3 büyüğe kritik uyarılar!
F.Bahçe'nin tedavisi belli
Geçen sezon, ilk 8 ve son 9 hafta sürekli kazanan bir Fenerbahçe vardı. Aradaki 15 haftada yaşanan düşüşün üzerinde durulup, hamleler yapılması gerekiyor
Fenerbahçe çok uzun yıllardır 4-2-3-1 oynayan ve teknik adamlar, oyuncular değişse de bu şablonda ısrar eden bir takım. Yoldaki herkes Fenerbahçe'nin ne oynadığını biliyor. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'deki diğer takımlara göre Avrupa'da, hatta derbilerde başarılı olan takım Fenerbahçe. Fakat Anadolu maçlarında kaybettiği puanlar da diğer takımlara göre daha fazla. Bunun sebebi de oyun şablonundan kaynaklanıyor.
AYKUT KOCAMAN BÜYÜK AVANTAJ
Geçen sezon sportif direktörlük yapan, Fenerbahçe'nin çocuğu, tribündeki taraftar kadar takımını seven bir teknik adam geldi bu yıl... Aykut Hoca, oyuncuları, yönetimi, camiayı çok iyi tanıyor. Bu büyük avantaj. Geçmiş yıllardaki problemleri, en rahat yaşayan, gören kişi kendisi. Bazı şeylerin değişmesi gerektiğini mutlaka düşünüyordur. Örneğin sistemin değişmesi gerektiğini düşünse de hemen gerçekleşmeyeceği için bu şablonla devam ettiğini görüyoruz. Bunda en önemli etken Alex'in olması. Alex'le 4-3-3 oynanması zor. Böyle bir silahı da kaybetmek doğru değil. Kaldı ki, yeni gelen bir teknik direktör için, kolay bir şey değil ani değişiklikler.
PROFESYONELLİK GELİŞMELİ
Fenerbahçe'de Aykut Hoca'nın yapması gereken en önemli unsurlar, oyuncuların kalitesi, oyun sistemi değil. Oradaki profesyonellik anlayışını geliştirmek. Bu esnekliği sağlayabilecek kendisine çok güvenen bir başkan, yönetim ve taraftar var. Aslında Fenerbahçe'nin röntgeni çekilmiş, teşhis konmuş, tedavi bekliyor. Teşhis ve belge şu: İlk 8 hafta 24 puan alan bir takım. Ondan sonraki süreç; 15 haftada 21 puan alan bir takım. Daha sonra tekrar müthiş bir çıkış yapıp son 9-10 hafta sürekli kazanan bir takım. İşte o aradaki 15 haftadaki düşüşün üzerinde durulup, ki Aykut Hoca duracaktır, ona göre hamleler yapılması gerekiyor.
HIZI ARTIRMAK İSTİYOR
İlk gördüğümüz hamle, teknik oldu. Oyuncu transferlerini hızlı oyuncu üzerine kurdu. Örneğin Stoch, hem toplu hem topsuz hızlı bir oyuncu. Takımın yavaş oynamasını gerektiren bir hücum formatından, sistemi değiştirmeyerek, oyuncuları değiştirip hız kazandırmaya çalışıyor. Dia transferi de bunu gösteriyor. Aranan santrfor tiplemesi de aynı. Fenerbahçe, bu bölge için de hızlı takım oyuncusu arıyor.
GEREKSİZ KARTLAR SONA ERMELİ
Kocaman'ın halletmesi gereken en önemli şeylerden bir tanesi de çok uzun süredir oyuncularının gereksiz yere kart görmeleriydi. Buna çok örnekler verebiliriz. Oyun içinde mecburen, oyun kuralları içerisinde sertlikten kart görebilirsiniz. Ama maçtan önce çıkan kavgalardaki cezalar (Bilica, Lugano örneği gibi)... Hakeme gereksiz itirazlardan dolayı gelen kart ve disiplin cezaları...
Hem o günkü oyunun içerisinde hem de sezon içerisinde bu cezalar nedeniyle problem yaşıyor Fenerbahçe. Dünyanın sayılı kulüplerinden birinde olduğun u oyuncunun bilmesi gerekiyor artık. Mesela Suarez, Lugano'yla aynı takımda oynuyor. Uruguay Milli Takımı'nda Almanya ile üçüncülük maçında forma giydi.
Ama Suarez, Ajax'ın ön eleme maçında oynayıp gol atarken, Lugano henüz uçakta, İstanbul'a geliyordu. Futbol oyuncuların hobisi değil. Başka bir işle de uğraşmıyorlar. Fenerbahçe'nin ön eleme maçında Lugano'nun gelmemesi, sadece bu yıllık bir problem değil. Uzun yıllardır insani ve duygusal olarak verilen kararlarla, bu tip oyuncuların takıma erken dönmesi sağlanamıyor.
BAŞKAN DA ARKASINDA
Maç maç değişen istikrar ve konsantrasyon sorunu mutlaka çözülmeli, ki Aykut Kocaman ile yaptığımız sohbetlerde en çok üzerine düştüğü konu bu. Aykut Kocaman'ın Fenerbahçe teknik direktörü olması kulüp için bir şanstır. Güvenen bir başkanın da arkasında olması yine bir şanstır. Alınacak kararlar radikal olmalı. Bu illa ki, oyuncuların gitmesi gelmesi anlamında olmayabilir. Profesyonellik anlayışının yerleşmesi lazım.
Fınk, Q7'den bile önemli...
Orta sahada iki yönlü Ernst ve Necip dışında futbolcu kalmadı. Quaresma ve Guti'den bile önemli gördüğüm Fink, bence takımda kalmalı.
Ligi ilk beş içerisinde bitiren takımlarda, teknik kadroda değişiklik yapan tek takım Beşiktaş. Aykut Kocaman, sportif direktör olduğu için geçen yıl takımın içindeydi. Beşiktaş bir hamleyle başladı. Önce teknik direktör hamlesi, daha sonra iki tane önemli ismi transfer etti. Üç kez izleme şansı bulduğumuz Beşiktaş, şu anda en havalı takım konumunda. Özellikle Quaresma ve Guti transferi camiayı havaya soktu. Teknik olarak ciddi bir geçiş dönemi yaşıyorlar. Son iki yılda Mustafa Denizli'ye çalıştılar...
Mustafa Denizli, iki yıl önce hem kupa hem ligi kazandı. Geçen yıl ise hem kupa hem lige erken havlu atmıştı. Şu değişiklik var: Beşiktaş takımı az pozisyon veren, az pozisyona giren bir takımdı. Denizli'nin oyuncu tercihleri böyleydi. Necip-Ernst- Fink gibi üç orta sahayla oynuyordu zaman zaman. Yani daha fazla savunmacı orta sahayla.
HÜCUMCU SAYISI ARTTI
Schuster, belki rakipler zayıf diye, ama sonuçta 5 tane hücumcuyla oynadı son 3 maçı da. Quaresma, Delgado, son maçta Hilbert, Nobre, Nihat veya Bobo... Hepsini birlikte oynatıyor. Bunun karşılığında bol pozisyon üretebilen ama bir o kadar da savunmayı zayıflatan bir takım görüntüsü vardı. Viktoria Plzen maçında bunu gördük. İlk yarıda Hakan Arıkan'ın yıldızlaştığı maçta 5 pozisyon verildi. İkinci yarıda küçük bir operasyon dediğimiz, ofansif oyuncuyu çıkarıp Ernst'in yanına Necip'i koyarak, hemen hemen birkaç duran top dışında pozisyon vermediği gibi, oyunun genel hakimiyetini de eline geçirdi Beşiktaş.
HAVUTÇU ANLATMALI
Schuster'e en çok yardımcı olması gereken kişi Tayfur Havutçu. Türkiye Ligi'nin kalitesinin iyi olduğunu, sert ve sıkı olduğunu mutlak surette söylemesi lazım. Beşiktaş taraftarını kesinlikle heyecanlı bir takım bekliyor. Quaresma, bireysel yetenekleri üst düzey olan bir oyuncu. Yaratıcı bir oyuncu. Özellikle skoru yakaladığınız zaman, fantastik hareketleriyle tribünleri ayağa kaldırabilir. Guti, sürekli hedef pas düşünen, araya oynayan, yaratıcı bir oyuncu. Ama ikisinin ortak özelliği de günümüz futbolunun çok altında savunma yapmaları. Mutlaka bu tip oyuncuların arkası doldurulmalı.
SAĞ BEKE TRANSFER
Beşiktaş'ta savunmada göbekte problem gözükmüyor. Solda gözükmüyor. Çok iyi 3 tane kalecisi var. Geçen yıl Antalya'da gelişim gösteren Erhan, sağ bek oynuyor. Ama gözüken yine Erhan'ın alternatif olabileceği. Oraya da bir transfer şart. Ama orta sahada savunma yapabilecek, oyunun iki yönünü oynayabilecek Ernst ve Necip dışında oyuncusu kalmadı. Michael Fink çabuk karar verilip gönderilecek bir oyuncu değil. Şu andaki Beşiktaş'ta Tabata, Delgado, Hilbert, hatta Guti ve Quaresma'dan bile daha önemli bir oyuncu olarak gördüğüm Fink'in takımda kalması lazım gibi geliyor bana...
Kilit adam Baros...
Galatasaray'da yılın transferi, Baros'un sağlıklı şekilde dönmesi olur. Kaleci, santrfor ve iki yönlü orta saha takviyesi de gerekiyor
İki yıl önce beşinci, geçen yıl üçüncü... Son iki yıldır Avrupa Kupaları'nda konan hedeflerin de uzağında kalıyorlar. Taraftar mutsuz... Haldun Üstünel'in yönetimden ayrılması içte bir kaosu gösteriyor. Bu sezon için muhtemelen Şampiyonlar Ligi'nden gelecek para hesaplanıyordu. Ama takım oraya kalamayınca transfer politikaları da alt üst oldu. Mehmet Topal'ı Valencia'ya verip yerine Arnavut oyuncu Lorik Cana'yı aldılar. Daha ucuz maliyetli diye... Ama tahmin ediyorum Mehmet Topal'dan daha fazla bir maliyet çıkacaktır. Pino, soru işareti...
OFK maçında iş yapabileceğini gördüm. Çabuk, rahat adam geçebilen, özgüveni olan, Galatasaray'ın şablonunda da, özellikle 4-3-3'ün sağ kenarı için iyi bir oyuncu izlenimi verdi. Mehmet Batdal, Musa Çağıran yatırım için alın a n oyuncular . Serdar Özkan büyük bir camiadan, başka büyük bir camiaya geldi. Büyük takımda oynama özelliği olan bir oyuncu. Ama bunu Beşiktaş'ta sahaya yansıtamadı. Serdar Özkan için Galatasaray bir şans. Kendi geleceği açısından da, ya zirveye oynayacak ya da dibe vuracak. Çağlar sol bek ve sol stoper oynayabilir. İyi bir alternatif oyuncu.
YENİ YERLİLER ALTERNATİF OLUR
Ama saydığımız isimler, henüz Galatasaray'da gözünü kapatıp oynatabileceğin oyuncular değil. Geçen yılki savunma aynı. Servet Çetin veya Lucas Neill'ın olmadığı maçlarda Gökhan Zan sırıtmaz. Ali Turan stoper orijinli ama Kayserispor'da son dönem sağ bek oynadı. Rijkaard da onu sağda kullanıyor. O da alternatif oyuncu olarak alındı. Galatasaray için en önemli transferlerden bir tanesi Milan Baros olmalı. Kadıköy'deki Fenerbahçe maçında sakatlık geçirdiği için sonrasında Galatasaray şampiyonluktan koptu.
Mutlak suretle yararlanılmalı. Ama şu anda ne yapıp yapıp bir santrfor almalı Galatasaray. Hazırlık maçları ve OFK Belgrad sınavında gördük ki, tutan (kaleci), atan (golcü) ve orta sahada da oyunun iki yönünü oynayabilen bir oyuncu şart. Galatasaray takımı, üç oyuncuyu doğru transfer ederse, ki şu an geç kalınmış durumda, önümüzdeki sene lige damgasını vurur. Tabii Elano da döndüğünde, ki Elano çok yetenekli bir oyuncu, Harry Kewell'ın da fizik olarak toparlayacağını düşünürsek, Frank Rijkaard ve yönetimin yapacağı, gerekirse risk alarak yapacağı üç transfer Galatasaray'ı çok önemli bir kadro haline getirir.
ARDA SORUN ÇÖZER
Ayhan, Mustafa Sarp, Barış gibi oyuncular Galatasaray gibi önemli bir takımda olmalı... Çünkü bu üç oyuncunun da ortak özelliği, görev aldıklarında maksimumunu veren oyuncular olmaları. Üzerine basarak söylediğimiz; olmazsa olmaz; kaleci, santrfor ve bir tane de orta saha oyuncusu. Arda Turan, Türkiye'nin en yetenekli oyuncusu. Avrupa'da da her takımda oynayabilecek kadar üst düzeyde olduğunu düşünüyorum. Özellikte konsantre ve kuvvetli olduğunda, sorumluluk da üstlendiği zaman, Galatasaray problem yaşamaz.
Sağlam zorladı...
Ertuğrul Sağlam'ın başarısı, Anadolu kulüplerinde yöneticilerin iştahını kabarttı. Bu, yerli antrenörler için dezavantaj
Süper Lig'de 13 takım geçen sezonki hocalarıyla yeni sezona başlıyor. (Ümit Özat ve Aykut Kocaman da geçen yıl görev aldıkları için bu 13'ün içinde.) Sadece 5 takım teknik adam değiştirdi. Ve 18 takımın sadece 4'ünde yabancı antrenör var: Rijkaard, Schuster, Şota ve Thomas Doll.
Tabii, çok antrenör değişmemesi, kulüpler ve Türk antrenörleri adına önemli. Ama Ertuğrul Sağlam'ın başarısı, diğer Anadolu takımlarındaki yöneticilerin de iştahlarını kabarttı.
Dolayısıyla yerli teknik adamların riskini daha da fazla artırdı. Bu, yerli antrenörler için bir dezavantaj.
Kulüplerimiz, özellikle Anadolu kulüplerimiz, temkinli olmalı. Hayal görmemeli. Zaten kulüp ve takım olarak her gün ileriye gidiyorlar.