Anne-babaların çocuk yetiştirme tutumları
Ebeveynlerin çocuk yetiştirme tutumlarında şu başlıkları görebiliriz:
- Demokratik Tutum: Demokratik tutumda, aile temeli sevgi ve bağımsızlık üzerine kurulmuştur.. Çocuk aile içinde söz hakkına sahiptir, fikirleri saygıyla karşılanır ve desteklenir. Bu sebeple bu çocuklar daha bağımsız, dışadönüktürler. Bu tutumdaki ailelerin genel özelliği hoşgörüdür. Ayrışma ve bireyleşme sağlanmıştır. Çocuğun kendine has gelişiminin heyecanlı bir takipçisi ve destekçisi olurlar. Bu sayede çocuk özgüven kazanır. Çocuğun fikirlerini bağımsızca ifade etmesi teşvik edilir. Çocuğun anlayabileceği ve kabul edeceği düzeyde bir denetim uygulanır. Karar verilmesi gereken durumlarda dayatma yoktur, çocuğa sunulan tercihler vardır. Sınırlar ve kurallar vardır ve hangi davranışın sonucunda ne olacağı çocuk için açıktır. Aile içi iletişim güçlüdür. Özerkliği desteklerken disiplini ihmal etmezler ve ikisi arasında bir denge kurmayı önemserler. Demokratik tutumlu ebeveynler sözel veya fiziksel şiddete başvurmazlar. Çocuk değil davranışı konuşulur. Demokratik tutumun çocuklarda, güvenli bir bağlanma, bağımsızlık, özgüven, fikirlerini serbestçe söyleyebilme, girişimcilik, sorumluluk alabilme, sosyal olarak uyumlu ve hevesli, akademik anlamda ve arkadaşlık ilişkilerinde başarılı, çok yönlü ve yaratıcı fikirler üretebilme gibi kişilik özelliklerini sağladığı ortaya konmuştur. Çocukların sosyal becerileri genellikle güçlüdür.. İçselleştirme dediğimiz mekanizma ile anne-babanın kendine karşı gösterdiği olumlu davranışları içselleştirerek psikososyal anlamda sağlıklı bir kimlik oluştururlar.
- Otoriter Tutum: Katı bir disiplinin hakim olduğu, kabul ve ilginin ise düşük seviyelerde görüldüğü ebeveyn tutumudur. Burada çocuk ayrı bir birey olarak kabul edilmez, ebeveyn çocuğun sahibi olarak hisseder. Sürekli çocuğun davranışlarını kontrol etmek ve düzenlemek üzerine kurulu bir sistem oluşmuştur. Bu kontrol ve disiplin içinde yakınlık, sevgi ve kabul barındırmaz. Bu ailelerde göze çarpan ilk özellik oluşan korku kültürüdür. Çocuğun sevgiden mahrum edilmesi ve uygulanan cezalar çocukta güven problemleriyle birlikte onun saldırgan davranışlar geliştirmesine sebep olabilir. Bu ebeveynler disiplin yöntemi olarak genellikle fiziksel cezayı kullanır. Anne ve baba çocuğu dinlemezler, isteklerini görmez ve onu anlamazlar. İletişim sadece eleştiri üzerinden kurulur ve çocuk baskılarla kontrol edilmeye çalışılır. Mühim olan anne babanın isteklerinin olmasıdır. Bu tarz ailelerde yetişen ve çeşitli cezaların muhatabı olan çocuklar ev dışında saldırgan davranışlar geliştirebilir. Dünya bu çocuklar için ikiye bölünmüştür: güçlüler ve güçsüzler. Bu sebeple güçsüz oldukları ortamlarda itaatkâr olurlarken, otoritenin ortadan kalktığı ve kendilerini güçlü hissettikleri yerlerde isyankâr olup zalimleşebilirler. Otoriter varken uyumlu davranan çocuk içsel bir disiplin oluşturmadığı için otorite yokken nasıl davranacağını bilemez. Bu durum çocuğun özsaygısında ve özgüveninde düşüşe sebep olurken, mutsuz ve içekapanık bir yapı geliştirmesine sebep olur. Çocuklar içlerinden geldiği gibi doğal bir şekilde davranmak yerine çevre odaklı davranış kalıplarını benimserler. Çocuğun kendilik algısında problemlere sebep olan bu durum ilerde kendi fikirlerine, hislerine güvenemeyen, ne istediğine dair bir tasarımı olmayan bir yetişkin olmasına sebep olur.
- Aşırı Hoşgörülü Tutum: Anne-babanın çocuğun her istediğini yaptığı, sınır ve kuralların bulunmadığı ailelerde gözlemlenen tutumdur. Bu ailelerde ebeveynler düşük bir kontrol mekanizmasına ve yüksek derecede kabule sahiptirler. Çocuğun yaptığı anormal her davranış göz ardı edildiği için çocuk en temel ahlaki kuralları bile öğrenemez. Bu tutumda olan ebeveynlerin en büyük zaafları, kontroldür. Çocuklarına sınır koyamaz ve onların isteklerine teslim olurlar ve yaşıyla uyumsuz olan bir özgürlük alanı sağlarlar. Bu zaaf çocukta da düşük benlik kontrolüne sebep olur. Çocuk kendi davranışını kontrol etmeyi öğrenemez, sosyal becerilerinde bir eksiklik oluşur. Bu tarz tutumlarla büyüyen çocuklar ötekinin varlığına ve hassasiyetlerine karşı duyarsız bir kişilik örüntüsü geliştirirler. Bu sebeple, arkadaşlık ilişkileri ve sosyal uyum konusunda problemler yaşayabilirler. Böyle durumlarda çocuk sınırlarını çizemez, nerede ne yapacağını bilemez. Potansiyelleriyle ilgili bir problem olmamasına rağmen sürekli çevresinde bir şeyler talep eden, her konuda egemen ve yöneten olmaya çalışan davranışlarda bulunur en uç noktada antisosyal eğilimler gösterebilmektedirler.
- Koruyucu tutum: Ülkemizde yaygın olarak görülen tutumlardan biridir. Anne babanın aşırı koruyucu davranışlarıyla, birlikte aşırı kontrol ve aşırı özen olarak kendisini gösterir. Çocuğu dışardan gelecek olan tehlikelerden korumak ve çocuğun ihtiyaçlarını gidermek, optimal düzeylerde bir ebeveyn göreviyken bu tutuma sahip anne ve babalar bu ebeveynlik duygusunu normalden fazla yaşarlar ve çocuklarına sürekli korunmaya muhtaçmış gibi davranırlar. Çocukları ergenlik çağına gelmiş olsa dahi bu tür anne ve babalar müdahaleci ve korumacı tutumlarından vazgeçmezler Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu, çocuğun potansiyellerine olan güven eksikliğinden kaynaklanan bir tutumdur. Aşırı koruyucu tutumda anne-babalar sağlıklı olmayan bir kaygının esiri olarak çocuklarını korumak adına fazlaca kural koyarlar. Bu tutumda anne-babalar görünmez bir düşmana karşı çocuklarını koruyor gibi davranırlar. Anne-baba çocuğun kendi başına yetemeyeceğine inanarak çocuğun bireysel olarak bir şeyler yapmasına olanak tanımaz, çocuğu deneyimden mahrum bırakır. Koruyucu tutuma sahip ebeveynler çocuklarını sağlıklı yetiştirebilmek için steril bir ortam hazırlarlar. Bu steril ortamda çocuğun psiko-sosyal gelişimi sekteye uğrayabilir. Aşırı özen çocuğun girişimcilik ve bağımsızlık duygularını ketlerken, özgüvensiz, utangaç, içedönük, kırgın bir kişilik yapısı geliştirmesine sebep olur. Çocuklarının karşılaştığı problemin sorumluluğunu ve çözümünü üstlenen anne babalar sürekli başkalarının yardımlarına muhtaç, kendine güvenmeyen bireyler yetiştirirler
Çocuklarınızla güvenli bağlar kurabilmeniz duasıyla Allah (c.c)’a emanet olunuz.