Abdulkadir İPEKOĞLU

Abdulkadir İPEKOĞLU

AH TRABZON AH!..

AH TRABZON AH!..

 

Karadenizin incisi, güzellikte birincisi, yeşil cenneti andıran Trabzon ilim, şu son günlerde bir çeşit yurt içi ve yurt dışı ağır bombardımana tutulmuş vaziyette!...

Çırpınırdın Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına” şarkısının sözlerinin Trabzon merkezli yazıldığını şu son günlerde cereyan eden olaylardan daha iyi anlamaktayız sanırım.

Karadeniz yöresinden, hele hele Trabzon-Rize vilayetlerinden vatan haini damgası yiyen bugüne kadar ne görülmüş ve ne de duyulmuştur. Kısaca bu yöreler Türki yemin çimentosudur da ondan!..

Stratejik yönden de gerek deniz limanı ve gerekse hava limanı ile bazı gözü dönmüşlerin iştahını kabartmakta (hatta ABD’nin son ırak operasyonunda olduğu gibi)…Boşuna mı ABD Trabzon’u üs olarak kullanmak istemekteydi!...

Değerli okuyucularım,

Bildiğimiz kadarıyla Trabzon, Türk devletimin hamurunda emeği geçen şanlı ecdadımızın, Fatih Sultan Mehmet’in önderliğinde kılıç sallayıp bizlere bir namus misali emanet ettiği her karış toprağı şehit kanlarıyla mürekkep bir şehir…

-Trabzon vatansever ve dürüst insanların yaşadığı şehirdir. Bu duygu, psikolojik savaş çığırtkanlığı yapanlar önündeki en büyük engeldir!..

-Trabzon=Karadeniz, Karadeniz=Türkiye, Türkiye= Türk ve İslam dünyası demektir.

-Karadeniz dalgaları sarptır. Kabarışları dağcadır, patlayışları gök gürültüsü…Dalgaların uğultusu, sahile mertçe inen dağların dik yamaçlarında yankılanır. Uğultular bu heybetli dağların kayaları arasında uç uca ulanarak ta içlere kadar uzanırlar. Verimlilikte, yeşillikte de sarplığınca cömerttir. Dağların çıplaklığa tahammülü yoktur, taşların da…Silme güzelliktir dağları, taşları, silme yosun…Yeşilliği fındıklar ve çaylıklardadır, meşelerdir, gürgenlerdir…Yağmuru kendisini özletmeden gelir. İnce ince, bazen de bardaklar boşanırcasına  iner gökten..

-Dedeleri bu cömert topraklarda yoksulluk nedir bilmeden ömür sürdüler. Babalarının gençliği de bu cömertliğin nimetleri arasında geçti. Fakat her aileyi geçindiren topraklar, şimdi dörde, beşe, altıya bölündü..Ocaklar çoğalmış ama toprak aynı toprak…Şimdi her ailenin geçim umudu bir arsa kadar küçülmüş olduğundan; gurbet türküleriyle bütün Karadeniz yöresi gibi Trabzon halkı da doğup doğalı gurbet yolcusu…Yalnız toprak, yalnız ekmek sevdasına!...

Gurbetin  eli soğuktur, suratı asık, yüreği katı. Ama yine de “ver eline gurbet!..Soğuk da olsa ver. Tuttuğun elin yüreğinden  sıla hasretini eksik etmesen de, her uçar kuşun gözlerine kederle baktırsan da, ver elini gurbet!...Ver soğuk elini!...

-“Anam…”demişlerdir. Beni besleyen, ak sütünü emziren anam, helal eyle hakkını diyerek…

-“Kardaşım!..”demişlerdir, anama iyi bak, üzme onu. Hiçbir ihtiyacını geri çevirme. Yola çıkışlarında ağıtlar yükselmiştir gerilerinden. Arkalarına bakmadan, bakamadan gitmişlerdir; dönecekleri zamanın belli  olmamasına…

Ağıtlar, göz pınarlarının kurumasıyla kesilmiştir. Ve şimdi geride kalan yavukluların, nişanlıların ya da taze gelinlerin dilinde aynı yanık ezgi, buruk buruk!...Ve sonrası malüm!...

-Trabzon ekonomik yönden yeterli olmadığından; dışarıya en çok insan gönderen şehirdir. Üstelik bu göçmenlik sadece büyük illere değil, Türkiye’nin her noktasınadır. Trabizan uşağı kardeşlerimiz ve kız kardeşlerimiz, gittiği her yerin ticaret ve kültür hayatında etkili olmasından ise bazıları  son derece rahatsızdır!..

-Trabzon şehrini temsil etmekle, sözüm ona kol kanat germekle görevli daha doğrusu Trabzon şehrini ve halkını temsille yetkilendirilmiş milletvekillerinin ispiyon yarışına girmesi ilginçtir ve unutulmayacak önemde çarpıcı bir fotoğraftır. Bir başka ifade ile Trabzon’un diğer vilayetler gibi anlamlı bir temsil sorunu vardır…İnşallah önümüzdeki seçim dönemi düzelir!..

-Dünya’yı tanıyan bir gözlükle baktığımızda, Trabzon Türkiye’nin Kuzey kapısıdır ve Trabzon’a sahip olmadan Karadeniz’de söz sahibi olabilmek asla  mümkün değildir.

-Tezkereler sürecinde o günkü hükümetten Trabzon limanı talep edilmişti. O gündür, bugündür ortada cevabını arayan bir soru var:

-"Irak neresi Trabzon neresi olduğu halde ABD, Trabzon’a üs kurmayı niçin istemiştir?"İrana doğru uzanan Hopa Cankurtaran ve diğer yollara niçin bu kadar önem verilmekte!…Hele hele gerek Rize ve gerekse Trabzondan  iç kesimlere ulaşan yollar üzerindeki oyunlarla Anadolu ve Karadeniz halkı bu şer planı  çok iyi bildiğini bilelim!..

-ABD ve müttefikleri, bölgede uzunca süredir bir "Karadeniz Stratejisi" yürütmektedirler. Bu stratejinin odağında Ermenistan, Gürcistan ve Ukrayna, hedefinde Türkiye ve Rusya vardır. Hedef ülkelerin birlikte hareket etmemesi çok önemlidir. Trabzon aç kurtların, tilkilerin ve bütün güçlü varlıkların hedef noktasıdır artık, gerisini sizler düşünün!... 1974 Kıbrıs Barış harekatında:”Yüzce kayuğum yüze, işte göründü Rize-Kıbrusun davasını, verun KARADENİZE!” diye haykıran Karadenizli kardeşlerimiz var oldukça bu bölge ve ülkeme yan bakanlar perişan olacaktır!..

Evet,

-Güneyimizde K.Irak neyse, Kuzeyimizde de Trabzon odur. Nasıl K.Irak nifakı ile Güneydoğumuz ateş çemberine döndü ise, Trabzon zafiyeti ile de İpsiz Recep ve Topal Osmanların Genç Osmanların Karadenizin azgın dalgaları gibi hareketli torunları olan Trabzon, Karadeniz ve dolayısıyla benim canım ülkem Türkiye’m çökecek veya çökertilecek. Bu şer planı uygulamaya kalkanlar ise, Atatürk’ümün Cumhuriyeti emanet ettiği asil Türk gençliği var oldukça asla emellerine kavuşamayacaklardır; bu böyle biline…Mevlam görelim neyler, neylerse güzel eyler efendim…

İnce düşündüğümüzde:

-Trabzon, Yunanistan’ın konsolosluk bulundurduğu bir şehirdir.

-Trabzon, Yunanistan’ın soykırım günü ilan ettiği Pontus’un hayallerdeki başkentidir.

-Trabzon yabancı servislerin kapı kapı dolaşarak anket yapacak kadar yoğun faaliyet gösterdiği ve ne yazık ki, Ankara’nın da bunu onayladığı ve bazı hareketlere göz yumduğu görünen mega bir şehirdir.

-Ve en önemlisi Trabzon ülkemizin âli menfaatleri doğrultusunda gözünü kırpmadan hareket eden, vatanı-milleti-bayrağı uğrunda sonuç ne olursa olsun mücadelesini yürüten vatanseverlerin oluşturduğu emsalsiz bir şehirdir. Bu güzide şehrin üstüne hiçbir kimse senaryosunu yazıp, rolleri dağıtıp, figüran arayıp oyunlarını sahneye koymasınlar olur mu, aksi taktirde silâh geri tepecek ve kelaynak kuşu misali bu şer odaklar,rejisörleriyle kahrolup gideceklerdir!...

Koysalar dahi, filimlerini izletecekleri hiçbir izleyici kitlesi de artık olmayacaktır. Bu böyle biline…

Zira Türk milleti bu oyunları yıllarca gördü ve filmin sonucunu beklemeden  film sonunu rahatça tahmin edebilecek zekâ seviyesine sahip olduğunu da lütfen ricallerimiz çok iyi bilsinler!…

Saygılarımla….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
OKUYUCULARIMIZIN DİKKATİNE !... Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
2 Yorum
Abdulkadir İPEKOĞLU Arşivi