Öyle bulaşıcıdır ki, beyazı siyah, siyahı beyaz gösterir. İnsanları boğan salgın bir hastalıktır.

                Asrımızın birçok maddi ve manevi hastalıkları vardır. Dün çok ender görülen hastalıklar, bugün sıradanlaşır oldu…

                Bu duruma gelmemizde tabii ki birçok nedenler vardır. Mesela, maddi hastalıklardan bir tanesi “obezite”dir. Sebeplerini tek tek saymaya gerek yok sanırım. Fakat en önemli ve yegâne sebebinin “SÜNNET” e uymamak olduğunu söyleyebilirim.

                Sadece su içmek işleminde en az 9-10 sünnet olduğunu hatırlatalım. Yemek yemekte de en az onun kadar sünnet olduğunu biliyoruz. Nelerdir derseniz, bende size Peygamber Efendimiz’in “sıhhat” ile ilgili Hadis-i Şerif’lerini içinde barındıran her hangi bir kitabı tavsiye ederim. İsim vermeme gerek yok. Bir kitapçıya uğramanız yeterlidir.

                Sadece maddi hastalıklarda mı Hadis-i Şerif’lere ve Ayet’lere müracaat edeceğiz. Hayır, tabii ki!

                İşte zamanımızda insanlarımızı, hatta Müslümanları bile çok rahatsız eden, adeta elini kolunu kanadını kıran en bulaşıcı hastalık: “ÜMİTSİZLİK” tir.

                En başta “ÜMİTSİZLİK” Allah’ın kudret sıfatını ithamdır. Yani, Allah’ın kudret(Her şeye gücü yeten Allah demektir) sıfatını nasıl sorgulamış oluyoruz? Şöyle, dünyadaki işler sanki tesadüfen meydana gelmektedir düşüncesiyle…

                Hal bu ki, Allah’ın “Kudret” ve “İlim” sıfatlarının gereği olarak “Her Şey” kontrol altındadır ve Allah’ın bilgisi dâhilindedir.

                O halde şöyle bir soru devreye giriyor: “Madem Allah her şeye Hakim’dir ve her şeyi bilmektedir, niçin bu kargaşa ortamını düzeltmiyor?”

                Bu sorunun cevabı net ve kesindir: “Dünya bir imtihan meydanıdır. Allah, insanlara seçenekler sunmaktadır. İnsan kendisine verilmiş olan cüz’i irade (seçme hürriyeti) vasıtasıyla isterse iyilik, isterse kötülük yapabilmektedir. Bu serbestiyetin neticesi olarak Allah Cenneti ve Cehennemi yaratmıştır.”

                İşte bu “İmtihan Sırrı” nın gereği olarak dünyada bazı sıkıntılar olacaktır. Ve sonucunda dünyadaki tüm iyilikler Cennet’e doğru akarken, tüm kötülükler de Cehennem’e dökülecektir.

Bu sırrı anladığımız ve buna inandığımız derecede değil ümitsizliğe kapılmak dünyanın bu halleri bizleri daha da dikkate sevk edecektir.

Son olarak bir Ayet meali ile bitirmek istiyorum: “Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz.”                 Şunu da hatırlatmakta fayda görüyorum: “ÜMİTSİZLİK” Allah’ın bir çok isim ve sıfatlarını itham etmek manasına geldiği için, bir çok alim, ümitsizliği küfür derecesinde görmüşlerdir.

Bu mikrobik salgından kurtulmamız için, kendimizi “Sünnet” ile koruma altına almalıyız. Çünkü sığınılacak en sağlam kale, Peygamber Efendimiz’in hiçbir zaman modası geçmeyen, hatta gittikçe önemi daha da artan “SÜNNET-İ SENİYYE” sidir.

İçine girelim kurtulalım!