‘Sigortalı Hayat’ ne rahat
Bu hafta, “Sosyal Güvenlik Haftası”nı kutluyoruz.
Sosyal güvenlik bilincinin artırılması amacıyla başta okullar, fabrikalar, işletmeler olmak üzere pek çok yerde SGK yöneticileri ve çalışanları tarafından etkinlikler düzenleniyor. 1990’lı yılların ortalarında başlayan SSK ve SGK’daki çalışmam bana hayatımın en mutlu ve en güzel günlerini yaşama imkanı verdi. Belki binlerce işyerinde onbinlerce çalışana sosyal güvenlikle tanışma ve sigortalılık, emeklilik haklarından faydalanmaya vesile oldum. Bu bilincin yaygınlaştırılması ve sosyal güvenliğin toplumda önemli bir yer edinmesinde az-çok bir katkım oldu. Önceki gün, Bahçeşehir Üniversitesi'nin ev sahipliğinde ve Sosyal Güvenlik Denetmenleri Derneği tarafından düzenlenen 'Kayıtlı İstihdamın Teşviki ve Geleceği Sempozyomu' ile ülkemizin önemli sorunlarından kayıtdışı istihdamı mercek altına aldık.
Kayıt dışı istihdam, herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmadan çalışma ve çalıştırma olarak tanımlanmaktadır. Türkiye’de kayıt dışı istihdamın seyri incelendiğinde yıllar itibarıyla düşüş gösterdiği görülmektedir. Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre 2004 yılında %50,1 olan kayıt dışı istihdam oranı 2014 yılında yüzde 35 olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye’de 2016 Ekim ayı itibariyle 20 milyon 490 bin kişinin aktif sigortalı olup, kayıt dışı istihdam yüzde 33’e gerilemiştir. Özellikle SGK teşviklerinin kayıtdışı istihdamı ciddi şekilde azalttığı görülmektedir. İşverenlerin hem prim yükündeki azalmalar hem de beş puanlık prim teşviklerinden mahrum kalınmaması için dikkat etmesi kayıtdışını azaltmıştır.
Kayıt dışı istihdam, sosyal güvenlik açısından “niteliği itibariyle yasal işlerde çalışarak istihdama katılan kişilerin, çalışmalarının gün veya ücret olarak ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına hiç bildirilmemesi ya da eksik bildirilmesi” olarak tanımlanabilir.
***
Esasen 3 türlü kayıt dışı çalışma söz konusudur:
- Çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu'na hiç bildirilmemesi,
- Çalışma gün sayılarının eksik bildirilmesi,
- Sigorta primine esas kazanç tutarlarının eksik bildirilmesidir.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde sigortalıların en basit gün dökümlerini alabilmek için bile o günlerde her müdürlükte kurdurulan 'SSK Güzelleştirme Dernekleri'ne 1990’larda 5-10 lira ödeme yapmadan mümkün değildi. Emeklilik başvurusu yapanların 1-2 yılda ancak maaşının bağlandığı günlerden 1 saatte bile emekli maaşı bağlanmaya geldik.
***
Eksik gün bildirimi bitmeli
Sigortasızlığın tavan yaptığı, sigortalı bildirilenlerin de lütuf kabilinden ayda 3-5 gün sigortalı gösterildiği bir ülkeden, bugün akşam evinde çayını yudumlarken cep telefonundan o ayki sigorta primlerini kontrol edebilen, dahası ne kadar emekli maaşı bile alabileceğini görebilen bir noktaya geldik. Artık ülkemizde bir dönem en yoğun kayıtdışılık yöntemi olan çalışma gün sayılarının eksik bildirilmesi artık bir büyük bir risk olarak durmuyor.
Dolayısıyla kayıtdışı istihdamla mücadelede SGK’nın artık kendisini yenilemesi elzemdir. SGK’nın bugün artık gereksiz bir noktaya gelmiş iki uygulamasını yeniden gözden geçirmesi ve günün şartlarını dikkate alarak sistemini değiştirmesi gereklidir.
Bürokratik yükten başka bir anlamı kalmayan eksik gün bildiriminin kontrolü için SGK’da toplam 1200-1500 personel çalıştırılıyor.
***
Geçici iş göremezlik çilesi çözüm bekliyor
Yine, raporlu işçinin rapor parasının (geçici iş göremezlik ödeneğinin) ödenmesinde çalışılmadığına dair onay aranması da artık demode olmuş, gereksiz ve bir o kadar da işçiyi-işvereni zor durumda bırakan bir uygulama olarak karşımıza çıkıyor. Rapor almış, istirahatli olan işçinin çalışmadığı günlerdeki gelir kaybını telafi etmek amacıyla geçici iş göremezlik ödeneği veriliyor. Ancak rapor parası ödenmesi için gereksiz ve yersiz bir şekilde çalışılmadığına dair bildirim onayı isteniyor. Çoğu zaman SGK sisteminin hatasından dolayı ya raporlar geç düşüyor, ya da işverene bilgi gitmiyor. Çalışmayan sistemin cezasını da işverenler rapor başına 888 TL ceza ödeyerek çekiyor. Bu da işçinin, işverenin, sosyal güvenliğe olan güvenini sarsıyor.
Bu nedenle hem geçici iş göremezlik ödeneğinde onay şartının kaldırılarak ihbar ve şikayet olmadığı sürece rapor onayının kaldırılması, sadece raporlu dönemde çalışıldığında dair ihbar veya şikayet olması durumunda işverenden yazıyla buna ilişkin bilgi talep edilmesi bürokratik yükü kaldıracağı gibi, öte yandan da bu iş için çalışan 1500 civarındaki memurumuzun ihtiyaç duyulan servislerde ve diğer işlerde çalışması sağlanabilir.
Sonuç olarak, sosyal güvenlik haftasındayız, tüm çalışanların, emekçilerin, işverenlerin ve özveriyle fedakarca çalışan SGK personelinin haftasını kutluyoruz.
Sosyal güvenliğin önemi ve değerini çok ihtimamla anlatmamız gerektiği gibi, hem eksik gün bildirimi ve hem de geçici iş göremezlik ödeneğinde onay şartının kaldırılarak işverenlerin bürokratik bir yükten kurtarılması yanında SGK’da bu işte çalıştırılan yaklaşık 2500-3000 personelin çok daha etkin ve efektif işlerde çalıştırılarak SGK’ya, sosyal güvenliğe, çalışanlara, işverenlere, emekli olacaklara çok daha faydalı çalışmalar yapabilir.