Vay be, memlekete bak!
Birtakım hainler yine iş üzerindeler.. Haberlere baksanıza: Hürriyet gazetesi New York temsilcisi Razi Canikligil, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşım nedeniyle Atatürk Havalimanı’nda gözaltına alınmış. Gözaltına ilişkin açıklama yapan gazeteci Can Kamiloğlu, “Tatil için ailesiyle birlikte Türkiye’ye gelen Razi Canikligil, sosyal medyada yaptığı paylaşım nedeniyle gözaltına alındı” demiş. Canikligil, son dönemde Reza Zarrab davasını takip ediyormuş.
Ya hu, insaf. TOBB Başkanına Twitter’den bir hakaret var. Hisarcıklıoğlu’nun avukatı suç duyurusunda bulunuyor. Savcı da “şüphelendiğiniz biri var mı” diye soruyor. Avukat da Razi Canikligil adını veriyor.. Savcı doğru bir soru soruyor, müşteki de şüphelendiği ismi veriyor.. Savcı ne yapacak, şüpheliyi ifadeye çağıracak. Şüpheli ifade vermeye gelmiyorsa ne yapacak, tutuklama isteyecek. İfade vermiş ya da şikayet geri çekilmiş, fakat bu bilgi polis kaydından düşmemiş ve gözaltı yaşanmış da olabilir.. Burada bir idari yanlışlıktan söz edebilirsiniz, suç duyurusunda bulunursunuz.. Ama böyle yaygara kopartamazsınız. Bu işte bir kasıt varsa da, o kişiden hesap sorarsınız. Türkiye’yi böyle uluorta, işin içine Zarrab’ı da katarak suçlayamazsınız.. Sonra kaş yapayım derken göz çıkartırsınız.. Bir gazeteciye karşı bir taksiri bahane ederek Türkiye’ye saldıramazsınız. Sonra işin özrü kabahatinden büyük olur.
Yabancı bir meyhaneciden rahatsız olan mal sahibi ve mahalleliler arasındaki bir kavgadan Türkiye’ye karşı düşmanca senaryolar üreten akla ne demeli?! İyi bu tür komplolara alet edecek 1000 tane meyhane, bin tane de tinerci bulabilirsiniz. Onun eline tesbih, başına sarık da sarabilirsiniz.. Bu işler Türkiye’ye karşı, daha önce “Topyekûn savaş” açan çevrelerin Media’sında manşete çekiliyorsa, o zaman bu işin içinde kimler iş üzerinde diye bakmak gerek..
Turizm çökmüş, iyi de bu yalan haberleri dünyaya yayan sizinkiler değil mi? Hem de İngilizce’ye çevirip dünya basınına servis edenler.. O savcı, o polis babanız da olsa, yapılacak işlem farklı olmazdı. Ya da bu işler İstanbul’da değil, Paris, Londra, Roma ya da Berlin’de Newyork’ta da böyledir. Bir hak ihlali ya da taksir varsa, onun hesabı da böyle görülmez. Varsayalım haklısınız, haklı olmak, haksızlık yapma hakkı vermez kimseye. “Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder.
Diyarbakır’ın Sur İlçesi’nde gazeteci Mürsel Çoban GBT yapan polisler tarafından araması olduğu iddia edilerek gözaltına alınmış, al sana bir basına baskı haberi daha. Dur bakalım, eroinden mi aranıyor, terörden mi, cinayet mi, gasb mı, ya da başka bir şey mi? Gazetecilerin dokunulmazlığı mı var.
Özgür Gündem gazetesine destek veren 3 gazeteci-yazar terör örgütü propagandası iddiasıyla tutuklanmış. Suç işlemişlerse niye, tutuklanmasın. Hep devlet mi suçlu, devletine ihanet eden aydın da suçlu olamaz mı?
Niye tutuklanmış bu gazeteciler: Özgür Gündem gazetesi ile dayanışmak için başlatılan “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği” kampanyasına katılarak gazetenin bir günlük yayın yönetmenliği görevini üstlenen isimler hakkında “Terör örgütü propagandası yapmak” suçundan başlatılan soruşturmada mahkemeye sevk edilen Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı (TİHV) ve adli tıp uzmanı Prof. Dr. Rasime Şebnem Korur Fincancı, gazeteci-yazar Ahmet Aziz Nesin ve Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Türkiye Temsilcisi-gazeteci Erol Önderoğlu tutuklandı. Tutuklanma sebebi terör örgütüne yardım ve yataklık. Savcılık Özgür Gündem gazetesindeki‘’Nisebin’de JÖH-PÖH çatlağı büyüyor››, ‘’Tank top obüs Şirnex›ten geçemiyor’’, ‘’Komutan Ebu Leyla tıpkı Mehmet Tunç gibi gurur duyulacak bir miras bıraktı seninle gurur duyuyoruz’’, ‘’HPG: Dersim ve Şirnex›te 2 asker öldü’’, ‘’Nisebin düşmanı yerle bir etti››, ‘’HPG: 40 asker öldürüldü, 2 tank imha edildi’’ ve ‘’HSD komutanı Rojda Felat: Esareti sona erdireceğiz’’başlıklı bazı haberlerin içeriklerinde ‘’terör örgütü propagandası’’ yapıldığı gerekçesiyle soruşturma başlatıyor ve bu gazeteciler de yardım ve yataklıktan bu kapsamda tutuklanıyor.
İyi Mafia’da gazete çıkarsın, eroin kaçakçılarına basın kartı versinler. Onlar dokunulmaz olsun.. Suç varsa ceza da var. Dayanışıyorsanız, bedel de ödeyeceksiniz..
Beyefendilerin derdi başka. Yaptıkları açıklamada diyorlar ki, “7 Haziran seçimlerinin ardından tüm toplum baskı ve şiddet araçları ile büyük bir kuşatma altına alındı. Can kayıplarının listesi artık tutulamaz hale geldi. On binlerce insan göç yollarına düştü. Hayaller, yaşamlar yarım kaldı. Memleketin içinde bulunduğu durumu anlatan gazeteciler hedef haline getirildi. Cezaevindeki gazetecilerin sayısı 38’e yükseldi. Gazeteciler artık adliyelere, gazete bürolarından daha çok gider oldu. Onlarca gazeteci hakkında soruşturma ve davalar açıldı” diye konuştu. Dertleri AK Parti, Erdoğan.. Onlar terör örgütünü destekliyor. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, grup toplantısında Türkiye’de gazetecilik faaliyetleri nedeniyle cezaevinde 39 gazetecinin bulunduğunu ileri sürerek bu kişilere destek veriyor. Yani bozacının şahidi şıracı.. Tencere yuvarlanıp kapağını buluyor..
Turizm bölgelerinde terör örgütleyeceksin sonra da Turizm geliri azalıyor diyeceksin.. “Şecaat arz ederken sirkatin söylemek” denir buna.. Yine suçüstü oldular.. Dertleri, hani dokunulmazlıkları kalktı ya, ortalığı birbirine katmak, daha da ileri giderek Türkiye’ye yabancı yatırımın engellenmesi, turist girişinin engellenmesi.. Böylece Türkiye’deki ekonomik krizin halkı bunalıma sokması, bunun sonucunda da AK Parti’den kurtulma hayalleri.. Bindikleri dalı kesiyorlar, farkında değiller.. Birileri Diyarbakır’da duvar örüp, hendek kazıyordu, şimdi onların zihniyet ikizleri, Media’da bariyer örüp, çukur açma sevdasında..
Bu arada dokunulmazlığı kaldırılan HDP’li 2 milletvekili savcılığa çağrıldı, Demirtaş “Tabii ki gitmeyecek” dedi. Aynı kafa, zaten birileri bu işe zemin oluşturmaya çalışıyordu.
Acemice bir kontrollü bunalım stratejisti kesildiler başımıza, güya tavşana kaç, tazıya tut diyecekler. Kriz çıkarıp, bunu dünyaya duyuracaklar falan, filan.. Hani o meşhur fıkradaki gibi, borç ödeyecekler ya, dikenli tel örüp, koyunların yününü toplayıp ip yapıp satacaklar. Kim bunlar ve bunlara arka çıkıp alkış dağıtanlar? Bunların yerli ve yabancı işbirlikçileri!.. Her şey ortada. Öfkeleri akıllarından büyük olduğu için de suçüstü oluyorlar. Durmak yok, yola devam. Selâm ve dua ile..