladığını, hayatında neleri değiştirdiğini sordum, anlattı:

“Marifetin iltifata tabi olduğu bir ailede, kişinin mahir olduğu işi bulması çok uzun sürmüyor. Küçük yaşlarda kakao çayı ve lokumlu bisküviyle başlayan mutfak serüvenimin bugün mutfak hatıraları olarak sanal bir hatıra defterine dönüşmesi mutfağa olan muhabbetimi besleyip daha da kuvvetlendiriyor. Mutfakta zaman geçirmek hayatımın en zevkli ve doğal ihtiyacı haline gelince, kabaran tarif defterimi fotoğraflayarak kalıcı hale getirmek için güzel bir sebep oldu bu blog. Blogun hayatıma kattığı güzellikler tabii ki mutfakla sınırlı değil. Türkiye’nin hatta dünyanın farklı yerlerinden onlarca yemek tutkunu kişiyle tanışıp fikir alışverişinde bulunmak blog yazarlığının en güzel taraflarından biri.”

Mini cheesecake

Mutfak hatıraları blogunun yazarı Hayrünnisa Esastürk’ten bir de tarif verelim: Bademli mini cheesecake.

MALZEMELER: 150 gr labne, 1 adet yumurta, 1 çay bardağı toz şeker, 1 yemek kaşığı mısır nişastası, 1 çay bardağı un, 1 çay kaşığı kabartma tozu, 1 çay kaşığı vanilya, 1 çay bardağı ince çekilmiş badem. Tabanı için: 7-8 adet bisküvi, 1 yemek kaşığı eritilmiş tereyağı.

YAPILIŞI: Robotta çekilen bisküviler ve eritilmiş tereyağı karıştırılarak muffin kalıplarının zeminine paylaştırılıp iyice bastırılır. Yumurta ve şeker derin bir kapta yüksek devirde çırpılır. İçine sırasıyla labne, nişasta, un kabartma tozu, vanilya ve badem eklenir. İyice karıştırılan hamur, bisküvilerin üzerine tatlı kaşığı yardımıyla paylaştırılır. 170 derecede ısıtılmış fırında ortalama 25 dakika pişirilir. Tamamen soğuyunca kalıplardan çıkarılarak ters olarak servis tabağına dizilir.