Türkler nasıl besleniyor?
Geçtiğimiz günlerde 4. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi için önemli bilim insanları İstanbul’daydı. ‘Yeme Davranışının Sağlık Etkileri’ temasıyla bir araya gelen uzmanlar Türkler’in yeme alışkanlıklarındaki farklılıkları ortaya koydu. Star Cumartesi’ye konuşan Oxford Üniversitesi Gastrofizik Bölümü‘nden Prof. Charles Spence Türklere özgü beslenme tarzını açıkladı ve “Yemek tabaklarındaki değişimle kilo vermeniz çok kolay” dedi.
İstanbul geçen hafta ‘4. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi’nin başkenti oldu, bir grup bilim insanı şehrimizde bir araya geldi. Haberi okuyunca insan, yaşamak için yemek yemekten vaz mı geçti de bilim adamları bu konuya kafa yoruyor diye merak edebilirsiniz. Zirveyi izlerken bu soru benim de aklımdan geçmedi değil. Elbette böyle bir şey mümkün değil ama hayatta kalma mücadelesinin ilk basamağı olan yemek yemek, günümüz dünyasında sosyalleşme, daha uzun yaşama arzusu gibi birçok nedenin tercihlerimizi belirlediği yeni bir dünya oluşturmakta. Gıdaları market sepetine atarken hayatta kalma isteğimizden farklı bir neden olabilir mi? Avrupa Gıda Bilgi Konseyi’nin (EUFIC) koordine ettiği, Türkiye dahil beş ülkede yapılan ‘Gıda Seçimini Tetikleyen Faktörler’ araştırmasının sonuçlarına göre, Türklerin gıda seçimlerini gıdadan aldıkları keyif ve sağlıklı hissetme duygusu belirliyor.
Yemeği önce duyularımızla deneyimliyoruz!
Zirve’de Purdue Üniversitesi Beslenme Bilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Richard Mattes, Colorado Üniversitesi Pediyatri ve Tıp Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr James Hill, ABD Emory Üniversitesi Hematoloji ve Medikal Ontoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ömer Küçükgibi önemli isimler vardı. Zirvenin konuşmacılarından Danimarka Aarhus Üniversitesi Pazarlama Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Klaus Grunert, ‘Gıda Seçimini Tetikleyenler Faktörler’ projesinin sonuçlarını ilk kez Türkiye’de, zirve kapsamında paylaştı.
Türkiye ayağını Sabri Ülker Vakfı’nın yürüttüğü proje, İngiltere, İtalya, Fransa ve Polonya’da pilot olarak yürütüldü. Bilimsel danışmanlığını Prof. Grunert’in üstlendiği araştırmada; kahvaltılık gevrekler, hazır yemekler, yoğurt, tatlı atıştırmalıklar, bisküvi ve soğuk içecekler olmak üzere altı farklı ürün grubunu tüketen insanların ne hissettikleri, o ürünü neden tükettikleri sorgulandı. Prof. Grunert, araştırma ile ilgili şu bilgileri paylaştı. Araştırma sonuçlarına göre, İtalyanların markaya önem verirken, Türklerin lezzet aradığını söyleyen Prof. Grunert, Polonyalıların gıdaya yakıt gözüyle baktığını ve tercihlerinde daha çok ekonomik faktörlerin rol oynadığını belirtti.
Fransızlar meyve suyu, Türkler meyveyi tercih ediyor
Araştırma sonuçları ülkelerin aynı gıdaya nasıl farklı bir bakış açısıyla yaklaştığını da gözler önüne seriyor. Kahvaltılık gevrekler, İtalyanlar için sağlık ve dengeli beslenmeyle eş değerken Fransızlar için sağladığı enerjiyle üretkenliği artıran bir gıda olarak görülüyor. Polonyalılar ve Türkler kahvaltılık gevrekleri pratikliği nedeniyle zaman kazandırdığı ve sağlıklı olduğu için tercih ediyor. Soğuk içeceklerde ise İngilizler lezzet ve sağlık arıyor. İtalyanlar bu tarz içecekleri gıda israfını azalttığı, tasarruf ve kilo kontrolü sağladığı için tüketiyor. Fransızlar soğuk içeceklerde meyve ve vitaminler içermesi gibi farklı özellikler ararken, Türkler sağlığı ve lezzeti meyveli soğuk içeceklerde buluyor.
Tatlıyla yiyerek sosyalleşiyoruz
Gıda seçimini tetikleyen faktörler araştırması, Türklerin tatlı tercihlerinin sosyalleşme ile ilişkili olduğunu da ortaya koyuyor. Araştırmanın yapıldığı her ülkede mutluluğun yolunun dengeli beslenmeden geçtiğini sonucu görülürken, İtalyanlar, İngilizler ve Fransızlar için yoğurt tüketmek mutluluk veriyor. Araştırmaya göre, Türkler gıdalarla ilgili farklı bilgiler yüzünden sağlıklı seçim yapmakta zorlanıyor. Avrupalılar bisküvi gibi tatlı atıştırmalıklardan lezzetli olduğu için haz duyarken, Türkler ise lezzetin yanı sıra sosyalleşmeye yardımcı olduğu için de tatlı ürünler tüketiyor.
“Çok sayıda araştırma, sağlıksız besin kırmızı bir tabak üzerine konulduğunda insanların daha az yediğini gösteriyor. Sanki duyularınız basit bir şekilde sizi dikkatli olun diye dürtüyor.”
Bilgi kirliliği ile mücadele şart
Zirveye katılan Sylvia Rowe dünya genelinde gıda tüketimindeki en büyük sorunun bilgi kirliliği olduğunu düşünüyor. Rowe, özellikle yazar ve gazetecilerin topluma bilgiyi iletmeden mutlaka teyit etmesi gerektiğinin altını çiziyor. “Özellikle sosyal medya ve internetin bilgiyi hızla yaydığı günümüz dünyasında bilgi kirliliği hepimizin sorunu ve sorumluluğu” diyor. Sylvia B. Rowe, sağlık, beslenme, gıda güvenliği ve risk konularında yönetim ve iletişim danışmanlığı hizmeti veren SR Strategy’nin başkanı. Hala, Massachusetts Amherst Üniversitesi ve Tufts Üniversitesi Friedman Beslenme Bilimi ve Politikaları Okulu’nda misafir profesör olarak dersler vermekte.”
Fazla kilonun nedeni yemek seti
Oxford Üniversitesi’nde Gastrofizik Profesörü Charles Spence bence 4. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi’nin en ilginç konusuyla karşımızdaydı ve yeni yemek yeme bilimini tanıttı: Gastrofizik! Yemeklerin insanlara daha lezzetli gelmesini sağlayan ve tokluk hissi veren psikolojik yöntemleri sıralayan Spence, yemeğin önce gözlerle yendiğini ve tabağın renginden ortamdaki müziğe kadar pek çok parametrenin algımızı etkilediğini anlattı. Konu ilgimi fazlasıyla çekti ve aklıma takılan bir kaç soruyu star Pazar okurları için Spencer’a yönelttim.
Kasede yemek, yiyeceği daha mı lezzetli kılıyor?
Sağlıklı beslenme, kendinize iyi davranma ile bağlantılı. Yani hem kaseye konan hem de kasenin kendisiyle ilgili bir durum söz konusu. Kenar çerçevesi olmayan bir kase sanki içinde daha fazla yemek varmış gibi gösterecek, zihniniz bu şekilde algıyacaktır. Kaseyi elinizde tuttuğunuzda yiyeceğin kokusunu almanız daha olasıdır. Bu da daha az yemenize yardımcı olur, zira eğer kase ağırsa, kabın ağırlığı ile yiyeceğin miktarını ayırt etmekte pek de iyi değiliz. Hatta şimdi tasarımcılarla çalışıyoruz, masaya koyduğunuzda dökülen çorba kasesi prototiplerimizi sanırım elde ettik.
Nasıl yani?
Tamamen aptalca, ama bu durumda onları elinizde tutmaya mecbursunuz ve bahsettiğim faydaları elde ediyorsunuz. Kasenin amacı, sanki böylesi daha iyiymiş gibi mutlu olduğumuzu düşünmemizi sağlamak. Diyelim diyet yapıyorsunuz ve yoğurt yiyorsunuz.Yoğurdu plastik bir kaptan ağır bir kaseye aktarırsanız bir anda diyet açısından çok daha başarılı olursunuz. İnsanlar bu etki için doku, renk, malzeme, ağırlık dengeyle oynuyorlar.
Servis tabaklarının iştahımızla bir bağlantısı mı var?
Diyelim abur cubur, sağlıksız yiyecekleriniz var. Çok sayıda araştırma, sağlıksız besin kırmızı bir tabak üzerine konulduğunda insanların daha az yediğini gösteriyor. Sanki duyularınız basit bir şekilde sizi dikkatli olun diye dürtüyor. Bu sadece sağlıksız gıdalar için geçerli, sağlıklı yiyeceklerde böyle bir etki yok. Diğer araştırma gruplarında görüldüğü üzre, yuvarlak, beyaz tabakların, yiyecek daha tatlı algılanıyor, siyah ve köşeli tabaklarsa tatlılığı azaltıyor. Bu etkinin olumlu olup olmadığı şefe ve sizin tat duyunuza, tatlıyı sevip sevmemenize bağlı. Tükettiğimiz gıda veya içeceklerin üçte biri ambalajlı besinler, yani aslında ambalaj yemek takımı hâline geliyor. Cips paketiniz, yoğurt kabınız nasıl görünmeli? Belki en büyük faydalar bu alanlarda hissedilecektir.
Zayıflamak isteyenler ne çeşit tabaklarda yemeli?
Daha küçük tabaklar veya kase kullanmak, ağır bir tabağı elde tutmak, daha ağır çatal, bıçak takımıyla yemek yemek, atıştırmalık yiyeceğinizi kırmızı bir tabağa koymak, yiyecekleri cam bir kavanoz yerine şeffaf olmayan bir kapta saklamak, öğünlerden önce daha fazla su içmek gerekiyor.Bunların hepsini bir araya getirip daha büyük sonuçlar elde edebilir misiniz? Bilmiyoruz. Belki teker teker işe yarıyorlardır. Farkındalık adına yapabileceğiniz her şey, dikkatinizi yediğiniz şeye odaklamanız, yemenin yarattığı hisleri düşünmeniz önemli. Beyniniz durmaya ne kadar duyu algıladığına, kaç tane koku, tat, doku deneyimlediğine göre karar alır. Televizyon da bu nedenle zararlı çünkü tüm dikkatinizi televizyona verir duyularınızı hissetmezsiniz.