23 NİSAN’A DAİR!
Zaman zaman çeşitli meselelerde fikir serdediyoruz. Bu fikirlerimizi Sayın Başbakan’a ve yetkin birimlerine ithaf ediyoruz. Destek, eleştiri ve öneri içerikli paylaşımlarımıza eksik olmasınlar, onlarda büyük bir ciddiyetle konuyu ele alıp cevap veriyorlar. En azından “muhatap” alıyorlar. Eskiden bu da yoktu ya!
Bu paylaşımların en sonuncusu 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile ilgili olmuştur. Malum; Çocuk Bayramı etkinliklerinde her ülkeyi temsilen çocuklar var. Bu çocuklar kendi ülkelerini, kendi kültürlerini tanıtma fırsatı buluyorlar. Türkiye’yi temsilen çocuklarımız, Karadeniz oyunlarını da oynadılar. Karadeniz folklorunu izlerken bir Karadenizli olarak büyük keyif aldım. Ancak;
Çocuklarımızın sunumlarında öyle bir oyun vardı ki, Tüylerim diken diken oldu. Gencecik dimağlar kirletilmeye çalışılıyor.
23 Nisan etkinlikleri çerçevesinde Türkiye’yi temsilen sergilenen oyunlardaki sinsi mesaj; Anadolu’nun kadim inanışı olan Şaman Dini üzerinden olmuştur. Koca Anadolu’nun sayısız folklor zenginlikleri olmasına rağmen, girizgâh ve kapanış figürlerini ateşperest figürlerle sunumu gerçekleştirmiş olmalarını doğrusu esefle karşıladım. İlgili mercileri bu konuda bir birey(vatandaş) olarak uyardım.
Anadolu’nun kadim medeniyetini bu denli sıra dışı bir inanışın uzantısı olan Şaman figürlerle anlatılması, baskın kültür olarak tanıtılması, aslında bir skandaldır. TRT’de yayınlanan programın yaklaşık bir saatlik bölümünü izledim. Onlarca ülke kendi folklorik kıyafetlerini sergilerken, bizim aklıevveller(çocukları tenzih ediyorum) ne idüğü belirsiz, şeytanist(satanist) kıyafetleriyle ülkemizi tanıtmaları, çocuklarımızı buna alet etmeleri, hangi kompleks yaklaşımın ürünüdür, doğrusu merak ediyorum!
“Anadolu ateşi” adı altında “Şaman ateşini” bu toprakların kültür inşasında olmazsa olmazı şeklinde sunmaları, ince ve sinsi hesapların ürünüdür. En yalın ifadeyle; zihinleri bulandırmaktır.
Bunu organize edenler hiç mi denetimden geçmiyor, merak ediyorum!
NOT: Geçen hafta kaleme aldığımız “Omurgasız Millet Olmaz” yazımızı AK Parti İletişim Merkezi (AKİM) ile paylaşmıştım. Bu yazımıza cevaben;
18.04.2013
sayın burhan okutan; öncelikle değerli görüş, öneri ve değerlendirmelerinizin yer aldığı e-posta mesajınız için teşekkür ederiz.
Bilindiği gibi ülkemiz, 1980 öncesinde sağ sol çatışmalarıyla, 1980’li yılların ortalarından itibaren yaklaşık otuz yıla yakın bir süredir de tek amacı: bin yıldan beridir bu topraklarda Türküyle Kürdüyle Lazıyla Çerkeziyle Abazasıyla kardeşçe yaşayan, başta Çanakkale savaşları olmak üzere ülke savunmasında aynı safta yer almış, düşmana karşı omuz omuza vatan savunmasında mücadele etmiş olan vatandaşlarımızın arasını açmak, ülkemizin ve milletimizin birlik ve beraberliğini bozmak olan, ülkemizin ilerlemesini, kalkınmasını, bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasını istemeyen, hiçbir insani değeri olmayan, kutsal değeri tanımayan namertçe arkadan vuran, uşağı olduğu ülkelere taşeronluk yapan, zaman zaman ülke içindeki hain odaklardan güç ve destek alan, ülke dışında Türkiye düşmanı ülke ve çevrelerden doğrudan destek ve ihale alan bölücü terör örgütüyle ve onun bölücü faaliyetleriyle mücadele etmektedir.
ak parti iktidarının demokratik açılım sürecinde başlattığı milli birlik ve kardeşlik projesi büyük bir demokratikleşme hamlesidir. bu çerçevede, devrim çapında demokrasi ve insan hakları odaklı reformlar gerçekleştirilmiştir. Yapılan bütün düzenlemeler, alınan bütün kararlar ve uygulamalar aslında ak parti’nin kuruluşundan itibaren ortaya koyduğu insan odaklı ve özgürlükçü politikalarının somut göstergeleridir.
AK Parti iktidarı, baştan itibaren, her türlü ayrımcılığı reddeden kucaklayıcı bir siyaset tasavvuru ortaya koymuş, en belirgin kırımızı çizgiler olarak da etnik, dini ve bölgesel milliyetçiliği belirlemiştir. Farklı kimlikleri Türkiye’nin bütünlüğü içinde, Türkiye cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında, her türlü farklılığı zenginlik olarak görerek birlik içinde yaşatma çabası içinde olmuştur. Bütün dini, etnik, sosyo-ekonomik ve kültürel hakların özgürce kullanılabilmesi için her tedbir bu dönemde alınmıştır. Ülkemizde, geçmişte devletin ötekileştirici uygulamalarına maruz kalmış olan din, inanç ve etnik bütün kesimlerin tekrar bu millete, devlete ve topluma aidiyet duygularını güçlendirmek için yeni politikalar ve düzenlemeler hayata geçirilmiştir. ak parti takip ettiği kucaklayıcı birlik siyaseti ile bütün etnik ve inanç kesimlerinin karşılaştığı sorunların aşılması için milli birlik ve kardeşlik ürecini başlatmış, böylece Türkiye’nin toplumsal dokusunu aşındıran kronik sorunların çözümü için çok boyutlu politikaları yürürlüğe koymuştur.
uzun yıllara sari olan, Kürt vatandaşlarımızın ve doğu-güneydoğu bölgemizin sorunlarına yaklaşımda çok köklü bir paradigma değişikliğine gidilmiş; ilgisizlik, geri kalmışlık, ayrımcılıkla mücadele anlamında etkili tedbirler geliştirilmiştir. Öncelikle, meselinin siyasi boyutuna ilişkin olarak; terör sorunu ile vatandaşlarımızın demokratik hak ve talepleri birbirinden ayrılmış, etnik kimliklere dönük red, inkâr ve asimilasyon politikalarına son verilmiştir. Korkuların yenilmesi, tabuların ve yasakların aşılması, toplumun ve devletin kendi gerçekleri ile yüzleşmesi, sorunların açıklıkla konuşulup tartışılabilmesi sağlanmıştır. Siyasi ve toplumsal hayatı normalleştiren bu adımlar atılırken; özgürlük için güvenlikten, güvenlik için de özgürlükten vazgeçilmemiştir.
Son 10 yıllık demokratik değişim ve dönüşüm sürecinde temel hak ve özgürlüklerin korunması ve geliştirilmesi, hukukun üstünlüğü ilkesinin tavizsiz hayata geçirilmesi, demokratikleşme, sivil toplumun güçlendirilmesi ve topyekûn normalleşmenin sağlanması amacıyla büyük ve ileri adımlar atılmıştır. Bu kapsamda OHAL uygulamasına son verilmiş, DGM’ler ve son olarak da özel yetkili mahkemeler kaldırılmış, “işkenceye sıfır tolerans politikası etkili şekilde uygulanmıştır.
Bütün bu politikalarla, farklılıkları ne olursa olsun, milletimizin her bir ferdinin devlete duyduğu güveni artırdık ve demokratik devletin meşruiyetini sağlamlaştırdık.
Partimizin en temel ilke ve hedefleri olarak, daha güçlü bir Türkiye için bu yöndeki çalışmalarımız kesintisiz sürecektir. AK Parti, milletimizin bin yılı aşkın süredir gerçekleştirdiği kardeşlik ve birlikte yaşama iradesini ileri demokrasi standartları içinde daha da ileriye taşımayı hedeflemektedir.
1990’lı yıllarda terörle mücadele adına insanımızın hak ve özgürlüklerinin neredeyse rafa kaldırıldığı, red, inkâr ve asimilasyon politikalarının hâkim olduğu bir dönemden sonra iktidara gelen ak parti, hak ve özgürlükleri üstün tutmuş, red, inkâr ve asimilasyon politikalarını sona erdirmiştir. Hukuk ve demokrasi içinde yürütülen terörle mücadele anlayışı, insanımızın günlük yaşamını olumsuz etkilemeyecek, başka mağduriyetler ve sorunlar üretmeyecek şekilde sürdürülmüştür.
terörle mücadelede antidemokratik ve baskıcı uygulamalara son vererek, devlet içindeki antidemokratik odaklar ile terör örgütünün birbirini güçlendiren ve meşrulaştıran karanlık sarmalına son verilmiştir. AK Parti iktidarı, terörle mücadelede demokrasi ve güvenlik dengesini titizlikle gözetmektedir. Bir yandan özgürlükler güvence altına alınırken, diğer yandan terörle etkin mücadele edilmektedir.
Biz insanımızın farklılıklarını zenginlik olarak görüyoruz. Milletimizin ortak tarihinden, kültüründen ve medeniyetinden miras kalan çeşitliliğini ve çoğulculuğunu yaşatmaya ve geliştirmeye kararlıyız. Vatandaşlarımızın birlikte, kardeşlik içinde yaşamaları en önemli hedefimizdir. Bunun önündeki en büyük engel terördür.
Allah’ın izniyle bu mesele çözülecek... Bugün ya da yarın, er ya da geç, Türkiye’nin huzuruna, kardeşliğine, büyümesine ve kalkınmasına ayak bağı olan bu cerahat mutlaka sökülüp atılacak. şu anda devam eden süreçte kararlılıkla yol alıyoruz. Umutluyuz, iyimseriz, sürece olumlu bakıyoruz ama aynı zamanda temkinliyiz ve dikkatliyiz. Geçmişte, başlattığımız süreçlerin, iyi niyetli girişimlerin terörün bitmesini istemeyen çevreler tarafından nasıl provoke edildiğini, sabote edildiğini çok iyi biliyoruz. bu çevreler iftiralar, ithamlar, aslı olmayan dedikodularla milletin zihnini bulandırmak için her yola tevessül ediyorlar ve edeceklerdir. Önümüzdeki süreçte bu tür vakaların tekrar yaşanabileceğini de ihtimal dâhilinde görüyoruz. Terörün sona erdirilmesi için yürütülen süreci, engellenmeye çalışılacaklardır.
Her ne olursa olsun, hangi engel çıkarılırsa çıkarılsın, vazgeçmeden, yılmadan ve yıkılmadan inatla kardeşlik için mücadeleye devam edeceğiz.
Bu vesileyle, ülkemizin ve milletimizin birlik ve beraberliği konusunda göstermiş olduğunuz hassasiyetten dolayı teşekkür eder, halen yürütmekte olduğunuz başkan yardımcılığı görevinizde başarılar diler, ailenizle birlikte sağlıklı ve başarılı bir hayat dileriz.
Başbakan Yardımcısı (Beşir ATALAY)